Müslüman siyasetçiler hedef tahtasında
Avrupa'da siyaset yapan Müslümanlar, son dönemde haklarında yürütülen kampanyalar nedeniyle kısa vadede ya siyasi kariyerini sona erdirmek zorunda kalıyor veya istifa baskılarına direnmeye çalışıyor
24.04.2016 00:00:00
Avrupa'da siyaset yapan Müslümanlar, son dönemde haklarında yürütülen kampanyalar nedeniyle istifa baskılarına maruz kalıyor. Kıta genelinde artan ırkçılık başta İsveç, Belçika, İngiltere ve Hollanda olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesinde siyasette yer alan az sayıdaki Müslüman politikacıyı hedef haline getirdi.
İsveç ve Almanya'da Müslüman toplum ile iyi ilişkiler kurmak, Hollanda ve Belçika'da Ermeni tezlerinin kabul edilmemesi, Müslüman politikacıların siyasetten silinmesi için gerekçe olarak gösterilirken, karalama kampanyasına artık ana akım ve sol kesimlerden medya kuruluşlarının da katılması, kıtanın geleceği ile ilgili endişelerin artmasına neden oluyor.
Son kurban İsveç'te
Son olarak, İsveç'te Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi koalisyon hükümetinde Şehircilik ve İskan Bakanlığı görevini yürüten Mehmet Kaplan, hakkında çıkan haberler nedeniyle hafta başında istifa etti. Kaplan'ın, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından farklı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de davet edildiği bir iftardaki fotoğrafları, bazı gazetelerde "Kaplan, yeraltı örgütü üyeleri ile aynı yemekte" başlığı ile yayımlandı. Kaplan'ın "Maide-i Kur'an" etkinliğindeki fotoğrafı da 'Kaplan radikal İslamcıların programında' başlığıyla okurlara yansıtıldı. Bakan Kaplan, 'karalama kampanyası' hakkında yaptığı açıklamada, "Geçmişte de beni IŞİD'çi diyerek karaladılar. Bakan olduktan sonra hakkımda yapmadıkları iftira kalmadı. Türk kökenli olmamdan dolayı İsveç'teki Türk derneklerinden devamlı davetler geliyor. Bazılarına vaktim olduğu sürece katılıyorum. 'Davetlere kim gelmiş, kim gelmemiş' diye sorgulayamam ki, sonuçta davet aldığım dernekler İsveç'te yasal olarak görev yapmakta" ifadelerini kullanmıştı.
Hafta başı istifasını kamuoyuna duyuran Kaplan, başbakanlık binasında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''Kökenim ve dini değerlerimden dolayı bana savaş açıldı. Ben ve partim, her zaman ırkçılığa, İslamofobiye, antisemitizme ve aşırılığın her türlüsüne karşı mücadele ettiğimiz halde ben, ırkçı, radikal İslamcı ve başka formlarda gösterilmeye çalışıldım. Hayatım boyunca insan hakları için çalıştım, demokrasiye inandım ve diyalogdan yana tavır aldım" demişti.
Kaplan'dan sonra istifalar devam etti
Kaplan'ın istifasına en sert tepki gösteren Yeşiller Partisinin Müslüman üyesi Yesri Şemsudin Han, kendisi ile Kaplan hakkında röportaj yapan bir kadın muhabirin dini değerlerinden dolayı elini sıkmadığı için medya tarafından linçe maruz kaldığını belirterek istifa etti. Partisinden istifa ettikten sonra Anadolu Ajansı muhabirine değerlendirmede bulunan Han, "Dini inancım gereği kadın muhabirin elini sıkmadım. Kendisini elimi göğsüme götürerek selamladım. Bu hareketimden dolayı, parti içinde ve dışında linç kampanyasına uğradım. Bu yüzden de partimden istifa etme kararı aldım" dedi.
Aynı zamanda İsveç İslam Gençlik Federasyonu Başkanı olan 30 yaşındaki Han, İsveç medyasının "İslamofobiyi tetikleyen" yayınlar yaptığına dikkati çekerek, "İsveç ana akım medyası genel yayın yönetmenleri, kafalarındaki Müslümanlara karşı ön yargılarını, yaptıkları çirkin yayınlarla toplumun önüne kusuyorlar. Hayatı boyunca demokrasiye ve hukuka saygılı, İsveç'te insan haklarının gelişimi için çalışan Bakan Kaplan'ın suçlamalara maruz kalarak istifa ettirilmesini de doğru bulmuyorum" diye konuştu.
