Nitekim bütün dünya, 2006'nın son aylarında İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yaptığı taarruzlar sebebiyle cezalandırılmasını istemesine rağmen; BM, sadece daimi üye ABD'nin vetosu sebebiyle, bir "kınama kararı" dahi çıkartamamış, karar engellenmiştir.
Bu bağlamda "bazı ülkeler her zaman haklıdır, özellikle haksız olduklarında daha da haklıdırlar" anlayışı, maalesef globalizmin demokrasi anlayışı olarak karşımızda durmaktadır. Globalleşme sürecinin, ülkelerin ellerindeki kaynakları ve gelirlerini gelişmiş kabul edilen ülkeler üzerinden "birkaç global odağa nasıl aktardığını anlamak" için, öncelikle iki süreci daha yakından incelemek gerekir; birincisi ABD dolarının serüveni, diğeri de GATT görüşmeleridir.
ABD, parasını savaşla dünyaya kabul ettirdiÖnce ABD dolarının serüvenine kısaca bakalım? II. Dünya savaşından sonra Breton Woods'ta toplanan ülkeler, kendi ekonomilerinde ve siyasal bütünlüklerinde Japonya'ya atılan atom bombasından daha büyük tahribatlar yaratacak bir dizi kararı kabul ettiler. Bunların başında ABD Doları'nın dünya parası olmasını ağlayan 'altın standardı' sistemidir. Bir ons altını 35 ABD dolarına endeksleyen, yani bir gram altının kabaca bir ABD doları olarak belirlendiği sistem hayata geçirildi. ABD'nin dünya hegemonyasının en önemli ayağını oluşturan ABD dolarının "dünya parası" olmasının önü de böylelikle açılmış oldu. Mutabakata göre ABD, önceleri "sahip olduğu altın kadar dolar" basacaktı; ancak bu, elbette bu şekilde olmadı. ABD, cari açığını kapatmak için para basıp bunu dünyaya ihraç etmeye başladı. 1973 yılında ise "altına endeksli olmaktan kurtulan dolar", artık ABD'nin sahip olduğu altın karşılığı değildir. Böylece ABD Doları, onu "rezerv" ve "takas aracı" olarak kabul eden başta ülkemiz olmak üzere bütün ülkelerin, toplam Gayri Safi Milli Hasıla'ları (GSMH) karşılığı basılmaktadır.
Doların egemenliği ABD'ye yarıyorKendi parasının dünya halkları tarafından kabul görmesi, ABD'ye geçmişte hiçbir devletin sahip olmadığı bir imkan tanımıştır. Örneğin, Ortadoğu petrollerini, boyadığı kağıt ile değiş tokuş edebilen ABD, aslında petrolün gerçek sahibi konumundadır. ABD, dünyadaki üretimin ortalama olarak her yıl üçte birini tüketmektedir. 2005 yılı için 12.455 trilyon dolara denk gelen bu tüketim, dünyanın üretiminin üçte birine karşılık gelirken; bu tüketimi, dünya nüfusunun sadece % 4.5'i yapmaktadır. Yarın: ABD cari açığını 'kağıdı boyayarak' kapatmaktadır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Cahit Babuna / İstanbul Ünv. Emekli Öğretim ÜyesiHakikatler ebediye gizli kalmazProf. Dr. Haydar Baş tarafından yazılan 'Sosyal Devlet - Milli Devlet' kitabı yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Bu kitap yepyeni sistemi önermektedir. Yepyeni ufukları açmaktadır. Çünkü İnsana dönük bir MİLLİ DEVLET idaresini ve SOSYAL EKONOMİ sistemini tarif etmektedir. Bu kitap devlet idaresinde bir ihtilal oluşturmaktadır. Devleti halkla bütünleştirmekte ve insanı ön plana çıkarmaktadır. Bu idarede menfaatler ve haksız çıkarlar kenara itilmekte ve her işlem insana dönük olmaktadır. Bu yepyeni Sosyal Devlet - Milli Devlet sistemi ve idare modeli, ülkemizde ve dünyada gittikçe daha fazla tasvip görmektedir. Şu anda kulaktan kulağa, kişiden kişiye, halkın bilgisine sunulmaktadır. Bunun yanında bir çok meslek ve bilim adamı ile bazı medya kuruluşları tarafından süratle dünyaya yayılmakta ve benimsenmektedir. Yapılan yurt içi ve yurt dışı kongrelerde yüzlerce bilim adamı yeni ekonomi hakkında bildirilerini sunmaktadır. Model geleceğin idari sistemi olarak görülmekte ve benimsenmektedir. Bu ekonomi modelini benimseyen birçok Profesör ve bilim adamının yanında bir çok idari adamlar da mevcuttur. Hatta kitabın içindeki bazı konular ve pasajlar bazı idareciler tarafından fiilen de tatbik edilmeye başlanmaktadır.
