Mü’minlerin salihi Hz. Ali’dir
Mücadele sûresinin 4. ayet-i kerimesindeki “inananların salihi”, ed-Dürrü’l-Mensur’da Esma'dan tahric edilen hadisten anlaşıldığı üzere Hz. Ali’dir. Hz. Peygamber (s.a.a.), “Mü’minlerin salihi, Ebu Tâlib oğlu Ali’dir” buyurmuşlardır
27.08.2022 06:00:00
Mücadele suresini, "Ey iman edenler! Peygamberle özel görüşme yapmak istediğiniz zaman, bu görüşmenizden önce bir sadaka verin. Sizin için en iyi ve en nezih davranış budur. Şayet bulamazsanız, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir" mealindeki 12. ayet-i kerimesi nazil olunca, Sahih-i Tirmizi'de (2, 227) ve Nesai'nin Hasais'inde zikredil- diği gibi, Hz. Ali'nin (a.s) dilediğiyle ve bundan sonraki ayet-i kerimenin hükmüyle bu emir, bir rahmet olarak kaldırılmıştır. Taberi'nin Tefsir'inde (28, 14) ve ed-Dürrü'l-Men- sur'da, Hz. Ali'den başkasının da bu ayet-i kerimenin hükmüne ittiba edemediği bildirilmektedir; Kenzü'l-Ummal'de, Hz. Ali'nin (a.s), Şûra günü, Şûra'dakilere, kendisinin, Ebu- Bekir'den daha ileri bir hakka sahip olduğunu, Resûlullah'ın kendisinden başka hiçbir kimseyi kardeş edinmediğini söyledikten sonra, kendisinden başka hiçbir kimsenin, bu ayet-i kerimenin hükmüne uymadığını, kendisinin, on iki kere bu ayetin hükmüne ittiba ettiğini, ihticac yolu söylediği, Şûra'da- kilerin de bunu tasdik ettikleri bildirilir. (2, 155).
İkinci halife, bir gün, "Ali'de üç şey var ki biri bende olsaydı, bu, benim için kızıl tüylü develere sahip olmaktan daha sevimli olurdu. Resûlullah, Fâtıma'yı ona verdi; Hayber günü, sancağı ona teslim etti; bu ayet onun hakkında indi" demiş ve Mücadele sûresi 12. ayeti bildirmiştir.
Tahrim sûresinin, "Artık gerçekten de O'nun yardımcısı Allah'tır ve Cibril ve inananların salihi ve melekler de bundan sonra O'na arkadır, yardımcıdır" mealindeki 4. ayet-i kerimesindeki "inananların salihi", ed- Dürrü'l-Mensur'da Esma'dan tahric edilen hadisten anlaşıldığı gibi Hz. Ali'dir; Hz. Peygamber (s.a.a.), "Mü'minlerin salihi, Ebu Tâlib oğlu Ali'dir" buyurmuşlardır. Bu hadis, Kenzü'l- Ummal'de (1, 237) ve Savaik'te de vardır (s.144). Mecmau'z-Zevaid'de İmam Hüseyin'in şehadetinden sonra, Zeyd b. Er- kam'ın, Kûfe mescidinin kapısında, "Resûlullah'tan duydum, Hasan ve Hüseyin'e, 'İkinizi ve mü'minlerin salihini Allah'a bağışladım' buyurdular" demiş, bu söz, Ziyad'ın oğlu Ubeydullah'a söylenince pek kızmış, "Bırakın şu bunak adamı" diyerek öfkesini yenmeye çalışmış olduğu bildirilmektedir. (9, 194).
Hakka sûresinin, "Gerçekten de biz coşkun suda akıp giden gemide taşıttık sizi, size bir anış, ibret alınacak bir öğüt olsun ve bu, unutmayan kulakta kalsın diye" mealindeki 11 ve 12. ayet-i kerimelerindeki "Unutmayan kulak", öyle bir kulağa sahip olmak lütfu, Taberi'nin Tefsir'inde bildirildiği gibi, Hz. Ali'ye (a.s) ihsan edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.a), 12. ayet-i kerimeyi okuyup "Ya Ali, senin kulağının böyle olmasını Allah'tan diledim" buyurmuşlardır. Hz. Ali de der ki: "Resûlullah'tan duyup da unuttuğum hiçbir söz yoktur." (29, 35).
