ABD'nin finans dergisi Forbes 2010 yılının milyarder listesini açıkladı.Bu araştırmaya göre, Türkiye'de milyarderlerin arasına 15 yeni isim daha eklendi ve toplam sayı 28'e yükseldi.Görünen o ki gerek dünyada gerekse ülkemizde birileri küresel krizi fırsata çevirmesini bilmiş(!)Ülkemizde ve dünya genelinde kriz sebebiyle insanların çoğu açlık ve sefaletle boğuşurken, milyarder sayısındaki artış ve servete servet katma oldukça dikkat çekici.İşte kapitalizm gerçeği bu? Üretimdeki daralmaya, işsizlikteki artışa rağmen nasıl oluyor da milyarderler kazançlarına kazanç katabiliyorlar?Dilerseniz bu olayın "nasıl"ına biraz kafa yoralım.Kapitalizmde en kolay para kazanma şekli para satmaktır.Devlete ya da diğer devletlere özellikle de kriz dönemlerinde para satılır, ciddi faiz geliri elde edilir; fertlere ve kurumlara da satılır yine faiz geliri elde edilir. Tahsil edemezlerse devlet, fert ya da kurum fark etmez neleri var neleri yok haczederler. Bu sebeple ülkemizde sanayi kuruluşları iflas ederken, ticarethaneler batarken, bankalar astronomik karlar açıkladı.Bir diğer önemli kazanç kapısı ise temel ürünlerde stoklama yapıp tekelleşme. Dünya ne kadar krizde olursa olsun temel gıda maddelerine, petrol, doğal gaz gibi enerji kaynaklarına ihtiyaç asla bitmez.Adamlar serbest piyasa adı altında bir taraftan ülkelerdeki üretimleri bir şekilde kısıtlarken, diğer taraftan stoklama yöntemiyle fiyat artırıyorlar ve karlarına kar katıyorlar.Bir de dikkat çeken konu, bunu yapan global şirketlerin arkasındaki devlet desteğidir. Zaten kapitalist mantıkta önemli olan kapital sahipleridir ve devlete verilen misyon ise bunların çıkarlarını korumaktır.Çıkan savaşlarda ve yapılan işgallerde bile inanç mücadelesinin yanında en önemli neden olarak bu kapital sahiplerinin küresel çıkarları yatmaktadır.Nerde silahlı ya da silahsız bir işgal var, küresel sermaye gruplarının oraya akbabalar gibi üşüştüğünü görmekteyiz.Ülkemizde ise durum biraz daha farklı?Türkiye gibi ülkelerde mevcut kapitalist şartlarda "milli" bir milyarderin çıkmasına pek müsaade edilmez. Finans bağımlılığının yüzde 100'ü bir şekilde yabancı sermaye gruplarına olduğu hesaba katıldığında Türkiye'nin kendine özgün bir milyarderi yoktur.Nasıl paramız doların tercümesi şeklinde ise, bizim milyarderlerimiz de global sermayedarların gölgesi niteliğinde. Türkiye nasıl bağımlı ise onlar da doğal olarak bağımlıdır. Onların milyarderliği su üzerindeki yazı gibidir, bir şekilde global hesaplarla ters düştüklerinde iplerinin hemen çekildiğini görebilirsiniz.Kapitalizmin hakim olduğu dünyamızda kısaca şu gerçeği ifade edebiliriz: Gerçek milyarder sayısı bir elin parmaklarını geçmez, diğerleri onların uzantısıdır.Bütün dünyanın 10 ailenin kontrolünde zulme maruz kaldığını düşündüğümüzde, kapitalizmle birlikte dünyanın nasıl bir esaret altına alındığını az çok görebiliriz.Dünyada ve ülkemizde bu "Bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye de bir pul" adaletsizliğinden kurtulmanın tek yolu vardır, o da "adil paylaşımı" temin edecek olan tek model Milli Ekonomi Modeli'dir.Sadece birilerinin sivrildiği değil, herkesin kaynaklardan, hizmetlerden, gelirlerden adil bir şekilde istifade ettiği bir dünya istiyorsak bu ancak Milli Ekonomi Model'inin hayata geçirilmesi ile mümkündür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025