Medyada baskıların artmasının ardından Stockholm'e bağlı Sigtuna Belediyesinin Sosyal Demokrat Parti Meclis Üyesi Yasin İpek de istifa etmek zorunda kaldı. Kaplan'la TÜMSİAD iftarına katılan İpek de aynı suçlamalara maruz kalarak istifa ettiğini duyurdu.
İsveç medyası PKK yanlısı
Son dönemde İsveç basınının Müslüman genç siyasetçileri adeta bitirmek için düğmeye bastığını söyleyen İpek, "İsveç basınında bir grup PKK yanlısı, Türkiye ve İslam karşıtı gazeteci, genç ve gelecek vadeden Türk ve Müslüman kökenli politikacıları yok etmek için inanılmaz bir yalan kampanyası başlattı" dedi.
Medyanın son olarak hedefinde Stockholm şehrine bağlı Haninge İlçe Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çoksürer var. Yeşiller Partisinde siyaset yapan Çoksürer'in, Haninge İlçe Belediye Yeşiller Partisi Meclis Üyelerinin geçen sene Kulu Belediyesini ziyaret etmesini sağlaması suç gibi gösterilerek istifası isteniyor.
Kulu'da doğduğunu belirten Çoksürer, ''İsveç'te yaşayan 40 bine yakın İsveç vatandaşı Kululu olduğu için siyasetçilerin de Kulu'yu ve ilçeyi yöneten siyasetçileri ziyaret etmesinden daha doğal ne olabilir'' dedi.
İngiltere'nin ırkçılıkla imtihanı
İngiltere'nin başkenti Londra'nın, 5 Mayıs'ta yeni belediye başkanını seçecek olması, ülkede Müslümanlarla ilgili başka bir tartışmayı gündeme getirdi. Seçim için beş farklı partiden adaylar bulunuyor. Bu adaylardan öne çıkan isimler arasında da muhalefetteki İşçi Partisinin adayı Sadık Khan yer alıyor. Khan, seçilmesi halinde Londra'nın ilk Müslüman belediye başkanı olacak. Ancak seçimlere 2 hafta kala, bazı rakiplerinin Khan hakkında dile getirdiği iddialar, Müslüman adayın önünün kesilmeye çalışıldığı yönünde değerlendirmelere neden oluyor.
İktidardaki Muhafazakâr Partinin adayı Yahudi Zac Goldsmith, Müslüman rakibinin aşırılık sempatizanlarıyla bağlantısı olduğunu öne sürerek, "aşırıların üzerini örterek, suçlara karşı yumuşak bir tavır sergilediği" yorumunda bulundu. Goldsmith'in bu açıklamasını takiben, Muhafazakâr Partinin Lideri ve İngiltere Başbakanı David Cameron da Sadık'ın IŞİD destekçileriyle birçok kez aynı ortamda bulunduğunu öne sürdü. Pakistanlı bir ailenin Londra'da doğan çocuğu olan 45 yaşındaki Khan ise hakkındaki iddalara ilişkin, "Başbakan'ın, Zac Goldsmith'in yürüttüğü bölücü kampanyaya katılmasından dolayı hayal kırıklığına uğradım. Ben hayatım boyunca aşırılıkla mücadele ettim" diyerek tepkisini dile getirdi. Khan'ın başkanlık koltuğu için yürüttüğü kampanya çerçevesinde çalışmalarda bulunan, Türkçe konuşan toplumun yoğun olarak yaşadığı Haringey bölgesinin İşçi Partili Belediye Meclis Üyesi Peray Ahmet, Muhafazakârların yaklaşımını, "nefret uyandırıcı ve hayal kırıklığının ötesinde bulduğunu" kaydetti. Başkent Londra'nın 8.6 milyonluk nüfusunun yüzde 12'sini Müslüman toplum oluşturuyor. Birleşik Krallık'ta yaklaşık 3 milyon Müslüman yaşıyor.
