Nasrallah, Türkiye’ye tarihi bir ders verdi

Lübnan’daki Hizbullah örgütünün Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, ‘’Gazze’deki direniş, dik durdu, karşılık verdi ve işgalcilere kendi şartlarını dayatma aşamasına geldi’’ şeklinde bir açıklama yaptı.
Beyrut’ta, Hizbullah’ın yayın organı ‘’El-Manar’’ televizyon kanalına bir demeç veren Nasrallah, ‘’Arap devletleri sadece Kızılay görevi yapabilir ve cenaze töreni düzenlemeye yararlar’’ diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Gazze’yi ziyaretinden hemen sonra yaptığı bu açıklamada Nasrallah, ‘’Suriye’ye silah gönderirler ama Filistin’e bir kurşun dahi gönderemezler. Eğer onlar koyunlaştılarsa, Filistin’de, Lübnan’da ve birçok Arap ülkesinde arslanlar ve kahramanlar var. İran, Suriye ve Lübnan geçmişte olduğu gibi hiçbir zaman Gazze’den vazgeçmeyecektir. Biz dini ve insani görevimizi yerine getiriyoruz’’ dedi.
Nasrallah isim vermedi ama bu sözleriyle Ahmet Davutoğlu’nu ve dolayısıyla da Türkiye’yi hedef aldığını tahmin etmek zor değil.
Nasrallah’ın açtığı kulvardan devam ederek biz de Türkiye’yi yönetenlere ve özellikle de Bakan Davutoğlu’na Suriye’ye silah veren Türkiye neden Filistin’e veremiyor? sorusunu soruyoruz.
Bu soruya Washington ve Brüksel’den icazet, Yahudi kuruluşlardan cesaret madalyası alanlar cevap veremeyecekleri için cevabını biz verelim.
Çünkü Suriye’deki isyancılara silah sağlamak ABD ve İsrail’le birlikte olmanın işaretidir, Filistinlilere ve Gazze’deki Müslümanlara silah vermek ise sadece ve sadece ABD ve İsrail’e gerçekten karşı durabilenlerin yapabileceği bir delikanlılıktır.
Esad zulüm yapıyor diye isyancılara sağladığı silah ve para desteğini makul gösteren Türkiye, İsrail’in daha büyük bir zulmü Gazze ve Filistin halkına reva gördüğüne gerçekten inanmıyor mu yoksa?
Beşar Esad’a bugünkü tavrı alan Türkiye’nin Gazze’ye kan kusan İsrail’e kat kat fazlasını yapması samimiyetin gereği değil midir?
Esad söz konusu olduğunda isyancılara her türlü desteği sağlayan Türkiye, Gazze halkı için sadece laf üretmesi, samimiyetsizliğin düpedüz ispatıdır.
Yani Gazze bir sınavdır.
Atılması gereken adımları atmadan gidip oralarda bakan düzeyinde boy göstererek, gözyaşları dökerek bu sınavı, kazanmak asla mümkün değildir.
Türkiye bu sınavı maalesef kaybederken İsrail’e karşı ortaya koyduğu örnek mücadeleyle Lübnan’daki Hizbullah kazanmıştır.
İsrail vahşetini yıllardır yaşayan Gazze halkı hiç durmadan gözyaşı akıttığı için o topraklar zaten gözyaşına doymuştur.
Gazze ve Filistin halkının açlığı adaletedir, barışadır, özgürlüğedir ve de bağımsızlığadır.
Gazze halkının derdine derman olamayanların sahte gözyaşı, oraya kan kusan İsrail’i sevindirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Gazze’deki dramı ortaya koyacağı tavırla engelleyebilecek belki de İslam coğrafyasındaki yegâne ülke olan Türkiye’nin Dışişleri Bakanı’nın gözyaşları içerisindeki fotoğrafları büyük bir acizliktir.
Hiçbir şey yapmayan, elindeki kozları kullanmayan ve İsrail’le ilişkilerini hala devam ettiren Türkiye, bari Gazze’ye kan kusan İsrail askerlerini Dışişleri Bakanının akıttığı gözyaşlarıyla sevindirmeseydi.
Bunu bile yapamadı Türkiye…
Gelin de Hasan Nasrallah’a hak vermeyin…
Üç kıtada arslanlar gibi hüküm süren, kükrediği zaman dünyayı titreten koca Osmanlı’nın çakma torunları düşmanların dizi dibinde hüngür hüngür ağlıyor.
Bu utanç hükümete yeter…