Emirlerden biri, Muhammed Şâzilî Hazretlerini öldürtmek istedi. Bir davette zehirli bir kaba yemek koyup, ona sundular. Şâzilî Hazretleri yemekten biraz yedi. Sonra zehirli olduğunu anladı. Kalktı ve bineğine binerek zâviyesine gitti. Orada kaplar karıştı. Emîrin iki oğlu geldi. Muhammed Şâzilî'nin kabından yemek yediler ve öldüler. Muhammed Şâzilî zehirden hiçbir zarar görmedi.
Muhammed Şâzilî, bir gün abdest alırken, kalbine bir hal oldu. Odasında olduğu halde, nalınının birini alıp attı. Nalın havada uçup gitti. Halbuki odanın çatısında çıkacak bir delik yoktu. Hizmetçisine: "Eşi gelinceye kadar bu tek nalını yanına al!" buyurdu. Bir müddet sonra, Şam'dan yanında birçok hediyelerle gelen bir adam, o tek nalını getirdi ve şöyle dedi: "Cenâb-ı Hak size hayırlar versin. Yolda hırsız göğsüme oturmuş, beni kesmek üzere idi. Kendi kendime; "Yâ efendimiz Mulammed! Ya Hanefi!" dedim. Hırsızın göğsüne bir nalın gelip çarptı. Hırsız, baygın bir şekilde yere düştü. Sizin bereketinizle Allah-u Teâlâ beni o halden kurtardı."
Muhammed Şâzilî'nin bir koyunu çalındı ve altı ay bulunamadı. Bir gün Muhammed Şâzilî, hizmetçisine; "Ravza'ya git, filancanın kapısını çal. Evin sahibi çıkınca, altı aydır sende olan dişi koyunu getir, de" dedi. Hizmetçi gidip emredilenleri söyledi. Bunun üzerine, ev sahibi koyunu çıkarıp verdi. Muhammed Şâzilî; "Bu, bizim sermayemizdi. Bize iade edildi" buyurdu.
Muhammed Şâzilî, sadaka verecek bir şey bulamadığı zaman, ashâbından ödünç alır, sonra Cenâb-ı Hak ona para nasib edince, öderdi. Bu şekilde aldığı borçlar 60 bin dirhem oldu ve bu, Muhammed Şâzilî'ye ağır geldi. Bir gün bir kişi, elinde büyük bir kese ile geldi ve "Muhammed Şâzilî'de kimin alacağı varsa gelsin" dedi. Bütün borçlarını ödedi. Hazır bulunanlardan hiçbiri bu kişiyi tanımadı. Durumu Muhammed Şâzilî'ye suâl ettiler. O da; "Kudretin tecellîsidir. Allah-u Teâlâ bizim borcumuzu ödemek üzere gönderdi" buyurdu.
Muhammed Şâzilî, bir gün abdest alırken, kalbine bir hal oldu. Odasında olduğu halde, nalınının birini alıp attı. Nalın havada uçup gitti. Halbuki odanın çatısında çıkacak bir delik yoktu. Hizmetçisine: "Eşi gelinceye kadar bu tek nalını yanına al!" buyurdu. Bir müddet sonra, Şam'dan yanında birçok hediyelerle gelen bir adam, o tek nalını getirdi ve şöyle dedi: "Cenâb-ı Hak size hayırlar versin. Yolda hırsız göğsüme oturmuş, beni kesmek üzere idi. Kendi kendime; "Yâ efendimiz Mulammed! Ya Hanefi!" dedim. Hırsızın göğsüne bir nalın gelip çarptı. Hırsız, baygın bir şekilde yere düştü. Sizin bereketinizle Allah-u Teâlâ beni o halden kurtardı."
Muhammed Şâzilî'nin bir koyunu çalındı ve altı ay bulunamadı. Bir gün Muhammed Şâzilî, hizmetçisine; "Ravza'ya git, filancanın kapısını çal. Evin sahibi çıkınca, altı aydır sende olan dişi koyunu getir, de" dedi. Hizmetçi gidip emredilenleri söyledi. Bunun üzerine, ev sahibi koyunu çıkarıp verdi. Muhammed Şâzilî; "Bu, bizim sermayemizdi. Bize iade edildi" buyurdu.
Muhammed Şâzilî, sadaka verecek bir şey bulamadığı zaman, ashâbından ödünç alır, sonra Cenâb-ı Hak ona para nasib edince, öderdi. Bu şekilde aldığı borçlar 60 bin dirhem oldu ve bu, Muhammed Şâzilî'ye ağır geldi. Bir gün bir kişi, elinde büyük bir kese ile geldi ve "Muhammed Şâzilî'de kimin alacağı varsa gelsin" dedi. Bütün borçlarını ödedi. Hazır bulunanlardan hiçbiri bu kişiyi tanımadı. Durumu Muhammed Şâzilî'ye suâl ettiler. O da; "Kudretin tecellîsidir. Allah-u Teâlâ bizim borcumuzu ödemek üzere gönderdi" buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.