Seçim sonrası misyon: Light Milliyetçilik
2- Seçim sonrası dönemde ifâ edeceği misyon: Asıl önemli olan misyon bu dönemdeki. Çünkü birinci dönemdeki misyon bir şekilde bu dönemin bir hazırlığı olarak da görülebilir. Bilindiği gibi, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Türk halkının büyük umutlarla iktidara getirdiği "Milliyetçi" Hareket Partisi, maalesef Türk halkının beklentilerinin çok çok uzağında kalmış ve 3 Kasım'da MHP'ye verilen "umut oyları" bu hayal kırıklığının bir sonucu olarak tekrar MHP'ye gitmemiştir. MHP'nin baraj altında kalması, yaşanan sürecin bir şekilde nihayetlenmesiydi. Burada asıl önem taşıyan konu, MHP'nin 18 Nisan 1999 seçimlerinden sonraki süreçte izlediği politikayla "milliyetçi" görüşü zaafa uğratmış olmasıdır.
Milliyetçi cephedeki boşluk doluyor
Türkiye Avrupa Birliği gibi, ulus devletimizin sonunu hazırlayan büyük bir badireye, ulus devletin teminatı olması gereken ve AB'ye karşı direnecek tek güç olan "milliyetçilik" anlayışının zaafa uğratılmış haliyle mi karşı koyacaktı? Tabii ki hayır. Türkiye'nin milli devlet yapısını muhafaza etmesinden yana olan Milliyetçi duyarlı kesim, bu boşluğu doldurmak için fazla gecikmedi. Nitekim Prof. Dr. Haydar Baş öncülüğünde kurulan Bağımsız Türkiye Partisi, Türkiye'de kurum bazında sahipsiz bırakılan "milliyetçi" cepheyi, AB gibi milli devletleri yutan birliklere karşı yalnız bırakmadı. Bu bakımdan "Bağımsız Türkiye Partisi olağanüstü bir dönemde kurulmuş olağanüstü bir partidir." BTP lideri Prof. Dr. Baş'ın zaman zaman "Biz siyasette kalıcı değiliz, bize bir dönem yeter ondan sonra zaten biz kendimiz çekiliriz" tarzındaki sözlerini bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. BTP'nin yüklendiği bu misyon, Türk halkından özellikle gizlendi, BTP'nin demeçleri, mitingleri, projeleri ve söylemleri "sanki hiç yokmuş" muamelesine maruz bırakılarak, bütün halk kesimine ulaştırılmadı. Daha teşkilatlanmasını tamamlayamadan baskın seçim kararı alındı. BTP çok dar bir zaman diliminde, kısıtlı imkanlarla kendisini anlatmaya çalıştı ama zaman ve imkanlar yeterli olmadı. Ama BTP yüklendiği bu tarihi misyonla, emin adımlarla yoluna devam etme kararı alınca hesaplar yine bozuldu. Çünkü bu kez zaman kısıtlaması yoktu ve BTP kadroları daha da güçlenmiş ve azimle yola devam kararı almıştı. Tam bu sırada Genç Parti devreye sokulmalıydı. Saflar ve hedefler tam olarak netleşmişti. Rakip; BTP yani milliyetçi cephe. Hedef; bu cephe bertaraf edilerek yerine "light milliyetçiliği" ikame edecek olan Genç Parti'yi getirmek. Star gazetesinin zaman zaman masa başında uydurduğu haberlerle BTP lideri Prof. Dr. Baş'ı hedef almasını da bu minval üzere değerlendirmek gerekiyor.
Kontrollü, magazine edilmiş ve laçkalandırılmış milliyetçilik, "light milliyetçilik" şeklinde formüle ediliyordu. 1970'lerde sol için de aynı pasifizasyon hareketini Türkiye İşçi Partisi özelinde görmek mümkün.
Milli duyguları istismarla Milliyetçi cepheye
oturmak gayreti
Genç Parti'nin gerek seçim döneminde gerekse seçim sonrası dönemde kullandığı milliyetçi söylem, GP'nin, MHP'nin sahipsiz bıraktığı milliyetçi cepheyi sahiplenmek maksadını açıkça ortaya koyuyor. Ayrıca Uzanların sahip oldukları GSM şebekesinde şehit yakınlarına, gazilere özel indirimli tarifeler uygulaması, milliyetçi kesimin hassas olduğu duyguları ve kesimleri istismardan başka bir şey değildi. GP'nin yayın organı Star gazetesinin zaman zaman hiç de tarzı olmamasına rağmen şehit yakınlarıyla ilgili propagandist haberler yapması, Cem Uzan'ın bütün konuşmalarını IMF'nin karşısındaki tek cephenin tek temsilcisi olarak bağlaması da aynı amaca hizmet içindi.
