Kınamalar bittiyse asıl konuya geçelim. Malum bildiri yayınlandığı günün akşamı Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 'Şimdi Kanal İstanbul'u yapacaklarına her zamankinden daha çok inandıklarını' belirtti.
24 saat geçmiş veya geçmemişti ki bu sefer Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu; "Şu an itibariyle, Kanal İstanbul'un proje çalışmaları, imar planları tamamlanmıştır ve ihale hazırlıkları devam etmektedir. Çok yakın bir zamanda bu projeye başlayacak ve kısa sürede tamamlayacak güçte ve kararlılıkta olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim."
Nihayet! 'Milli uçağımız göklerde' denildiği günlerde yani 2011'de malumunuz 'Kanal İstanbul' için de hazırlıklar başlatılmıştı. Milli uçağımızı bilmem ama 'Kanal İstanbul' için hazırlıklar tamamlanmış gözüküyor.
Peki, hangi hazırlıklar tamamlanmış?
2011'den önce pek kimsenin ilgisini çekmeyen bu gölgede İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun verdiği bilgiye göre 30 milyon metrekare arazi 'Kanal İstanbul' için hazırlanmış. Bu hazırlığın 26.7 milyon metrekaresi 2014 ile 2018 yılları arasında gerçekleşiyor.
Tabi bu hazırlık sadece yurt içinde olmamış. Yabancılar da bu hazırlığa bayağı katılmışlar. Nereden biliyoruz?
Verilen soru önergesine ilgili bakanlığın cevabından. Yabancı şirketler Kanal İstanbul güzergâhında toplam 791 bin metrekarelik bir hazırlık yapmışlar.
Hazırlığını tamamlayan yabancılar kim, sorusunun cevabında şu an dört şık var.
Biri Suudi Arabistanlı. 2015 yılında 99 bin metrekarelik bir hazırlık yapmış.
İkincisi ise iki Arab'ın ortak olduğu bir şirket. Tam 125 bin 402 metrekare arazi alarak hazırlıklarını tamamlıyorlar.
Üçüncü kişi ise Birleşik Arap Emirlikleri pasaportunu taşıyan ve 217 yılında kurduğu şirket vasıtasıyla 79 bin 81 metrekare arazi alarak hazırlığa katılan bir kişi.
Bu üçünü topladığımızda 225 bin metrekarelik bir hazırlığı görüyoruz. Oysa Sayın Bakanımız 791 bin metrekarelik bir rakam vermişti.
Katar Emiri'nin annesi Şeyha Moza'nın tarla olarak aldığı sonradan da imara yani turizm ve ticaret alanı olarak kullanılabilecek 44 dönümlük (44 bin metrekare) araziyi de dahil ettiğimizde rakam 280 binlere çıkıyor. Yani ortada hala yaklaşık 600 bin metrekarelik bir açık var, sahiplerini bilmiyorum.
Kanal İstanbul'un yurt için hazırlıklarına bakarsak! Babacan Holding Başkanı İbrahim Babacan, 2018 Mart ayında "İşimizin ham maddesi arsa" diyerek Sazlıbosna, Şamlar, Dursunköy, Resneli, Hoşdere, Baklalı'da 600 bin metrekare arazi aldıklarını, ifade etmişti.
Dünya çapında meşhur olan Kalyon Grubun hazırlık miktarı 115 bin metrekare.
Ege Kimya'nın 202 bin metrekare, Sabancı'ların 600 bin metrekarelik bir hazırlığı söz konusu.
Toplam hareketlilik 30 milyon metrekare. Bu yazdıklarım 5 milyon bile etmedi. Demek ki, bilmediğimiz daha çok hazırlık yapanlarda var. Kolay gelsin, diyelim.
Peki, milletimiz Kanal İstanbul'a hazırlık yapıyor mu?
Neden bu soruyu sordum? Çünkü hükümet, devlet kaynaklarıyla bunu yapamaz. Kaynak yok. Haliyle diğer projeleri nasıl yatırdıysalar öyle yaptıracaklar. Yani hazine garantili yap-işlet-kâr et, kâr edemezsen hazineden karşılarız. Sonra bir ara devret modeli ile.
Hali hazırda 3. Köprü ve Osman Gazi köprüsünün bedelini ödüyoruz. Çanakkale köprüsünü de yakında ödemeye başlayacağız. Bu projeye de 10 köprü yapılacağı ifade ediliyor.
Sadece geçenler değil millet olarak 13 köprünün bedelini ödemeye hazır mıyız?
Diğer taraftan Avrasya Tüneli'nin, otobanların, havalimanlarının geçiş garantilerini millet olarak ödüyoruz. Bu faturaya geçmeyen gemilerin faturası da eklenecek. Evet, millet olarak buna hazır mıyız?
İnsan hayatı mı önemlidir yoksa Kanal İstanbul mu?
Tabii ki herkesin cevabı insan hayatıdır, şeklindedir. Peki, İstanbul özelinde Türkiye'nin deprem gerçeği ortadayken, İstanbul'da ağır riskli binaların sayısı bile yüz binlerle ifade edilirken yüzlerce milyarı insan için değil de kanal için harcamanın mantığını kim anlatabilir?
Geçtiğimiz Kasım ayında BTP Lideri Hüseyin Baş, "Türkiye'de önceliğimiz depreme hazırlıklar olmalıdır. Çünkü vatandaşlarımızın hayatı söz konusudur.
On binlerce kilometre yol yapsanız, yüzlerce havalimanı yapsanız, onlarca kanallar da açsanız, depremde yitirdiğimiz bir canı dahi geri getiremezsiniz.
Bu yüzde biz deprem konusunda milletimizi koruyabilmek için alınması gereken tedbirleri erteleyemeyiz" cümlelerini kurmuştu. Yani önce insan. Sizce?
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025