Belçika'da da aynı hikâye
Belçika ve Avrupa'nın ilk başörtülü milletvekili olan Mahinur Özdemir, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını tanımadığı için partisinden geçen sene ihraç edildi. Demokratik Hümanist Merkez (CDH) partisinden Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir, parti yönetiminden gelen 1915 olayları ile ilgili Ermeni iddialarını 'soykırım' olarak tanıması baskısını reddetti. Bunun üzerine toplanan CDH 'etik' komitesi Özdemir'i partiden ihraç etti. O dönem Özdemir hakkında Belçika basınında çok sayıda olumsuz haber yer aldı. Belçika'da hedefteki diğer bir isim de Brüksel Saint-Josse Belediye Başkanı ve Federal Milletvekili Emir Kır oldu. Kır hakkında, geçen sene 12 Mayıs'ta sınır dışı edilmek üzere uçağa bindirilen Nijeryalı bir kadına güvenlik görevlilerinin yaptığı muameleye tepki gösterdiği için suç duyurusunda bulunuldu. Bu arada Hollanda'da 2006 yılında yapılan genel seçimlerden önce iki merkez partinin seçilebilecek sıradan aday gösterdiği üç Türk kökenli isim, Ermeni iddiaları konusunda farklı düşündükleri için liste lerden atıldı. Ülkenin köklü partilerinden Sosyal Demokrat İşçi Partisi (PvdA) Erdinç Saçan'ı, Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA) ise Ayhan Tonca ve Osman Elmacı'yı 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını kabul etmedikleri gerekçesiyle aday listeleri belirlenmesine rağmen listeden çıkardı. Hollanda'da 1.5 sene önce iktidar ortağı PvdA milletvekillerinden Selçuk Öztürk ve Tunahan Kuzu da benzer akıbeti yaşadı.
Avusturya'da tuhaf oyun
Avusturya'da ise Türk ve Müslümanların haklarını savunacak isimler, partiler tarafından ya hiç aday gösterilmiyor ya da seçilemeyecek sıralardan 'partiye oy toplasın' diye aday gösteriliyor. Avusturya seçim sistemi, Müslümanlar üzerinden 'oy avcılığı' yapmak isteyen partilere fırsat tanıyor. Müslüman siyasetçileri 'tercihli oy' sistemine göre aday gösteren partiler, göçmen ve Müslüman kökenli adayları seçim listesinin en arka sıralarına koyuyor. Seçilmek için yüksek oy alması gereken adaylar, daha fazla çalışarak sadece partiye oy kazandırıyor.
İsveç ve Almanya'da Müslüman toplum ile iyi ilişkiler kurmak, Hollanda ve Belçika'da Ermeni tezlerinin kabul edilmemesi, Müslüman politikacıların siyasetten silinmesi için gerekçe olarak gösterilirken, karalama kampanyasına artık ana akım ve sol kesimlerden medya kuruluşlarının da katılması, kıtanın geleceği ile ilgili endişelerin artmasına neden oluyor.
Son kurban İsveç'te
Son olarak, İsveç'te Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi koalisyon hükümetinde Şehircilik ve İskan Bakanlığı görevini yürüten Mehmet Kaplan, hakkında çıkan haberler nedeniyle hafta başında istifa etti. Kaplan'ın, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından farklı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de davet edildiği bir iftardaki fotoğrafları, bazı gazetelerde "Kaplan, yeraltı örgütü üyeleri ile aynı yemekte" başlığı ile yayımlandı. Kaplan'ın "Maide-i Kur'an" etkinliğindeki fotoğrafı da 'Kaplan radikal İslamcıların programında' başlığıyla okurlara yansıtıldı. Bakan Kaplan, 'karalama kampanyası' hakkında yaptığı açıklamada, "Geçmişte de beni IŞİD'çi diyerek karaladılar. Bakan olduktan sonra hakkımda yapmadıkları iftira kalmadı. Türk kökenli olmamdan dolayı İsveç'teki Türk derneklerinden devamlı davetler geliyor. Bazılarına vaktim olduğu sürece katılıyorum. 'Davetlere kim gelmiş, kim gelmemiş' diye sorgulayamam ki, sonuçta davet aldığım dernekler İsveç'te yasal olarak görev yapmakta" ifadelerini kullanmıştı.