Genç Parti seçim sonrası dönemde önemli bir strateji değişikliğine gitti. Seçim öncesi dönemde sık sık istismar ettiği İslamiyet'in seçim sonrasında bir anda düşmanı kesildi. Çünkü şu an iktidarda bulunan AK Parti'yi vuracağı tek nokta orası kalmıştı. Ve olmadık haberler uydurup, belli kesimleri tahrik etmek için "laiklik ve bölünmez bütünlük" gibi birçok kavramı tahrif yoluyla istismardan da çekinmiyor GP.
GP analizimizi özetleyecek olursak; GP bir reklam mucizesinden ziyade, Türkiye'nin milli devlet yapısında gözü olanların ortak tornasından çıkmış, ulus devletimizin tek garantisi milliyetçi cepheyi havaya uçurmak üzere ayarlanmış saatli bir bomba. MHP'nin eline yüzüne bulaştırdığı ve Meclis'te layıkıyla temsil edemediği milliyetçi cepheye GP gibi içi boş, rüzgar nereden eserse oraya savrulan, yüzeysel, hiçbir birikimi ve misyonu olmayan bir parti yerleştirilmek isteniyor. Açık tarifiyle "light milliyetçilik" GP üzerinden ülkemizde hakim kılınmak isteniyor. Tıpkı "light- ılımlı İslam" gibi.
Bu analiz bugün belki biraz uçuk ve aşırı komplocu değerlendirilebilir. Ama seçimler yaklaştıkça ve medyanın da Genç Parti'yi tek kurtarıcı olarak sunacağı dönemler gelince bu analizin kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. GP bir sonraki dönemin kurtuluş umudu olarak iktidar koltuğuna oturursa, işte o zaman vay halimize! O zaman ne devlet kalır, ne de...
2- Seçim sonrası dönemde ifâ edeceği misyon: Asıl önemli olan misyon bu dönemdeki. Çünkü birinci dönemdeki misyon bir şekilde bu dönemin bir hazırlığı olarak da görülebilir. Bilindiği gibi, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Türk halkının büyük umutlarla iktidara getirdiği "Milliyetçi" Hareket Partisi, maalesef Türk halkının beklentilerinin çok çok uzağında kalmış ve 3 Kasım'da MHP'ye verilen "umut oyları" bu hayal kırıklığının bir sonucu olarak tekrar MHP'ye gitmemiştir. MHP'nin baraj altında kalması, yaşanan sürecin bir şekilde nihayetlenmesiydi. Burada asıl önem taşıyan konu, MHP'nin 18 Nisan 1999 seçimlerinden sonraki süreçte izlediği politikayla "milliyetçi" görüşü zaafa uğratmış olmasıdır.
