Milli paralarla ticaret, Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2005 yılında İstanbul'da organize edilen 1. Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde tüm dünyaya tanıtılan Milli Ekonomi Modeli kitabının 277'inci sayfasında "Dış Ticaret" başlığı altında şöyle anlatılmaktadır:
"Her zaman firmaların dış ticarette hedefi mal ve hizmet satmak olsa da, devletler için asıl hedef mal ve hizmet satmak değildir. Asıl hedef kendi mal ve hizmetlerine olan talepten yola çıkarak paralarının geçerli olduğu alanı büyütmek ve paralarını dış topraklarda konvertibl yapmaktır. Milli paralarla ticaret yapmak, karşılığı emek ve üretim olan paranın konvertibl olmasını sağlar.
Bu sebeple ülkeler ihracat yaparken karşılığında kendi paralarını talep ederler. Aksi takdirde kendi paraları yerine karşı ülkenin para birimini veya üçüncü ülkenin para birimini kabul ettiklerinde bunun adı ihracat değil, yerli kaynakların başka ülkelere aktarılması olacaktır.
İhracatta yerli paranın talep edilmesi, ithalat yapan ülkenin de mal aldığı ülkenin parasını elde etmek için o ülkeye bir mal veya hizmet sunması demektir. Böylece dış ticaret ülkelerin karşılıklı olarak kendi ihtiyaçlarını mal ve hizmet takası yaparak karşılamasıdır.
Oysa başta ülkemiz olmak üzere gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkeler, ihracat yaparken kendi paraları yerine 'hard currency' (yabancı para) kabul ettikleri için ihracat yapmaya çalışırken sömürülmektedir. Mesela, biz ABD'ye ihracat yaparken sevinirken, ABD ise bizden ithalat yaparken sevinmektedir?
? Milli Ekonomi Modeli'nde dış ticaret bir sömürü aracı olmaktan çıkartılıp alışveriş kurallarına göre yürütülecektir. İhracat, yerli paranın etki alanlarının oluşturulması için kullanılacaktır. Üretilen ürünlerin pazar bulduğu alanlar, aynı zamanda yerli paranın da kullanım alanı olacaktır."
İşte başta Rusya olmak üzere birçok ülkenin bugün kapitalist ülkelerin tasallutundan, onların paralarının esaretinden kurtulmak ve diğer ülkeleri de kurtarmak için başvurdukları "milli paralarla ticaret" formülünün orijinali bu?
Yanlış anlamayın, Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde ifade ettiği ve bugün dünyaya yön veren görüşlerini, sadece kitabı yazdığı ve tanıttığı tarih olan 2005 ve sonrası gündem etmemiştir. Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin temelini oluşturan birçok görüşünü, buna "milli paralarla ticaret" de dahil 2005 yılından çok daha önceleri TV ekranlarında, konferanslarında, makalelerinde ifade ediyordu.
Bu arada önemli bir hususun da altını çizmekte fayda var: Milli paralarla ticaretin yapılabilmesi için önce paranın milli olması şarttır.
Dışarıdan borç alınan para milli olabilir mi? Ya da bugün Türkiye ve dünya ülkelerinin çoğunun yaptığı gibi Merkez Bankası'nda bulunan dolar rezervinin karşılığı basılan yerli paraya "milli para" diyebilir miyiz? Prof. Dr. Baş'ın meşhur ifadesiyle bu para milli değil, "doların tercümesi"dir. Milli Ekonomi Modeli'nde detaylıca anlatıldığı gibi bu para da ülkelerin emek üretimlerini sömürmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Milli Ekonomi Modeli, paranın emek ve üretim karşılığı olması gerektiğini ifade eder. Ülkemizin yıllık gayri safi milli hasılası (GSMH) 2 trilyon liraysa, bunun karşılığı kağıdımızı boyayarak elde ettiğimiz, yani bastığımız 2 trilyon lira bizim milli paramızdır. Buna senyoraj geliri denir.
Türkiye olarak bizler, paramızı bu şekilde millileştirmezsek, doların tercümesi olan parayı Rusya'yla yaptığımız ticarette kullanmaya devam edersek, buna bizim açımızdan milli paralarla ticaret demek mümkün değildir.
Biz ticaret yaptıkça, Rusya'ya olan ihracatımız arttıkça ABD'ye olan borcumuz artacaktır ve bu işten yine karlı çıkan ABD olacaktır.
Bu açıdan bakıldığında "Türkiye bir sömürge ülkesidir" diye yazmaya gerek yok, tabelanda Türkiye Cumhuriyeti yazsa da, kendini bağımsız bir ülke olarak tanımlasan da sen farkında olmadan bir sömürge ülkesi oluyorsun.
Bu sebeple, tüm bağımlıklardan kurtulabilmek için, bu modern sömürüye dur demek için acilen Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edilen milli para formülüne yani emek ve üretim karşılığı devreye sokulan milli paraya geçmek mecburiyetindeyiz.
Rusya ve birçok ülke O'ndan ve O'nun modelinden istifade ediyor, Duma'sında bu gerçeği bizzat konuşma fırsatı vererek ilan ediyor; bizim siyasilerimiz ise hala O'nun isminden bahsetmekten bile imtina ediyorlar.
Ülkemiz ve dünya ülkeleri için bu "tek çözüm"e sırtımızı dönmekte "inatla" ısrar edersek, ülkemiz üzerinde menfur hesapları olan "asıl failler"in taşeronluğuna devam edersek, bir FETÖ piyonu gider, bir diğeri gelir, çeşit çeşit darbelerin ardı arkası kesilmez, 15 Temmuz'da "milletin demokrasi zaferi"yle direkten döndük, bir sonrakinin akıbeti belli olmaz.