Hafta başı istifasını kamuoyuna duyuran Kaplan, başbakanlık binasında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''Kökenim ve dini değerlerimden dolayı bana savaş açıldı. Ben ve partim, her zaman ırkçılığa, İslamofobiye, antisemitizme ve aşırılığın her türlüsüne karşı mücadele ettiğimiz halde ben, ırkçı, radikal İslamcı ve başka formlarda gösterilmeye çalışıldım. Hayatım boyunca insan hakları için çalıştım, demokrasiye inandım ve diyalogdan yana tavır aldım" demişti.
Kaplan'dan sonra istifalar devam etti
Kaplan'ın istifasına en sert tepki gösteren Yeşiller Partisinin Müslüman üyesi Yesri Şemsudin Han, kendisi ile Kaplan hakkında röportaj yapan bir kadın muhabirin dini değerlerinden dolayı elini sıkmadığı için medya tarafından linçe maruz kaldığını belirterek istifa etti. Partisinden istifa ettikten sonra Anadolu Ajansı muhabirine değerlendirmede bulunan Han, "Dini inancım gereği kadın muhabirin elini sıkmadım. Kendisini elimi göğsüme götürerek selamladım. Bu hareketimden dolayı, parti içinde ve dışında linç kampanyasına uğradım. Bu yüzden de partimden istifa etme kararı aldım" dedi.
Aynı zamanda İsveç İslam Gençlik Federasyonu Başkanı olan 30 yaşındaki Han, İsveç medyasının "İslamofobiyi tetikleyen" yayınlar yaptığına dikkati çekerek, "İsveç ana akım medyası genel yayın yönetmenleri, kafalarındaki Müslümanlara karşı ön yargılarını, yaptıkları çirkin yayınlarla toplumun önüne kusuyorlar. Hayatı boyunca demokrasiye ve hukuka saygılı, İsveç'te insan haklarının gelişimi için çalışan Bakan Kaplan'ın suçlamalara maruz kalarak istifa ettirilmesini de doğru bulmuyorum" diye konuştu.
Medyada baskıların artmasının ardından Stockholm'e bağlı Sigtuna Belediyesinin Sosyal Demokrat Parti Meclis Üyesi Yasin İpek de istifa etmek zorunda kaldı. Kaplan'la TÜMSİAD iftarına katılan İpek de aynı suçlamalara maruz kalarak istifa ettiğini duyurdu.
İsveç medyası PKK yanlısı
Son dönemde İsveç basınının Müslüman genç siyasetçileri adeta bitirmek için düğmeye bastığını söyleyen İpek, "İsveç basınında bir grup PKK yanlısı, Türkiye ve İslam karşıtı gazeteci, genç ve gelecek vadeden Türk ve Müslüman kökenli politikacıları yok etmek için inanılmaz bir yalan kampanyası başlattı" dedi.
Medyanın son olarak hedefinde Stockholm şehrine bağlı Haninge İlçe Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çoksürer var. Yeşiller Partisinde siyaset yapan Çoksürer'in, Haninge İlçe Belediye Yeşiller Partisi Meclis Üyelerinin geçen sene Kulu Belediyesini ziyaret etmesini sağlaması suç gibi gösterilerek istifası isteniyor.
Kulu'da doğduğunu belirten Çoksürer, ''İsveç'te yaşayan 40 bine yakın İsveç vatandaşı Kululu olduğu için siyasetçilerin de Kulu'yu ve ilçeyi yöneten siyasetçileri ziyaret etmesinden daha doğal ne olabilir'' dedi.
İngiltere'nin ırkçılıkla imtihanı
İngiltere'nin başkenti Londra'nın, 5 Mayıs'ta yeni belediye başkanını seçecek olması, ülkede Müslümanlarla ilgili başka bir tartışmayı gündeme getirdi. Seçim için beş farklı partiden adaylar bulunuyor. Bu adaylardan öne çıkan isimler arasında da muhalefetteki İşçi Partisinin adayı Sadık Khan yer alıyor. Khan, seçilmesi halinde Londra'nın ilk Müslüman belediye başkanı olacak. Ancak seçimlere 2 hafta kala, bazı rakiplerinin Khan hakkında dile getirdiği iddialar, Müslüman adayın önünün kesilmeye çalışıldığı yönünde değerlendirmelere neden oluyor.