Milliyetçi cephedeki boşluk doluyor
Türkiye Avrupa Birliği gibi, ulus devletimizin sonunu hazırlayan büyük bir badireye, ulus devletin teminatı olması gereken ve AB'ye karşı direnecek tek güç olan "milliyetçilik" anlayışının zaafa uğratılmış haliyle mi karşı koyacaktı? Tabii ki hayır. Türkiye'nin milli devlet yapısını muhafaza etmesinden yana olan Milliyetçi duyarlı kesim, bu boşluğu doldurmak için fazla gecikmedi. Nitekim Prof. Dr. Haydar Baş öncülüğünde kurulan Bağımsız Türkiye Partisi, Türkiye'de kurum bazında sahipsiz bırakılan "milliyetçi" cepheyi, AB gibi milli devletleri yutan birliklere karşı yalnız bırakmadı. Bu bakımdan "Bağımsız Türkiye Partisi olağanüstü bir dönemde kurulmuş olağanüstü bir partidir." BTP lideri Prof. Dr. Baş'ın zaman zaman "Biz siyasette kalıcı değiliz, bize bir dönem yeter ondan sonra zaten biz kendimiz çekiliriz" tarzındaki sözlerini bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. BTP'nin yüklendiği bu misyon, Türk halkından özellikle gizlendi, BTP'nin demeçleri, mitingleri, projeleri ve söylemleri "sanki hiç yokmuş" muamelesine maruz bırakılarak, bütün halk kesimine ulaştırılmadı. Daha teşkilatlanmasını tamamlayamadan baskın seçim kararı alındı. BTP çok dar bir zaman diliminde, kısıtlı imkanlarla kendisini anlatmaya çalıştı ama zaman ve imkanlar yeterli olmadı. Ama BTP yüklendiği bu tarihi misyonla, emin adımlarla yoluna devam etme kararı alınca hesaplar yine bozuldu. Çünkü bu kez zaman kısıtlaması yoktu ve BTP kadroları daha da güçlenmiş ve azimle yola devam kararı almıştı. Tam bu sırada Genç Parti devreye sokulmalıydı. Saflar ve hedefler tam olarak netleşmişti. Rakip; BTP yani milliyetçi cephe. Hedef; bu cephe bertaraf edilerek yerine "light milliyetçiliği" ikame edecek olan Genç Parti'yi getirmek. Star gazetesinin zaman zaman masa başında uydurduğu haberlerle BTP lideri Prof. Dr. Baş'ı hedef almasını da bu minval üzere değerlendirmek gerekiyor.
Kontrollü, magazine edilmiş ve laçkalandırılmış milliyetçilik, "light milliyetçilik" şeklinde formüle ediliyordu. 1970'lerde sol için de aynı pasifizasyon hareketini Türkiye İşçi Partisi özelinde görmek mümkün.
Milli duyguları istismarla Milliyetçi cepheye
oturmak gayreti
Genç Parti'nin gerek seçim döneminde gerekse seçim sonrası dönemde kullandığı milliyetçi söylem, GP'nin, MHP'nin sahipsiz bıraktığı milliyetçi cepheyi sahiplenmek maksadını açıkça ortaya koyuyor. Ayrıca Uzanların sahip oldukları GSM şebekesinde şehit yakınlarına, gazilere özel indirimli tarifeler uygulaması, milliyetçi kesimin hassas olduğu duyguları ve kesimleri istismardan başka bir şey değildi. GP'nin yayın organı Star gazetesinin zaman zaman hiç de tarzı olmamasına rağmen şehit yakınlarıyla ilgili propagandist haberler yapması, Cem Uzan'ın bütün konuşmalarını IMF'nin karşısındaki tek cephenin tek temsilcisi olarak bağlaması da aynı amaca hizmet içindi.
Genç Parti seçim sonrası dönemde önemli bir strateji değişikliğine gitti. Seçim öncesi dönemde sık sık istismar ettiği İslamiyet'in seçim sonrasında bir anda düşmanı kesildi. Çünkü şu an iktidarda bulunan AK Parti'yi vuracağı tek nokta orası kalmıştı. Ve olmadık haberler uydurup, belli kesimleri tahrik etmek için "laiklik ve bölünmez bütünlük" gibi birçok kavramı tahrif yoluyla istismardan da çekinmiyor GP.
GP analizimizi özetleyecek olursak; GP bir reklam mucizesinden ziyade, Türkiye'nin milli devlet yapısında gözü olanların ortak tornasından çıkmış, ulus devletimizin tek garantisi milliyetçi cepheyi havaya uçurmak üzere ayarlanmış saatli bir bomba. MHP'nin eline yüzüne bulaştırdığı ve Meclis'te layıkıyla temsil edemediği milliyetçi cepheye GP gibi içi boş, rüzgar nereden eserse oraya savrulan, yüzeysel, hiçbir birikimi ve misyonu olmayan bir parti yerleştirilmek isteniyor. Açık tarifiyle "light milliyetçilik" GP üzerinden ülkemizde hakim kılınmak isteniyor. Tıpkı "light- ılımlı İslam" gibi.
Bu analiz bugün belki biraz uçuk ve aşırı komplocu değerlendirilebilir. Ama seçimler yaklaştıkça ve medyanın da Genç Parti'yi tek kurtarıcı olarak sunacağı dönemler gelince bu analizin kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. GP bir sonraki dönemin kurtuluş umudu olarak iktidar koltuğuna oturursa, işte o zaman vay halimize! O zaman ne devlet kalır, ne de...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012