İslam'da iki yol vardır biri nübüvvet biri de velayettir. Nübüvvet peygamberlik yoludur bu yolun rehberi peygamberler peygamberi Hatemül Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.a)'dir. O'nun rıhleti ile bu yol bağlandı ve Allah (cc) insanları kendine taşımaya, kıyamete kadar devam edecek olan velayet yolunu açtı. Bu yolun rehberi İmam Ali (k.v)'dir. O, Allah'ın velisi, Resûlullah'ın vârisidir.
Velayet yolunun inceliklerini Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın eserinden aktaralım:
Peygamberler vahiy yoluyla Allah'a bağlıdır. Veliler ise ilham yoluyla Allah'a bağlıdırlar. Allah'ın velisi ile beraber olmak, ona tâbi olmak her Müslümanın borcudur. Allah'ın veli kuluna mürşid de denir. Allah'a giden vuslat yoluna, seyr-i süluk yoluna giren insan mürşidine tâbi olmuş insan demektir. Yani fena fi'ş-şeyh halini yaşıyor demektir. Fena fi'ş-şeyh; mürşidin muhabbetinde yok olma, erime ve kaybolma demektir. Onda yok olma ile başlayan bu hal, sonsuz teslimiyeti gerektirir. Yaptığı işlerde hikmetler aranır. Kusurlar 'ene'ye mal edilir.
Teslimiyetin esas olduğu bu yolculukta mürşidin kamil olması gerekir. İslam'ı yaşaması ve dava etmesi onun ana meselesidir. Bu zatın hali Allah (cc) tarafından bir elbise gibi ona giydirilir. Bu zatın mülkün sahibinden irşad etme emrini alması zaruridir. O bakımdan bir insanın bir cemaat tarafından mürşid seçilmesi yanlıştır. Seçilen bu kişi dini ilimlerde ve yaşayışında ne kadar ileride görünürse görünsün, böyle bir vazifeyle mükellef olması mümkün değildir. Karganın bülbül olması nasıl muhal ise, Hak tarafından böyle bir emre muhatap olmadan irşad makamında olmak da muhaldir.
Salike ilk nazar fena fi'ş-şeyhte olur. Kamil insanın nazarı ile vuslat başlar. Emmare makamında olan nefs ona nazar edenin aşkını üzerinde gösterir. Kamil insanın varlığında nefsini eritme, onun varlığında yok olma halidir. Bu, mutlak varlığa ulaşmak için seyr-i sülukun ilk basamağıdır.
Varlık âleminden geçip 'Mutlak Varlık'a varmak için yapılan yolculuğa seyr-i süluk denir. Vahdet şerbetini içmiş büyüklerin ifadesiyle; varlığı yoklukla neticelemeyi gaye edinmiş yolculuktur. Salik, elini verdiği zatın terbiyesinde varlığından soyunmak kararı ile bu seyr başlar. Zat tecellisine ermekle yolculuk kemale erer. Aranılan budur. 'Mutlak Varlık'la varlıklar unutulur. Bu işin sonunda emir alınıp, tekrar bu âleme dönmek gerekirse, 'geldiğin yoldan gelecekleri getir' buyrulur. Bu en yüksek makamdır. Bu zirveye varan kâmile 'mürşid'denir.
Nefis terbiyesi ve tezkiyesi ancak kamil bir mürşidin nezaret ve refakatinde gerçekleşir. Hakk'a kurbiyet kesbetmenin kaçınılmaz şartının nefis tezkiyesi ve terbiyesi olduğu bilinmektedir. Azhab suresi 21. ayet-i kerimede 'Allah and olsun ki, Rasûlullah'ta sizin için mükemmel bir örnek hayat vardır! Allah'ı ve sonsuz geleceği umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için!."
Resûlullah'ın (s.a.a), rıhletinden sonra örnek alınacak olan velayet yolunun rehberleridir. İmam Ali (k.v.) ile başlayan ve kıyamete kadar devam edecek bu yola tâbi olmadan kurtuluş mümkün değildir. Rasullah (s.a.a) Allah'ın emri ile İmam Ali'yi nasb etmiştir. İmam Ali (k.v.) ise İmam Hasan'ı, İmam Hasan İmam Hüseyn'i ve bütün veliler kendinden sonra gelen veliyi nasb etmiştir. İrşad ehli ancak Allah'ın seçtiği ve irşad etme emrin verdiği veli kullarıdır. İnsanlar bir araya toplanıp veli seçemezler. Allah'ın velisini Allah (cc) seçer, insanlar Allah'ın yerine nasıl veli seçebilir, seçseler bu hak olmaz. Allah (cc) tarafından kabul görmez. (Kaynak eser Prof. Dr. Haydar Baş, Zikir ve Dua).
