logo
14 MART 2025

Müzakerelerin ucu açık, kapısı kapalı

24.10.2004 00:00:00
Sayın Başbakanımız Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde yemekte yaptığı konuşmada AB yolundaki Türkiye'nin katettiği mesafeleri anlatırken ilginç bir misal veriyor:

"İzninizle tek bir örnek vereyim. Ocak 1996-Mart 2004 arasında Türkiye'nin AB ile ticareti toplam 70 milyar Euro açık verdi. Aynı dönemde AB'den aldığımız hibe yardımların tutarı ise 1 milyar Euro civarındadır. Yani son 8 yıldır, Türkiye AB ekonomilerine bırakın yük olmayı, net katkı yapmaktadır."

Türkiye yapılan bu açıklamada ifade edildiği gibi 69 milyar Euro'luk bir ticaret açığıyla AB'ye gerçekten büyük bir hibe yapmış.

Bu durum AB'ye yük olmadığımızı kesinlikle gösteriyor, ama peşinden farklı bir problemi ortaya çıkarıyor. Zaten kriz üstüne kriz yaşayan Türkiye ekonomisinin böyle bir hibe etme lüksü var mıydı?

Müzakerelere ucu açık, ama kapısı sıkı sıkıya kapalı bir AB için daha ne kadar kendimizi yıpratmaya devam edeceğiz?

Başbakanımız Fransa'da yaptığı temasların olumlu geçtiğini her fırsatta söylüyor, Hatta AB'ye alsınlar diye kilise ayinine bile katılıyor, Fransızların sözde Ermeni soykırımı konusundaki hassasiyetini bildiğinden dolayı "sözde" kelimesini bile şirin gözükmek için yutuyor.

Ama Sayın Başbakanımızın kendisi de çok iyi biliyor ki, ne kadar takla atarsan at Fransa'nın Türkiye'nin AB üyeliği noktasında görüşleri net ve açık.

Bakın Fransa Dışişleri Bakanı Le Monde gazetesine 30 Eylül 2004'te yaptığı beyanatta ne diyor: " Türkiye'nin AB'ye katılması, ne bugün gündemdedir, ne de yarın; ne de yarından sonra gündemde olacaktır. Aksini söylemek yalan olur. 17 Aralıkta alınacak karar; Türkiye'yle müzakereye devam ya da müzakereyi kesme kararıdır; onun için aslında cevabı aranan soru şudur: Ankara'nın, Avrupa Birliği'nin dışında bir model seçmesi riskini göze alabilir miyiz?"

Bu ifadelerde dikkat edilmesi gereken mevzular şunlardır:

1) Türkiye'yi kesinlikle AB'ye almayacağız.

2) Türkiye'yi müzakere masalıyla oyalamamız lazım.

3) Eğer oyalayamazsak, Türkiye'nin yapacağı başka bir tercih bizim için hayırlı olmaz.

Adamları takdir etmek lazım. En azından Dışişleri, Fransa ve AB çıkarları doğrultusunda hareket ediyor ve kendi geleceği için dünya siyasetini yönlendiriyor. Bir devlette olması gereken de aslında bu.

Burada yanlış giden bizim iç ve dış siyasetimiz.

Karşıdaki insanlara "size yük olmuyoruz"u ifade etmek için ne kadar enayi olduğumuzun misalini veriyoruz.

Gerek Fransa ve gerek birçok AB ülkesi en yetkili şahısları açık açık "Ya kardeşim biz sizi almayacağız" diyerek avazları çıktığı kadar bağırmalarına rağmen, hala bizim siyasilerimiz "görüşmelerimiz olumlu geçti, ümitliyiz" beyanatları verebiliyor.

Yapılanlar sadece beyanatlarla sınırlı kalsa, "önemli değil" deyip geçersin, ama AB serabı uğruna feda ettiklerimize baktığımızda durumun vahameti ortaya çıkıyor.

Adamlar sana ucu açık bir müzakereyi -ucu kapalı olsa ne farkedecek- bile başlatmaktan imtina ediyor, biz ise ülkemizin bütün değerlerini, bölünmez bütünlüğünü, milli servetlerini, birliğini ve beraberliğini, milli ekonomisini elimizin tersiyle itiyoruz.