Keşşaf, bu ayet-i kerime inince, Hz. Peygamber'in (s.a.a), Hz. Ali hakkında bunu istediğini, kendisine tebşir buyurduğunu, onun da, "Bundan sonra, O'ndan duyduğum hiçbir şeyi unutmadım" dediğini bildirir.
Fahr-i Razi de Tefsir'inde bunu zikreder. ed-Dürrü'l-Mensur'da, Mecmau'z-Zevaid'de (1, 131), Kenzü'l-Ummal'de (6, 408) ve Esbabü'n-Nüzul'de de (s.329) bu hadis mevcuttur.
İkinci halife, bir gün, "Ali'de üç şey var ki biri bende olsaydı, bu, benim için kızıl tüylü develere sahip olmaktan daha sevimli olurdu. Resûlullah, Fâtıma'yı ona verdi; Hayber günü, sancağı ona teslim etti; bu ayet onun hakkında indi" demiş ve Mücadele sûresi 12. ayeti bildirmiştir.
Tahrim sûresinin, "Artık gerçekten de O'nun yardımcısı Allah'tır ve Cibril ve inananların salihi ve melekler de bundan sonra O'na arkadır, yardımcıdır" mealindeki 4. ayet-i kerimesindeki "inananların salihi", ed- Dürrü'l-Mensur'da Esma'dan tahric edilen hadisten anlaşıldığı gibi Hz. Ali'dir; Hz. Peygamber (s.a.a.), "Mü'minlerin salihi, Ebu Tâlib oğlu Ali'dir" buyurmuşlardır. Bu hadis, Kenzü'l- Ummal'de (1, 237) ve Savaik'te de vardır (s.144). Mecmau'z-Zevaid'de İmam Hüseyin'in şehadetinden sonra, Zeyd b. Er- kam'ın, Kûfe mescidinin kapısında, "Resûlullah'tan duydum, Hasan ve Hüseyin'e, 'İkinizi ve mü'minlerin salihini Allah'a bağışladım' buyurdular" demiş, bu söz, Ziyad'ın oğlu Ubeydullah'a söylenince pek kızmış, "Bırakın şu bunak adamı" diyerek öfkesini yenmeye çalışmış olduğu bildirilmektedir. (9, 194).
Hakka sûresinin, "Gerçekten de biz coşkun suda akıp giden gemide taşıttık sizi, size bir anış, ibret alınacak bir öğüt olsun ve bu, unutmayan kulakta kalsın diye" mealindeki 11 ve 12. ayet-i kerimelerindeki "Unutmayan kulak", öyle bir kulağa sahip olmak lütfu, Taberi'nin Tefsir'inde bildirildiği gibi, Hz. Ali'ye (a.s) ihsan edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.a), 12. ayet-i kerimeyi okuyup "Ya Ali, senin kulağının böyle olmasını Allah'tan diledim" buyurmuşlardır. Hz. Ali de der ki: "Resûlullah'tan duyup da unuttuğum hiçbir söz yoktur." (29, 35).
Keşşaf, bu ayet-i kerime inince, Hz. Peygamber'in (s.a.a), Hz. Ali hakkında bunu istediğini, kendisine tebşir buyurduğunu, onun da, "Bundan sonra, O'ndan duyduğum hiçbir şeyi unutmadım" dediğini bildirir.
Fahr-i Razi de Tefsir'inde bunu zikreder. ed-Dürrü'l-Mensur'da, Mecmau'z-Zevaid'de (1, 131), Kenzü'l-Ummal'de (6, 408) ve Esbabü'n-Nüzul'de de (s.329) bu hadis mevcuttur.