ABD'nin, Avrupa'nın, İsrail'in devletimizi, milletimizi, tarihimizi, inancımızı bu kaçıncı hedef alışları, bu kaçıncı hakaretleri, bu kaçıncı tehditleri?
'Biz bir fermanla, Avrupa'da dansı yasaklatmış bir ecdadın evlatlarıyız' deyip de, ABD, haçlı batının karşısındaki bu bildik açıklamalar kanıma dokunuyor.
Yerli-yabancı bütün otoriteler dün olduğu gibi bugün de, 'Ermeni soykırım' iddialarının tarihi gerçekliği olmadığını ve siyasi amaçlarla sıcak tutulduğunu ifade ediyorlar.
Bizimkiler tarihten bahsediyor. Olay siyasi, siyasi! Peki, biz neden net bir siyasi duruş ortaya koyamıyoruz? ABD şapkadan tavşan filan çıkarmadı. Yüz yıllık planlarını tek tek devreye koyuyor. Şimdi birkaç adım daha attı. Biz ne yapıyoruz?
Biden'i mi konuşalım! Daha seçildiği gün, Türkiye'ye, 'sözde müttefik' dedi. Sözde olan denge politikası kavramını masanın altına koyup alenen, 'ben İsrail'in, Rumların, Yunanın, Ermenilerin, AB'nin, FETÖ'nün, PKK'nın, PYD'nin yanındayım' dedi.
Daha birkaç gün önce bizzat proje ortağı olduğumuz, 1,5 milyar dolar yatırdığımız F-35 programından resmi olarak çıkardı. Yani kapı önüne koydu.
Ve 'Büyük ihanetin' yani Osmanlı'nın her türlü imkânlarını kullanıp, rahat ve huzur içinde yaşayan, zenginleşen akabinde de bu milleti arkadan vuran Ermenilerin, vahşet yüzlerine mazlum maskesi takmalarının yıl dönümünde ABD beklenen duruşunu bir kez daha gösterdi.
Ermeni lobisi falan filan… Geçin bunları. 'Onlar birbirlerinin dostudur' hala anlamayacak mısınız?
Sadece 'soykırım' da demedi! İstanbul'a 'Constantinople' diyerek, devletimizin varlığını direkt hedef alırken diğer taraftan da Yunanistan ve Ermenistan'a sizinleyiz, mesajını verdi.
Peki, biz nasıl bir duruş gösterdik ve nasıl bir mesaj verdik?
Sayın Erdoğan hariç kabinenin bütün bakanları tek tek en şiddetli şekilde kınadı. Parti liderlerinin tamamı, vekiller aynı şiddetle kınadı.
Belediye başkanları, STK temsilcileri, medyanın baş köşesine oturanlar, iş dünyası da aynı şekilde kınadılar. Diyanet İşleri Başkanı da kınadı.
Sormak istiyorum: Kınamak yeter mi? Daha doğrusu yıllardır yapılan kınama geleneğini kim tınlıyor? Yine soruyorum:
'Biz, Osmanlı torunuyuz' diyenlere sormak istiyorum: Bu mu duruş?
'Atatürkçüyüm' diyenlere soruyorum: Atatürk böyle mi cevap verirdi?
'Kürşatlar' ifadesini bile hakaret sayan milliyetçilere soruyorum: Kürşat ve 40 Çerisi sadece laf mı yapardı?
Hiç kızmaya gerek yok! Menderes de dostum ABD, diyordu, Sayın Erdoğan da, arada iktidar olanlar da.
70 yıldır bu kadar ihanete, bu kadar alçakça hitap, tehdit, aleni saldırılara rağmen maalesef ABD'ye karşı net bir duruşumuz olmadı.
Ortada tanımlanamayan bir vefa var, bir minnet borcu var, bir derin sadakat ve biat var sanki. Ama nereye kadar?
Herkes kınadık, dedik ya! Gözler Sayın Erdoğan'daydı. Gözden kaçan ise 24 Nisan öncesi Amerikan basını. Biden ilk telefon görüşmesinde Erdoğan'a "Ermeni soykırımını tanımayı düşündüğünü" söylediğini yazdı. Biden de teyit etti. Merak ettiğim, Sayın Erdoğan, Biden'e nasıl bir karşılık verdi?
ABD'de yapılan resmi açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir mesaj yayınladı.
Mesajda aynen başbakanlık yaptığı dönemdeki gibi Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan ve Ermeni toplumunun kıymetli üyelerini selamlayarak, "Birinci Dünya Savaşı'nın zor şartlarında hayatlarını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla yâd ediyor, torunlarına taziyelerimi sunuyorum" dedi.
2004 Çuval krizinde müzik notası verilemedi, diyelim. Ama aradan 17 yıl geçti ve 'artık dünyada oyun kurucuyuz' diyen iktidarımızdan hakiki bir nota bekliyoruz.
Anadolu'nun bağrında hançer gibi duran İncirlik kapatılsın istiyoruz.
Haçlı batının 24 Nisan maskesi altında asıl kuyruk acısı nedir?
Bu sorunun cevabını dün Prof. Dr. Haydar Baş bugün ise BTP lideri Hüseyin Baş şöyle veriyor: "Her 24 Nisan aynı gündem! ABD Başkanı felaket mi diyecek, soykırım mı? Ne derse, desinler Biz, onların asıl derdinin Hacı Bektaş-ı Veli'nin Anadolu coğrafyasına nakşettiği Türk-İslam kültürü ile olduğunu biliyoruz. Ne deseler ne yapsalar boş. Bu Vatan Bizimdir, Bizim Kalacak!"
Artık gerçekleri görmek lazım… Kınama ile bu işi kapatamazsınız. Peki, ne yapmak lazım? (Yarın…)
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025