İktidardaki Muhafazakâr Partinin adayı Yahudi Zac Goldsmith, Müslüman rakibinin aşırılık sempatizanlarıyla bağlantısı olduğunu öne sürerek, "aşırıların üzerini örterek, suçlara karşı yumuşak bir tavır sergilediği" yorumunda bulundu. Goldsmith'in bu açıklamasını takiben, Muhafazakâr Partinin Lideri ve İngiltere Başbakanı David Cameron da Sadık'ın IŞİD destekçileriyle birçok kez aynı ortamda bulunduğunu öne sürdü. Pakistanlı bir ailenin Londra'da doğan çocuğu olan 45 yaşındaki Khan ise hakkındaki iddalara ilişkin, "Başbakan'ın, Zac Goldsmith'in yürüttüğü bölücü kampanyaya katılmasından dolayı hayal kırıklığına uğradım. Ben hayatım boyunca aşırılıkla mücadele ettim" diyerek tepkisini dile getirdi. Khan'ın başkanlık koltuğu için yürüttüğü kampanya çerçevesinde çalışmalarda bulunan, Türkçe konuşan toplumun yoğun olarak yaşadığı Haringey bölgesinin İşçi Partili Belediye Meclis Üyesi Peray Ahmet, Muhafazakârların yaklaşımını, "nefret uyandırıcı ve hayal kırıklığının ötesinde bulduğunu" kaydetti. Başkent Londra'nın 8.6 milyonluk nüfusunun yüzde 12'sini Müslüman toplum oluşturuyor. Birleşik Krallık'ta yaklaşık 3 milyon Müslüman yaşıyor.
Belçika'da da aynı hikâye
Belçika ve Avrupa'nın ilk başörtülü milletvekili olan Mahinur Özdemir, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını tanımadığı için partisinden geçen sene ihraç edildi. Demokratik Hümanist Merkez (CDH) partisinden Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir, parti yönetiminden gelen 1915 olayları ile ilgili Ermeni iddialarını 'soykırım' olarak tanıması baskısını reddetti. Bunun üzerine toplanan CDH 'etik' komitesi Özdemir'i partiden ihraç etti. O dönem Özdemir hakkında Belçika basınında çok sayıda olumsuz haber yer aldı. Belçika'da hedefteki diğer bir isim de Brüksel Saint-Josse Belediye Başkanı ve Federal Milletvekili Emir Kır oldu. Kır hakkında, geçen sene 12 Mayıs'ta sınır dışı edilmek üzere uçağa bindirilen Nijeryalı bir kadına güvenlik görevlilerinin yaptığı muameleye tepki gösterdiği için suç duyurusunda bulunuldu. Bu arada Hollanda'da 2006 yılında yapılan genel seçimlerden önce iki merkez partinin seçilebilecek sıradan aday gösterdiği üç Türk kökenli isim, Ermeni iddiaları konusunda farklı düşündükleri için liste lerden atıldı. Ülkenin köklü partilerinden Sosyal Demokrat İşçi Partisi (PvdA) Erdinç Saçan'ı, Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA) ise Ayhan Tonca ve Osman Elmacı'yı 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını kabul etmedikleri gerekçesiyle aday listeleri belirlenmesine rağmen listeden çıkardı. Hollanda'da 1.5 sene önce iktidar ortağı PvdA milletvekillerinden Selçuk Öztürk ve Tunahan Kuzu da benzer akıbeti yaşadı.
Avusturya'da tuhaf oyun
Avusturya'da ise Türk ve Müslümanların haklarını savunacak isimler, partiler tarafından ya hiç aday gösterilmiyor ya da seçilemeyecek sıralardan 'partiye oy toplasın' diye aday gösteriliyor. Avusturya seçim sistemi, Müslümanlar üzerinden 'oy avcılığı' yapmak isteyen partilere fırsat tanıyor. Müslüman siyasetçileri 'tercihli oy' sistemine göre aday gösteren partiler, göçmen ve Müslüman kökenli adayları seçim listesinin en arka sıralarına koyuyor. Seçilmek için yüksek oy alması gereken adaylar, daha fazla çalışarak sadece partiye oy kazandırıyor.