Medeniyetler ittifakı mı!?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "21'inci yüzyılın küresel barış projesi" olarak gördüğü "Medeniyetler İttifakı" toplantısı Çırağan sarayında yapıldı. Toplantıda İspanya Başbakanı Zapatero ile Başbakan Erdoğan girişimin eşbaşkanları olarak yer aldılar. BM Genel Sekreteri Annan da toplantının önemli konukları arasında yer alıyordu. Medeniyetler arası çatışmanın, din eksenli savaşların- daha doğrusu- haçlı savaşının son sürat devam ettiği bir ortamda, medeniyetler ittifakı girişiminin masumiyetini ve samimiyetini nasıl anlayacağız? ABD kuklası İspanya'nın ve yine ABD kuklası BM'nin genel sekreteri Annan'ın sözlerine mi inanmalıyız!Ya da ABD ve İsrail'in, "crusade" gereği, İslam dünyasını yerle bir etme misyonu ve toptan harita değişikliği öngördüğü BOP'un eşbaşkanlığını yürüten Başbakan Erdoğan'ın büyük bir heyecanla sarfettiği sözler mi bizi bu toplantının samimiyetine inandıracak!Baştan söyleyelim böyle bir toplantının, ismiyle müsemma bir amaca hizmet etmediği ampul gibi ortada. Çünkü bu toplantıyı ısrarla dayatıp, Türkiye'yi odağa oturtmaya çalışanlar, bugün medeniyetler arası çatışmanın ve katliamların bir numaraları sorumluları. Bir tarafta İsrail'in Filistin'de sürdürdüğü katliamlara sesini çıkarmaktan aciz, ABD'nin emriyle hareket eden ve taşeronluktan öteye geçemeyen BM...Öte tarafta, kendi ülkesindeki muhalefet tarafından "kukla" olmakla suçlanan ve "Medeniyetler İttifakı sadece bir gazdır" eleştirilerinin merkezinde yer alan İspanya Başbakanı Zapatero...Ve esasoğlan pozisyonundaki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan...Vatikan merkezli "dinlerarası diyalog" faaliyetlerinin, hükümetler düzeyindeki versiyonu ve 22 İslam ülkesinin sınırlarının savaşla değiştirilmesini öngören Büyük Ortadoğu Projesinin dini-sosyal altyapı hazırlayıcısı konumundaki bu proje hangi duruşla 21. yüzyılın küresel barış projesi olacak!21. yüzyılın reelpolitiği durumundaki "medeniyetler arası savaş" ve onların ifadesiyle "haçlı savaşında" taraf olmayı bile beceremeyip ortada, iki tarafça da ezilen bir zihniyetin, ne tür misyonlar üstleneceği ve üstlenilen misyonun nereye hizmet edeceğini varın siz kestirin. Bir projede, hele hele "küresel misyon biçtiğiniz" bir projede yer almak istiyorsanız öncelikle taraf olmalısınız. İyi veya kötü, siyah veya beyaz, doğru veya yanlış bir tarafta yer almak durumundasınız. Taraf olmak, kişilik ve şahsiyete bürünmenin de ön şartıdır. Bu taraf olma durumu, tarafların biraraya gelip ortak bir proje yürütebilmelerinde birincil koşuldur. Ve fakat henüz taraflığını tescil ve de teyit ettirememişlerin küresel bir misyon iddiasıyla ortaya çıkmaları  ve küresel barış vadetmeleri sadece ve sadece laf-ı güzaf değil, aynı zamanda bertaraflığın ayak sesleridir.Atalarımız boşuna dememişler bîtaraf olan, bertaraf olur diye... Hele hele bu bîtaraflık, küresel savaşın aktörlerinin ekmeğine yağ sürüyor ve onların kovasına su taşıyorsa, işte o zaman durum vahim demektir. Bir tarafta Irak, Afganistan, Lübnan ve Filistin'de canlar yakılacak, ocaklar yıkılacak, en aşağılık katliamlara imza atılacak; diğer tarafta camdan kulelerde "küresel barıştan", Medeniyetler arası ittifaktan bahsedilecek!Vicdanları daha fazla acıtmayın lütfen!