Akşam eve dönüyordum. Belediye otobüsüne bindim. Geçip yerime oturdum. Aradan beş dakika kadar geçti. Duraktan bir yolcu bindi. Ön kapı arkasındaki koltuğa oturdu. O esnada cep telefonu çalmaya başladı. Bu otobüslerde cep telefonunun kapalı tutulması gerekiyor. Bununla ilgili uyarı yazısı otobüsün birkaç yerinde asılı. Yolcu tam gözü önünde duran uyarı yazısını dikkate alarak telefonu kapatması gerekirken açtı telefonu başladı konuşmaya. Otobüsün şoförü :
-Cep telefonunuzu hemen kapatın, dedi.
Adam durmadan devam ediyordu.
Şoför:
-Beyefendi telefonu hemen kapatın. Bu araçların fren sistemi etkileniyor.
Adam yine konuşmaya devam etti. Ben dahil yolcular adama bakıyorduk. Nihayet telefonu kapattı.
Siz bundan sonra olanlara bakınız. Adam telefon görüşmesini tamamladıktan sonra:
- Şoför bey ne bağırıp duruyorsun bitirdik konuşmamızı işte kapattık.
- Beyefendi hemen karşınızda yazan yazıda ne deniyor. Otobüste cep telefonunuzu kapatın.
- Biliyoruz kardeşim. Biz de biliyoruz. Fazla konuşmana gerek yok...
Ben işi biraz sakinleştiririm diye adama dönüp dedim ki :
- Beyefendi geçenlerde bu yüzden otobüsün frenleri etkilendiği için yolcular sıkıntı yaşadı.
Ben bu sözü söyledikten sonra şoför:
- Bu dikkatsizlik kazaya sebep olabilir. Niye ısrar ediyorsunuz, dedi.
Adam hâla ses tonunu da yükselterek şoföre laf söylüyordu ki arkadan orta yaşlı bir yolcu şöyle çıkıştı:
- Kardeşim yeter be!.. Şoförü meşgul etme artık. Hem hatalısın, hem de hatanı kabul etmiyorsun.
Adam hışımla ayağa kalktı ve uyarıda bulunan yolcunun üzerine yürüyerek:
- Sen kim oluyorsun sana ne. Dayı mısın, deyince, yolcu:
- Geç otur yerine, diyordu.
Adam hâlâ "Sen dayı mısın, sen kimsin'' diyordu. Ben adamın omzundan tutup, "Uzatmayın bu kadar yeter" dedimse de beni duymuyordu. Genç biri ayağa kalkıp adamın önüne geçti. Nihayet konuşup konuşup sustu. İneceği yer yaklaşınca tekrar ayağa kalkıp şoförün yanına geldi. Şoföre doğru bakarak şöyle diyordu:
- Bak şoför bey! Otobüs numaranı aldım. Sana gösteririm. Laik cumhuriyette sen sakallı olarak görev yapamazsın, bana laf söyleyemezsin.
***
Toplum içerisinde her huydan insan olabilir. Yeter ki birbirimize tahammül etmesini bilelim. Sabırlı olalım. Kırmadan, yıkmadan hatalarımızı düzeltmeye çalışalım. Adam kendi kusurunu örtmek için "laik cumhuriyet" kelimesini kullanıyor. İntikam alacak ama haksız. Mutlaka onu yenecek bir şey söylemesi lazım.Tam bu anda iftiraya sarılıyor. Çünkü efkarı umumiye önünde haksız düştü.
İşi hiç büyütmeden "Şoför bey îkazınız için teşekkür ederim. Dalmışım. Kusura bakmayın. Tabii ki, ne demek, bu kadar can taşıyorsun'' diyerek alçak gönüllülük gösterebilseydi vicdanı daha rahat olacak, bir kusurunu görmenin, bir hatasını anlamanın erdemliliğini yaşayacaktı. Bu arada yolcuları tebrik ediyorum. Haklı-haksızı anlayacak, ayırt edecek adalet anlayışına hayran oldum. Hep birlikte olumlu bir şekilde medenice tepkilerini ortaya koydular. Gençlerin daha da bilinçli olduğunu gördüm. Adam indikten sonra şoför dedi ki:
- Beyefendi şikayette bulunursa benden şahit isterler. Olayı gördünüz, bana yardımcı olmak isteyen telefonunu versin. Yanım da oturan dedi ki:
-Bütün otobüs telefon numaralarımızı yazalım. Şoför:
- Hayır üç kişi yeter dedi.
Üç kişi telefonunu yazdı verdi.
***
Olayı tam anlamamış bir genç yanıma gelerek bana "Nasıl oldu" diye sordu. Ben de anlattım. Genç dinleyip muhakeme ettikten sonra bana "Şoför haklı'' dedi. Gencin tavrı ne güzel. Helal olsun onu böyle yetiştirenlere. Anlamadığı olayı karar vermeden önce dinliyor her iki tarafı da adalet ve hakkaniyetle vicdanında tartıyor ve kararını veriyor. Nefsâni duygularını, his ve keyfiliğini ön plana çıkarmıyor. Bana ne keyfiliğinden de uzak.