Bu bağlamda "bazı ülkeler her zaman haklıdır, özellikle haksız olduklarında daha da haklıdırlar" anlayışı, maalesef globalizmin demokrasi anlayışı olarak karşımızda durmaktadır. Globalleşme sürecinin, ülkelerin ellerindeki kaynakları ve gelirlerini gelişmiş kabul edilen ülkeler üzerinden "birkaç global odağa nasıl aktardığını anlamak" için, öncelikle iki süreci daha yakından incelemek gerekir; birincisi ABD dolarının serüveni, diğeri de GATT görüşmeleridir.
ABD, parasını savaşla dünyaya kabul ettirdiÖnce ABD dolarının serüvenine kısaca bakalım? II. Dünya savaşından sonra Breton Woods'ta toplanan ülkeler, kendi ekonomilerinde ve siyasal bütünlüklerinde Japonya'ya atılan atom bombasından daha büyük tahribatlar yaratacak bir dizi kararı kabul ettiler. Bunların başında ABD Doları'nın dünya parası olmasını ağlayan 'altın standardı' sistemidir. Bir ons altını 35 ABD dolarına endeksleyen, yani bir gram altının kabaca bir ABD doları olarak belirlendiği sistem hayata geçirildi. ABD'nin dünya hegemonyasının en önemli ayağını oluşturan ABD dolarının "dünya parası" olmasının önü de böylelikle açılmış oldu. Mutabakata göre ABD, önceleri "sahip olduğu altın kadar dolar" basacaktı; ancak bu, elbette bu şekilde olmadı. ABD, cari açığını kapatmak için para basıp bunu dünyaya ihraç etmeye başladı. 1973 yılında ise "altına endeksli olmaktan kurtulan dolar", artık ABD'nin sahip olduğu altın karşılığı değildir. Böylece ABD Doları, onu "rezerv" ve "takas aracı" olarak kabul eden başta ülkemiz olmak üzere bütün ülkelerin, toplam Gayri Safi Milli Hasıla'ları (GSMH) karşılığı basılmaktadır.
Doların egemenliği ABD'ye yarıyorKendi parasının dünya halkları tarafından kabul görmesi, ABD'ye geçmişte hiçbir devletin sahip olmadığı bir imkan tanımıştır. Örneğin, Ortadoğu petrollerini, boyadığı kağıt ile değiş tokuş edebilen ABD, aslında petrolün gerçek sahibi konumundadır. ABD, dünyadaki üretimin ortalama olarak her yıl üçte birini tüketmektedir. 2005 yılı için 12.455 trilyon dolara denk gelen bu tüketim, dünyanın üretiminin üçte birine karşılık gelirken; bu tüketimi, dünya nüfusunun sadece % 4.5'i yapmaktadır. Yarın: ABD cari açığını 'kağıdı boyayarak' kapatmaktadır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Cahit Babuna / İstanbul Ünv. Emekli Öğretim ÜyesiHakikatler ebediye gizli kalmazProf. Dr. Haydar Baş tarafından yazılan 'Sosyal Devlet - Milli Devlet' kitabı yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Bu kitap yepyeni sistemi önermektedir. Yepyeni ufukları açmaktadır. Çünkü İnsana dönük bir MİLLİ DEVLET idaresini ve SOSYAL EKONOMİ sistemini tarif etmektedir. Bu kitap devlet idaresinde bir ihtilal oluşturmaktadır. Devleti halkla bütünleştirmekte ve insanı ön plana çıkarmaktadır. Bu idarede menfaatler ve haksız çıkarlar kenara itilmekte ve her işlem insana dönük olmaktadır. Bu yepyeni Sosyal Devlet - Milli Devlet sistemi ve idare modeli, ülkemizde ve dünyada gittikçe daha fazla tasvip görmektedir. Şu anda kulaktan kulağa, kişiden kişiye, halkın bilgisine sunulmaktadır. Bunun yanında bir çok meslek ve bilim adamı ile bazı medya kuruluşları tarafından süratle dünyaya yayılmakta ve benimsenmektedir. Yapılan yurt içi ve yurt dışı kongrelerde yüzlerce bilim adamı yeni ekonomi hakkında bildirilerini sunmaktadır. Model geleceğin idari sistemi olarak görülmekte ve benimsenmektedir. Bu ekonomi modelini benimseyen birçok Profesör ve bilim adamının yanında bir çok idari adamlar da mevcuttur. Hatta kitabın içindeki bazı konular ve pasajlar bazı idareciler tarafından fiilen de tatbik edilmeye başlanmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.