Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden Hz. Mevlana
İrşada muhataf nefsin bazı halleri ve Hz. Mevlana
1- Aşk: Fenâ hâlinin burağı
Mahviyet, Hakk'ın varlığında nefsin erimesi, insanın teslimiyet ve itaatının önündeki engellerin kalkmasıdır. 'Ene' yıkılınca nefis ülkesinde Hak iktidar olur. Mâsivâ yok olur ve insan gerçek aşk ile dirilir.
Aşk, sevgilinin seveni ihata etmesi, sevenin, sevgilide yok olmasıdır. İnsan gönlünde Hakk'ın kendi kendini sevmesidir.
İnsanın maksadı Allah'a vuslattır. Marifet ilmi ancak vuslat ile elde edilir. Vuslat için aslolan üç merhale vardır ki, seyr halinde olan sâlik, mertebesine göre, bu yolda ilim tahsil eder.
Üç mertebe ve hal aşk ile aşılır:
2- Fenâ fi'ş-şeyh
Mürşidin muhabbetinde yok olma, erime ve kaybolma demektir. Onda yok olma ile başlayan bu hal, sonsuz teslimiyeti gerektirir. Yaptığı işlerde hikmetler aranır. Kusurlar "ene"ye mal edilir. Teslimiyetin esas olduğu bu yolculukta mürşidin kâmil olması gerektir. İslâm'ı yaşaması ve dâvâ etmesi onun ana meselesidir. Bu zatın hali, Allah tarafından bir elbise gibi ona giydirilir. Bu zatın, mülkün sahibinden "irşad etme" emrini alması zarurîdir. O bakımdan bir insanın bir cemaat tarafından mürşid olarak seçilmesi yanlıştır. Seçilen bu kişi dînî ilimlerde ve yaşayışında ne kadar ileride görünürse görünsün, böyle bir vazife ile mükellef olması mümkün değildir. Karganın bülbül olması nasıl muhal ise, Hak tarafından böyle bir emre muhatap olmadan irşad makamında olmak da muhaldir.
Sâlike ilk nazar Fenafişşeyh'de olur. Kâmil insanın nazarı ile vuslat yolculuğu başlar. "Emmare Makamı"nda olan nefis, ona nazar edenin aşkını üzerinde gösterir.
Kâmil insanın (mürebbilerin) varlığında nefsini eritme, onun varlığında yok olma halidir. Bu, mutlak varlığa ulaşmak için seyr ü sülûkun ilk basamağıdır.
Bilindiği gibi, varlık âleminden geçip Mutlak Varlık'a varmak için yapılan yolculuğa 'Seyr ü Sülûk' denir. Vahdet şerbetini içmiş büyüklerin ifadesiyle 'varlığı yoklukla neticelemeyi gaye edinmiş yolculuk'tur. Salih, elini verdiği zatın terbiyesinde varlığından soyunmak kararı ile bu seyre (yolculuğa) başlar. "Zât tecellisi"ne ermekle yolculuk kemâle erer. Aranılan budur. Bulunan "Mutlak Varlık"la, varlıklar unutulur. Bu işin sonunda emir alınıp tekrar bu âleme dönmek gerekirse, "geldiğin yolla gelecekleri getir" buyurulur. Bu, en yüksek mekamdır. Bu zirveye varan kâmile, 'mürşid' denir.
İrşada muhataf nefsin bazı halleri ve Hz. Mevlana
1- Aşk: Fenâ hâlinin burağı
Mahviyet, Hakk'ın varlığında nefsin erimesi, insanın teslimiyet ve itaatının önündeki engellerin kalkmasıdır. 'Ene' yıkılınca nefis ülkesinde Hak iktidar olur. Mâsivâ yok olur ve insan gerçek aşk ile dirilir.
Aşk, sevgilinin seveni ihata etmesi, sevenin, sevgilide yok olmasıdır. İnsan gönlünde Hakk'ın kendi kendini sevmesidir.
İnsanın maksadı Allah'a vuslattır. Marifet ilmi ancak vuslat ile elde edilir. Vuslat için aslolan üç merhale vardır ki, seyr halinde olan sâlik, mertebesine göre, bu yolda ilim tahsil eder.
Üç mertebe ve hal aşk ile aşılır:
2- Fenâ fi'ş-şeyh
Mürşidin muhabbetinde yok olma, erime ve kaybolma demektir. Onda yok olma ile başlayan bu hal, sonsuz teslimiyeti gerektirir. Yaptığı işlerde hikmetler aranır. Kusurlar "ene"ye mal edilir. Teslimiyetin esas olduğu bu yolculukta mürşidin kâmil olması gerektir. İslâm'ı yaşaması ve dâvâ etmesi onun ana meselesidir. Bu zatın hali, Allah tarafından bir elbise gibi ona giydirilir. Bu zatın, mülkün sahibinden "irşad etme" emrini alması zarurîdir. O bakımdan bir insanın bir cemaat tarafından mürşid olarak seçilmesi yanlıştır. Seçilen bu kişi dînî ilimlerde ve yaşayışında ne kadar ileride görünürse görünsün, böyle bir vazife ile mükellef olması mümkün değildir. Karganın bülbül olması nasıl muhal ise, Hak tarafından böyle bir emre muhatap olmadan irşad makamında olmak da muhaldir.
Sâlike ilk nazar Fenafişşeyh'de olur. Kâmil insanın nazarı ile vuslat yolculuğu başlar. "Emmare Makamı"nda olan nefis, ona nazar edenin aşkını üzerinde gösterir.
Kâmil insanın (mürebbilerin) varlığında nefsini eritme, onun varlığında yok olma halidir. Bu, mutlak varlığa ulaşmak için seyr ü sülûkun ilk basamağıdır.
Bilindiği gibi, varlık âleminden geçip Mutlak Varlık'a varmak için yapılan yolculuğa 'Seyr ü Sülûk' denir. Vahdet şerbetini içmiş büyüklerin ifadesiyle 'varlığı yoklukla neticelemeyi gaye edinmiş yolculuk'tur. Salih, elini verdiği zatın terbiyesinde varlığından soyunmak kararı ile bu seyre (yolculuğa) başlar. "Zât tecellisi"ne ermekle yolculuk kemâle erer. Aranılan budur. Bulunan "Mutlak Varlık"la, varlıklar unutulur. Bu işin sonunda emir alınıp tekrar bu âleme dönmek gerekirse, "geldiğin yolla gelecekleri getir" buyurulur. Bu, en yüksek mekamdır. Bu zirveye varan kâmile, 'mürşid' denir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.