Beyler! bütün bunların tiyatro olduğunu ne zaman farkedeceksiniz?

Hem öyle bir tiyatro ki, sonunda sana bir köpek kulübesini bile layık görmeyecekler. Çünkü sana köpekleri kadar bile değer vermiyorlar.

Daha dün Bosna'da, Kosova'da, Irak'ta, Kıbrıs'ta yapılan işkenceleri, tecavüzleri, katliamları ne çabuk unutuyorsunuz? Aradığın senin kendi öz kültüründedir, ama kendinin farkına varmalısın.

Sayın Başbakanımız Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde yemekte yaptığı konuşmada AB yolundaki Türkiye'nin katettiği mesafeleri anlatırken ilginç bir misal veriyor:

"İzninizle tek bir örnek vereyim. Ocak 1996-Mart 2004 arasında Türkiye'nin AB ile ticareti toplam 70 milyar Euro açık verdi. Aynı dönemde AB'den aldığımız hibe yardımların tutarı ise 1 milyar Euro civarındadır. Yani son 8 yıldır, Türkiye AB ekonomilerine bırakın yük olmayı, net katkı yapmaktadır."

Türkiye yapılan bu açıklamada ifade edildiği gibi 69 milyar Euro'luk bir ticaret açığıyla AB'ye gerçekten büyük bir hibe yapmış.

Bu durum AB'ye yük olmadığımızı kesinlikle gösteriyor, ama peşinden farklı bir problemi ortaya çıkarıyor. Zaten kriz üstüne kriz yaşayan Türkiye ekonomisinin böyle bir hibe etme lüksü var mıydı?

Müzakerelere ucu açık, ama kapısı sıkı sıkıya kapalı bir AB için daha ne kadar kendimizi yıpratmaya devam edeceğiz?

Başbakanımız Fransa'da yaptığı temasların olumlu geçtiğini her fırsatta söylüyor, Hatta AB'ye alsınlar diye kilise ayinine bile katılıyor, Fransızların sözde Ermeni soykırımı konusundaki hassasiyetini bildiğinden dolayı "sözde" kelimesini bile şirin gözükmek için yutuyor.

Ama Sayın Başbakanımızın kendisi de çok iyi biliyor ki, ne kadar takla atarsan at Fransa'nın Türkiye'nin AB üyeliği noktasında görüşleri net ve açık.

Bakın Fransa Dışişleri Bakanı Le Monde gazetesine 30 Eylül 2004'te yaptığı beyanatta ne diyor: " Türkiye'nin AB'ye katılması, ne bugün gündemdedir, ne de yarın; ne de yarından sonra gündemde olacaktır. Aksini söylemek yalan olur. 17 Aralıkta alınacak karar; Türkiye'yle müzakereye devam ya da müzakereyi kesme kararıdır; onun için aslında cevabı aranan soru şudur: Ankara'nın, Avrupa Birliği'nin dışında bir model seçmesi riskini göze alabilir miyiz?"

Bu ifadelerde dikkat edilmesi gereken mevzular şunlardır:

1) Türkiye'yi kesinlikle AB'ye almayacağız.

2) Türkiye'yi müzakere masalıyla oyalamamız lazım.

3) Eğer oyalayamazsak, Türkiye'nin yapacağı başka bir tercih bizim için hayırlı olmaz.

Adamları takdir etmek lazım. En azından Dışişleri, Fransa ve AB çıkarları doğrultusunda hareket ediyor ve kendi geleceği için dünya siyasetini yönlendiriyor. Bir devlette olması gereken de aslında bu.

Burada yanlış giden bizim iç ve dış siyasetimiz.

Karşıdaki insanlara "size yük olmuyoruz"u ifade etmek için ne kadar enayi olduğumuzun misalini veriyoruz.

Gerek Fransa ve gerek birçok AB ülkesi en yetkili şahısları açık açık "Ya kardeşim biz sizi almayacağız" diyerek avazları çıktığı kadar bağırmalarına rağmen, hala bizim siyasilerimiz "görüşmelerimiz olumlu geçti, ümitliyiz" beyanatları verebiliyor.