"Her zaman firmaların dış ticarette hedefi mal ve hizmet satmak olsa da, devletler için asıl hedef mal ve hizmet satmak değildir. Asıl hedef kendi mal ve hizmetlerine olan talepten yola çıkarak paralarının geçerli olduğu alanı büyütmek ve paralarını dış topraklarda konvertibl yapmaktır. Milli paralarla ticaret yapmak, karşılığı emek ve üretim olan paranın konvertibl olmasını sağlar.
Bu sebeple ülkeler ihracat yaparken karşılığında kendi paralarını talep ederler. Aksi takdirde kendi paraları yerine karşı ülkenin para birimini veya üçüncü ülkenin para birimini kabul ettiklerinde bunun adı ihracat değil, yerli kaynakların başka ülkelere aktarılması olacaktır.
İhracatta yerli paranın talep edilmesi, ithalat yapan ülkenin de mal aldığı ülkenin parasını elde etmek için o ülkeye bir mal veya hizmet sunması demektir. Böylece dış ticaret ülkelerin karşılıklı olarak kendi ihtiyaçlarını mal ve hizmet takası yaparak karşılamasıdır.
Oysa başta ülkemiz olmak üzere gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkeler, ihracat yaparken kendi paraları yerine 'hard currency' (yabancı para) kabul ettikleri için ihracat yapmaya çalışırken sömürülmektedir. Mesela, biz ABD'ye ihracat yaparken sevinirken, ABD ise bizden ithalat yaparken sevinmektedir?
? Milli Ekonomi Modeli'nde dış ticaret bir sömürü aracı olmaktan çıkartılıp alışveriş kurallarına göre yürütülecektir. İhracat, yerli paranın etki alanlarının oluşturulması için kullanılacaktır. Üretilen ürünlerin pazar bulduğu alanlar, aynı zamanda yerli paranın da kullanım alanı olacaktır."
İşte başta Rusya olmak üzere birçok ülkenin bugün kapitalist ülkelerin tasallutundan, onların paralarının esaretinden kurtulmak ve diğer ülkeleri de kurtarmak için başvurdukları "milli paralarla ticaret" formülünün orijinali bu?
Yanlış anlamayın, Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde ifade ettiği ve bugün dünyaya yön veren görüşlerini, sadece kitabı yazdığı ve tanıttığı tarih olan 2005 ve sonrası gündem etmemiştir. Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin temelini oluşturan birçok görüşünü, buna "milli paralarla ticaret" de dahil 2005 yılından çok daha önceleri TV ekranlarında, konferanslarında, makalelerinde ifade ediyordu.
Bu arada önemli bir hususun da altını çizmekte fayda var: Milli paralarla ticaretin yapılabilmesi için önce paranın milli olması şarttır.
Dışarıdan borç alınan para milli olabilir mi? Ya da bugün Türkiye ve dünya ülkelerinin çoğunun yaptığı gibi Merkez Bankası'nda bulunan dolar rezervinin karşılığı basılan yerli paraya "milli para" diyebilir miyiz? Prof. Dr. Baş'ın meşhur ifadesiyle bu para milli değil, "doların tercümesi"dir. Milli Ekonomi Modeli'nde detaylıca anlatıldığı gibi bu para da ülkelerin emek üretimlerini sömürmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Milli Ekonomi Modeli, paranın emek ve üretim karşılığı olması gerektiğini ifade eder. Ülkemizin yıllık gayri safi milli hasılası (GSMH) 2 trilyon liraysa, bunun karşılığı kağıdımızı boyayarak elde ettiğimiz, yani bastığımız 2 trilyon lira bizim milli paramızdır. Buna senyoraj geliri denir.
Türkiye olarak bizler, paramızı bu şekilde millileştirmezsek, doların tercümesi olan parayı Rusya'yla yaptığımız ticarette kullanmaya devam edersek, buna bizim açımızdan milli paralarla ticaret demek mümkün değildir.
Biz ticaret yaptıkça, Rusya'ya olan ihracatımız arttıkça ABD'ye olan borcumuz artacaktır ve bu işten yine karlı çıkan ABD olacaktır.
Bu açıdan bakıldığında "Türkiye bir sömürge ülkesidir" diye yazmaya gerek yok, tabelanda Türkiye Cumhuriyeti yazsa da, kendini bağımsız bir ülke olarak tanımlasan da sen farkında olmadan bir sömürge ülkesi oluyorsun.
Bu sebeple, tüm bağımlıklardan kurtulabilmek için, bu modern sömürüye dur demek için acilen Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edilen milli para formülüne yani emek ve üretim karşılığı devreye sokulan milli paraya geçmek mecburiyetindeyiz.
Rusya ve birçok ülke O'ndan ve O'nun modelinden istifade ediyor, Duma'sında bu gerçeği bizzat konuşma fırsatı vererek ilan ediyor; bizim siyasilerimiz ise hala O'nun isminden bahsetmekten bile imtina ediyorlar.
Ülkemiz ve dünya ülkeleri için bu "tek çözüm"e sırtımızı dönmekte "inatla" ısrar edersek, ülkemiz üzerinde menfur hesapları olan "asıl failler"in taşeronluğuna devam edersek, bir FETÖ piyonu gider, bir diğeri gelir, çeşit çeşit darbelerin ardı arkası kesilmez, 15 Temmuz'da "milletin demokrasi zaferi"yle direkten döndük, bir sonrakinin akıbeti belli olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Salih Müslim: YPG silah bırakmayacak / 13.03.2025
- YPG’nin silah bırakmayacağı kesinleşti / 12.03.2025
- Suriye'de bundan sonra birlik sağlanabilir mi? / 11.03.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- YPG’nin silah bırakmayacağı kesinleşti / 12.03.2025
- Suriye'de bundan sonra birlik sağlanabilir mi? / 11.03.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025