Kış mevsiminin ayak sesleri duyulmaya başlayınca tüm canlılarda bir telaştır başlar.
Yeryüzünün, bizim yaşadığımız yüzünden güneş ışınları uzaklaşmaya başlayınca artık kendi imkanlarımızla ısınmanın çarelerini ararız, masraflar artar, harcama kalemleri çoğalır ve kışla beraber gelen çile ve meşakkatler baş gösterir.
Eğitim, barınma, ısınma masraflarının yanı sıra bir de havalar soğuduğu için davetsiz gelen hastalıklardan ötürü harcamalar da eklenince ebeveynlerin, hane halklarının yükleri iyice ağırlaşır.
İki seneden beri tüm dünyayı kasıp-kavuran malum salgından ötürü zaten tüm insanlık diken üstünde, canı dişinde bir hayat yaşıyor.
Mevsim kışa dönerken, kışın ayak sesleri günden güne yaklaşırken malum salgın hastalıktan mütevellit var olan endişelere ne yazık ki yenileri de ekleniyor.
Hal böyle olunca, toplumların işe ve aşa kavuşması, geçinebilecek, çoluk-çocuğunu geçindirebilecek miktarda bir gelir kaynağına erişmesi çok daha önem kazanıyor.
Hal böyle olunca, gelir dağılımındaki eşitsizlik, adaletsizlik, zenginle fakir arasındaki korkunç uçurum çok daha fazla dikkat çekiyor ve göze batıyor.
Hal böyle olunca, üniversite mezunu işsizlerin, normal işsizlerin sayıları on milyonu aşmışken, bürokrasinin çeşitli kademelerinde üç görev, beş görev verilen ve dolayısıyla astronomik rakamlarla maaş alanlar toplumda çok daha fazla huzursuzluğa sebep oluyorlar.
Hal böyle olunca, her zamankine göre kışın masraflar kat kat artıyor ve ülkemiz için konuşursak zamlar da kar gibi, yağmur gibi yağmaya başlıyor ve bu durumda hem merkezi yönetime hem de yerel yönetimlere çok iş düşüyor.
Hem merkezi hükumet hem de yerel yönetimler, kış iyice bastırmadan, topyekun bir seferberlik ilan ederek, işi olmayana iş, aşı olmayana aş temin etmeliler ve zaten zorda ve darda olan insanımızı kışa karşı hazırlamalılar.
Kış mevsimi yaklaşırken, iktidarı ile muhalefeti ile, yönetim emanetini üstlenmiş olan hemen herkes, yetime-yoksula, fakire-fukaraya kıştan önce yaklaşmalı, yakınlaşmalı ve dertlerine derman, yaralarına merhem bulmalıdırlar.
Bütün bunlar elbette geçici, pansuman tedbirlerdir, asıl olan, Bağımsız Türkiye Partisi'nin ekonomik programı olan Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirerek tüm kesimlerin refaha, işe ve aşa kavuşturulmasıdır.
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025