Türkiye, referandumda evet mi hayır mı tartışmalarıyla uğraşadursun Mesut Barzani Irak'ın kuzeyinde bağımsız bir devlet kurma konusunda hedefine doğru hızla yaklaşıyor. Bu yıl referandum yapacaklar.
Diğer taraftan da Barzani'nin Irak'taki yapılanmasına benzer başka bir yapılanmanın temelleri Suriye'nin kuzeyinde atılıyor.
Gidişata bakılırsa 4 parçalı Kürt devletinin Irak ve Suriye parçaları 2017 sonu itibariyle büyük oranda tamamlanmış olacak ve geriye sadece İran ve Türkiye'deki parçalar kalacak.
Her bir parçanın tamamlanması ile beraber diğer parçalardaki süreç hem hızlanıyor, hem de daha kolay halledilebilecek noktaya doğru ilerliyor.
Irak'ta bağımsızlık, Suriye'de ise özerklik elde etmiş bir yapılanma, özellikle Batı dünyasından bugün olduğundan çok daha fazla destek almakta hiç zorlanmayacaktır.
Giderek güçlenen böyle bir yapılanmanın Türkiye ve İran parçalarındaki sürece desteği de her zamankinden daha güçlü olacaktır.
Hal böyle olunca önce Türkiye sonra da İran'daki parçaların koparılması için geri sayımın başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Önce Türkiye diyorum çünkü ister kabul edelim ister etmeyelim, onca yıldır ambargo altında olmasına rağmen İran, ülke içinde istikrar sağlama konusunda Türkiye'den çok daha iyi durumda.
Bu bağlamda, İran'a nüfuz etmek, açıkça söylemek gerekirse Kürt devleti için düşünülen parçayı İran'dan koparmak Türkiye'den koparmaktan çok daha zor.
Çünkü İran, Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği ambargo sürecini kendi kendine yetme konusunda fırsata çevirmeyi başardı.
Ama Türkiye öyle değil ve her açıdan müdahalelere açık konumda? Başta ekonomi ve politika olmak üzere Türkiye pek çok noktada batıya bağımlı.
Bu da Türkiye'yi çok daha kolay müdahale edilebilir kılıyor.
Türkiye'nin parçalanması için hiçbir fırsatı kaçırmayan Batılılar, hiç düşündünüz mü neden babası "Molla" lakabıyla anılan Mesut Barzani üzerinden devam eden yapılanmaya neden bu derece destek oluyorlar ve bu denli güveniyorlar?
Mesut Barzani Kürtlerin Lawrence'ıdır da ondan?
Arabistanlı Lawrence nasıl Arapları kışkırtıp İslam coğrafyasını parça parça olmasına ve Arap İslam coğrafyasına batılı devletlerin bir daha çıkmamacasına kök salmalarına sebep olduysa, Barzani'de Kürtlere benzer bir darbe indirecektir.
Kürtler Barzani'yle bir devlet sahibi olduktan olduklarını zannettikleri an, bu devleti ilk tanıyan ve içten içe en çok sevilecek olan devlet İsrail olacaktır.
Çünkü kurulan Kürt devleti, Nil'den Fırat'a kadar olan Arz-ı Mevud sınırlarını içine alan İsrail devletinin kurulmasına hizmet edecektir.
Bugün Kürdistan hayali kuranlar, o bölgeye İsrail'in bir daha çıkmamacasına kök saldığını anladıklarında çok geç olacaktır.
Tıpkı bugün Araplara, Türklere ve bölgedeki diğer Müslüman halklara reva gördükleri muamelenin aynısını Batılılar, ihtiyaçları kalmadığı zaman Kürtlere de reva göreceklerdir.
Aralık 2015'teki bir konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Kısa bir süre sonra elimizden çıkan yerlerin gösterildiği haritalar önümüze konacak. Tıpkı üçe bölünmüş Irak'ın, aşiretlere ayrılmış Libya'nın ya da şu anda onlarca farklı gurubun pay kavgasına girdiği Suriye topraklarının yer aldığı haritalar gibi..." ifadelerini kullanmıştı.
Bu aklıselim uyarılara kulaklarımızı açıp, ayık olmak lazım.
Asıl planı görüp ona göre tedbir almak lazım.