Velayet yolunun inceliklerini Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın eserinden aktaralım:
Peygamberler vahiy yoluyla Allah'a bağlıdır. Veliler ise ilham yoluyla Allah'a bağlıdırlar. Allah'ın velisi ile beraber olmak, ona tâbi olmak her Müslümanın borcudur. Allah'ın veli kuluna mürşid de denir. Allah'a giden vuslat yoluna, seyr-i süluk yoluna giren insan mürşidine tâbi olmuş insan demektir. Yani fena fi'ş-şeyh halini yaşıyor demektir. Fena fi'ş-şeyh; mürşidin muhabbetinde yok olma, erime ve kaybolma demektir. Onda yok olma ile başlayan bu hal, sonsuz teslimiyeti gerektirir. Yaptığı işlerde hikmetler aranır. Kusurlar 'ene'ye mal edilir.
Teslimiyetin esas olduğu bu yolculukta mürşidin kamil olması gerekir. İslam'ı yaşaması ve dava etmesi onun ana meselesidir. Bu zatın hali Allah (cc) tarafından bir elbise gibi ona giydirilir. Bu zatın mülkün sahibinden irşad etme emrini alması zaruridir. O bakımdan bir insanın bir cemaat tarafından mürşid seçilmesi yanlıştır. Seçilen bu kişi dini ilimlerde ve yaşayışında ne kadar ileride görünürse görünsün, böyle bir vazifeyle mükellef olması mümkün değildir. Karganın bülbül olması nasıl muhal ise, Hak tarafından böyle bir emre muhatap olmadan irşad makamında olmak da muhaldir.
Salike ilk nazar fena fi'ş-şeyhte olur. Kamil insanın nazarı ile vuslat başlar. Emmare makamında olan nefs ona nazar edenin aşkını üzerinde gösterir. Kamil insanın varlığında nefsini eritme, onun varlığında yok olma halidir. Bu, mutlak varlığa ulaşmak için seyr-i sülukun ilk basamağıdır.
Varlık âleminden geçip 'Mutlak Varlık'a varmak için yapılan yolculuğa seyr-i süluk denir. Vahdet şerbetini içmiş büyüklerin ifadesiyle; varlığı yoklukla neticelemeyi gaye edinmiş yolculuktur. Salik, elini verdiği zatın terbiyesinde varlığından soyunmak kararı ile bu seyr başlar. Zat tecellisine ermekle yolculuk kemale erer. Aranılan budur. 'Mutlak Varlık'la varlıklar unutulur. Bu işin sonunda emir alınıp, tekrar bu âleme dönmek gerekirse, 'geldiğin yoldan gelecekleri getir' buyrulur. Bu en yüksek makamdır. Bu zirveye varan kâmile 'mürşid'denir.
Nefis terbiyesi ve tezkiyesi ancak kamil bir mürşidin nezaret ve refakatinde gerçekleşir. Hakk'a kurbiyet kesbetmenin kaçınılmaz şartının nefis tezkiyesi ve terbiyesi olduğu bilinmektedir. Azhab suresi 21. ayet-i kerimede 'Allah and olsun ki, Rasûlullah'ta sizin için mükemmel bir örnek hayat vardır! Allah'ı ve sonsuz geleceği umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için!."
Resûlullah'ın (s.a.a), rıhletinden sonra örnek alınacak olan velayet yolunun rehberleridir. İmam Ali (k.v.) ile başlayan ve kıyamete kadar devam edecek bu yola tâbi olmadan kurtuluş mümkün değildir. Rasullah (s.a.a) Allah'ın emri ile İmam Ali'yi nasb etmiştir. İmam Ali (k.v.) ise İmam Hasan'ı, İmam Hasan İmam Hüseyn'i ve bütün veliler kendinden sonra gelen veliyi nasb etmiştir. İrşad ehli ancak Allah'ın seçtiği ve irşad etme emrin verdiği veli kullarıdır. İnsanlar bir araya toplanıp veli seçemezler. Allah'ın velisini Allah (cc) seçer, insanlar Allah'ın yerine nasıl veli seçebilir, seçseler bu hak olmaz. Allah (cc) tarafından kabul görmez. (Kaynak eser Prof. Dr. Haydar Baş, Zikir ve Dua).
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020