Yapılanlar sadece beyanatlarla sınırlı kalsa, "önemli değil" deyip geçersin, ama AB serabı uğruna feda ettiklerimize baktığımızda durumun vahameti ortaya çıkıyor.

Adamlar sana ucu açık bir müzakereyi -ucu kapalı olsa ne farkedecek- bile başlatmaktan imtina ediyor, biz ise ülkemizin bütün değerlerini, bölünmez bütünlüğünü, milli servetlerini, birliğini ve beraberliğini, milli ekonomisini elimizin tersiyle itiyoruz.

Beyler! bütün bunların tiyatro olduğunu ne zaman farkedeceksiniz?

Hem öyle bir tiyatro ki, sonunda sana bir köpek kulübesini bile layık görmeyecekler. Çünkü sana köpekleri kadar bile değer vermiyorlar.

Daha dün Bosna'da, Kosova'da, Irak'ta, Kıbrıs'ta yapılan işkenceleri, tecavüzleri, katliamları ne çabuk unutuyorsunuz? Aradığın senin kendi öz kültüründedir, ama kendinin farkına varmalısın.

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Murat Çabas / diğer yazıları
AB misilleme yapmıştı
Trump yüzde 200 gümrük vergisi ile 'gördüm' dedi
ABD’deki Yahudiler Trump Tower'ı işgal etti
'Özgür bir Filistin için savaşmayı asla bırakmayacağız'
Tur penaltılarla kaçtı
Fenerbahçe turu hak etti
İsrail, Batı Şeria'da pek çok noktaya baskın düzenledi
Çocukları gozaltına alıp darbetti
ABD'de kaçak göçmenler "Blackwater"a mı bırakılacak?
Kurucusu, Trump hükümetine teklif sundu
İsrail basınından 'ateşkes' iddiası
"Witkoff yeni bir teklif sundu"
Ukrayna lideri Zelenskiy
"Putin ateşkesi reddetmeye hazırlanıyor"
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Allah’ın ve Peygamberin, hayat verecek emirleri
Ateşkese şartlı evet
Putin: Tekliflere katılıyoruz ancak...
Zam teklifi komisyondan geçti
Bayram ikramiyesi 4 bin lira
İsrail Şam'a saldırdı
Hava saldırısı düzenledi
BİSAM şubat verilerini paylaştı
Türkiye'de yoksulluk derinleşiyor
Rusya, Kursk bölgesindeki en büyük kenti geri aldı
Putin bölgeyi ziyaret etmişti
İmamoğlu, Kastamonu'dan seslendi
'Bu bir demokrasi devrimidir'
Ülkemizin nüfus yapısı değişti
Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor
AB misilleme yapmıştı
Trump yüzde 200 gümrük vergisi ile 'gördüm' dedi
ABD’deki Yahudiler Trump Tower'ı işgal etti
'Özgür bir Filistin için savaşmayı asla bırakmayacağız'
Tur penaltılarla kaçtı
Fenerbahçe turu hak etti
İsrail, Batı Şeria'da pek çok noktaya baskın düzenledi
Çocukları gozaltına alıp darbetti
ABD'de kaçak göçmenler "Blackwater"a mı bırakılacak?
Kurucusu, Trump hükümetine teklif sundu
İsrail basınından 'ateşkes' iddiası
"Witkoff yeni bir teklif sundu"
Ukrayna lideri Zelenskiy
"Putin ateşkesi reddetmeye hazırlanıyor"
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Allah’ın ve Peygamberin, hayat verecek emirleri
Ateşkese şartlı evet
Putin: Tekliflere katılıyoruz ancak...
Zam teklifi komisyondan geçti
Bayram ikramiyesi 4 bin lira
İsrail Şam'a saldırdı
Hava saldırısı düzenledi
BİSAM şubat verilerini paylaştı
Türkiye'de yoksulluk derinleşiyor
Rusya, Kursk bölgesindeki en büyük kenti geri aldı
Putin bölgeyi ziyaret etmişti
İmamoğlu, Kastamonu'dan seslendi
'Bu bir demokrasi devrimidir'
Ülkemizin nüfus yapısı değişti
Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.