Asıl planı görmeden atılacak bütün adımlar sonuçsuz kalacaktır ve Batılıların Lawrence Barzani eliyle bir hedeflerine daha ulaşmalarına engel olunamayacaktır.
Diğer taraftan da Barzani'nin Irak'taki yapılanmasına benzer başka bir yapılanmanın temelleri Suriye'nin kuzeyinde atılıyor.
Gidişata bakılırsa 4 parçalı Kürt devletinin Irak ve Suriye parçaları 2017 sonu itibariyle büyük oranda tamamlanmış olacak ve geriye sadece İran ve Türkiye'deki parçalar kalacak.
Her bir parçanın tamamlanması ile beraber diğer parçalardaki süreç hem hızlanıyor, hem de daha kolay halledilebilecek noktaya doğru ilerliyor.
Irak'ta bağımsızlık, Suriye'de ise özerklik elde etmiş bir yapılanma, özellikle Batı dünyasından bugün olduğundan çok daha fazla destek almakta hiç zorlanmayacaktır.
Giderek güçlenen böyle bir yapılanmanın Türkiye ve İran parçalarındaki sürece desteği de her zamankinden daha güçlü olacaktır.
Hal böyle olunca önce Türkiye sonra da İran'daki parçaların koparılması için geri sayımın başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Önce Türkiye diyorum çünkü ister kabul edelim ister etmeyelim, onca yıldır ambargo altında olmasına rağmen İran, ülke içinde istikrar sağlama konusunda Türkiye'den çok daha iyi durumda.
Bu bağlamda, İran'a nüfuz etmek, açıkça söylemek gerekirse Kürt devleti için düşünülen parçayı İran'dan koparmak Türkiye'den koparmaktan çok daha zor.
Çünkü İran, Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği ambargo sürecini kendi kendine yetme konusunda fırsata çevirmeyi başardı.
Ama Türkiye öyle değil ve her açıdan müdahalelere açık konumda? Başta ekonomi ve politika olmak üzere Türkiye pek çok noktada batıya bağımlı.
Bu da Türkiye'yi çok daha kolay müdahale edilebilir kılıyor.
Türkiye'nin parçalanması için hiçbir fırsatı kaçırmayan Batılılar, hiç düşündünüz mü neden babası "Molla" lakabıyla anılan Mesut Barzani üzerinden devam eden yapılanmaya neden bu derece destek oluyorlar ve bu denli güveniyorlar?
Mesut Barzani Kürtlerin Lawrence'ıdır da ondan?
Arabistanlı Lawrence nasıl Arapları kışkırtıp İslam coğrafyasını parça parça olmasına ve Arap İslam coğrafyasına batılı devletlerin bir daha çıkmamacasına kök salmalarına sebep olduysa, Barzani'de Kürtlere benzer bir darbe indirecektir.
Kürtler Barzani'yle bir devlet sahibi olduktan olduklarını zannettikleri an, bu devleti ilk tanıyan ve içten içe en çok sevilecek olan devlet İsrail olacaktır.
Çünkü kurulan Kürt devleti, Nil'den Fırat'a kadar olan Arz-ı Mevud sınırlarını içine alan İsrail devletinin kurulmasına hizmet edecektir.
Bugün Kürdistan hayali kuranlar, o bölgeye İsrail'in bir daha çıkmamacasına kök saldığını anladıklarında çok geç olacaktır.
Tıpkı bugün Araplara, Türklere ve bölgedeki diğer Müslüman halklara reva gördükleri muamelenin aynısını Batılılar, ihtiyaçları kalmadığı zaman Kürtlere de reva göreceklerdir.
Aralık 2015'teki bir konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Kısa bir süre sonra elimizden çıkan yerlerin gösterildiği haritalar önümüze konacak. Tıpkı üçe bölünmüş Irak'ın, aşiretlere ayrılmış Libya'nın ya da şu anda onlarca farklı gurubun pay kavgasına girdiği Suriye topraklarının yer aldığı haritalar gibi..." ifadelerini kullanmıştı.
Bu aklıselim uyarılara kulaklarımızı açıp, ayık olmak lazım.
Asıl planı görüp ona göre tedbir almak lazım.
Asıl planı görmeden atılacak bütün adımlar sonuçsuz kalacaktır ve Batılıların Lawrence Barzani eliyle bir hedeflerine daha ulaşmalarına engel olunamayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024