Ve insan... Önce insan...
İnsanı eğitip, bilgilendirdin mi; şoför de iyi, yolcu da iyi, yolculuk da iyi olur...
-Cep telefonunuzu hemen kapatın, dedi.
Adam durmadan devam ediyordu.
Şoför:
-Beyefendi telefonu hemen kapatın. Bu araçların fren sistemi etkileniyor.
Adam yine konuşmaya devam etti. Ben dahil yolcular adama bakıyorduk. Nihayet telefonu kapattı.
Siz bundan sonra olanlara bakınız. Adam telefon görüşmesini tamamladıktan sonra:
- Şoför bey ne bağırıp duruyorsun bitirdik konuşmamızı işte kapattık.
- Beyefendi hemen karşınızda yazan yazıda ne deniyor. Otobüste cep telefonunuzu kapatın.
- Biliyoruz kardeşim. Biz de biliyoruz. Fazla konuşmana gerek yok...
Ben işi biraz sakinleştiririm diye adama dönüp dedim ki :
- Beyefendi geçenlerde bu yüzden otobüsün frenleri etkilendiği için yolcular sıkıntı yaşadı.
Ben bu sözü söyledikten sonra şoför:
- Bu dikkatsizlik kazaya sebep olabilir. Niye ısrar ediyorsunuz, dedi.
Adam hâla ses tonunu da yükselterek şoföre laf söylüyordu ki arkadan orta yaşlı bir yolcu şöyle çıkıştı:
- Kardeşim yeter be!.. Şoförü meşgul etme artık. Hem hatalısın, hem de hatanı kabul etmiyorsun.
Adam hışımla ayağa kalktı ve uyarıda bulunan yolcunun üzerine yürüyerek:
- Sen kim oluyorsun sana ne. Dayı mısın, deyince, yolcu:
- Geç otur yerine, diyordu.
Adam hâlâ "Sen dayı mısın, sen kimsin'' diyordu. Ben adamın omzundan tutup, "Uzatmayın bu kadar yeter" dedimse de beni duymuyordu. Genç biri ayağa kalkıp adamın önüne geçti. Nihayet konuşup konuşup sustu. İneceği yer yaklaşınca tekrar ayağa kalkıp şoförün yanına geldi. Şoföre doğru bakarak şöyle diyordu:
- Bak şoför bey! Otobüs numaranı aldım. Sana gösteririm. Laik cumhuriyette sen sakallı olarak görev yapamazsın, bana laf söyleyemezsin.
***
Toplum içerisinde her huydan insan olabilir. Yeter ki birbirimize tahammül etmesini bilelim. Sabırlı olalım. Kırmadan, yıkmadan hatalarımızı düzeltmeye çalışalım. Adam kendi kusurunu örtmek için "laik cumhuriyet" kelimesini kullanıyor. İntikam alacak ama haksız. Mutlaka onu yenecek bir şey söylemesi lazım.Tam bu anda iftiraya sarılıyor. Çünkü efkarı umumiye önünde haksız düştü.
İşi hiç büyütmeden "Şoför bey îkazınız için teşekkür ederim. Dalmışım. Kusura bakmayın. Tabii ki, ne demek, bu kadar can taşıyorsun'' diyerek alçak gönüllülük gösterebilseydi vicdanı daha rahat olacak, bir kusurunu görmenin, bir hatasını anlamanın erdemliliğini yaşayacaktı. Bu arada yolcuları tebrik ediyorum. Haklı-haksızı anlayacak, ayırt edecek adalet anlayışına hayran oldum. Hep birlikte olumlu bir şekilde medenice tepkilerini ortaya koydular. Gençlerin daha da bilinçli olduğunu gördüm. Adam indikten sonra şoför dedi ki:
- Beyefendi şikayette bulunursa benden şahit isterler. Olayı gördünüz, bana yardımcı olmak isteyen telefonunu versin. Yanım da oturan dedi ki:
-Bütün otobüs telefon numaralarımızı yazalım. Şoför:
- Hayır üç kişi yeter dedi.
Üç kişi telefonunu yazdı verdi.
***
Olayı tam anlamamış bir genç yanıma gelerek bana "Nasıl oldu" diye sordu. Ben de anlattım. Genç dinleyip muhakeme ettikten sonra bana "Şoför haklı'' dedi. Gencin tavrı ne güzel. Helal olsun onu böyle yetiştirenlere. Anlamadığı olayı karar vermeden önce dinliyor her iki tarafı da adalet ve hakkaniyetle vicdanında tartıyor ve kararını veriyor. Nefsâni duygularını, his ve keyfiliğini ön plana çıkarmıyor. Bana ne keyfiliğinden de uzak.
Ve insan... Önce insan...
İnsanı eğitip, bilgilendirdin mi; şoför de iyi, yolcu da iyi, yolculuk da iyi olur...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021