Din insan için olmazsa olmazlardandır. İnsan yaratılışına binaen hep kendinden üstün bir güç, varlık aramıştır. İnsanı yaratan, âlemleri yoktan var eden Allah (c.c) peygamber ve kitaplar göndererek kendini tanıtmış, kulluk ve nasıl kulluk yapılacağını peygamberlerinin şahsında göstermiştir. İşte bu kulluk şuuru Hz. Adem’den Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ve Ehl-i Beyt yoluyla kıyamete kadar hep aynıdır.
Kulluk yolunda herkes gücünün yettiğinden sorumlu olduğu gibi herkesin nasibi de farklı farklıdır. Biz Müslümanlara düşen ise hayırda birbirimizle yarışmaktır. Bir Müslüman asla şer ile itham etmez, onu küçümsemeye çalışmaz, onu küçülterek kendini büyütme yoluna zaten girmez. Bildiğim kadarı ile bir Müslüman’ın başka bir Müslüman’ı yargılaması da üzerine vazife değildir. Kardeşi bir yanlış üzereyse onu, o yanlışı el ile düzeltmeye çalışır. Yok, olmadı dil ile ikaz eder. Yine başaramadı kalp ile buğz eder. Kalkıp o insanı cümle insanlar önünde rezil etmez. Hele o kardeşinin yanlışından, eksiğinden kendi adına çıkar hesaplarına hiç girmez.
Hatta Peygamber Efendimizin hayatında geçen şu olay beni her zaman düşündürmüştür. Abdullah ibn-i Selül münafıkların başı idi. İslam’a onun kadar zarar veren var mı bilmiyorum. Düşünsenize ordu savaşa gidiyor ve yolda bu ve bunun gibilerin fitnesiyle ordunun üçte biri geri dönüyor. (Uhud Savaşı) Yani aldığı her nefesi Müslümanların aleyhine alıyor. Oğlu ise tam bir Peygamber aşığı, Peygamberimiz için her an canını vermeye hazır. (Hz. İkrime r.a)
Bu münafığı ve münafıkların başı olduğunu âlem biliyor, Efendimizde biliyor. Hatta bizzat oğlu cezalandırmak istiyor ama Peygamberimiz (sav) izin vermiyor. Gün geliyor bu şahıs ölüyor. Hz. İkrime ne de olsa babası. Peygamberimizden namazını kıldırmasını istiyor. Peygamberimiz (sav) kendi elbisesini veriyor, kefenliyorlar ve namazını kıldırıyor. İlahi adalet nasıl tecelli eder o senin veya benim işim değil. Haddimizde değil.
Yüzyıllardır olduğu gibi günümüzde de haddi olmayanlar hadlerini aşmaya devam ediyorlar. Ama bunun bir bedeli olacak. Bunu da biliyorlar. Artık bu bedel için ya çok cesur olmak gerekiyor (ki, öyle bir mahluk yok) ya da cahil olmak lazım. Kim cehenneme talip olabilir ki?
Siyasete gelirsek; Ülkemiz siyaseti insan üzerine değil istismar üzerine kurulmuş. Siyasi partilere bir bakın! Ülkemizin kurucularından, milletimizin inancına kadar, milletimiz içindeki etnik farklılıklardan, inancımız içindeki mezhep farklılıklarına kadar hep bir istismar içerisindeler. Tabi en büyük rant inanç kapısında. Bunu iyi bilenler ha bire o kapıyı dövüyor. Ama arkası ateş o kapının. Bir görseler.
Geçenlerde yine böyle bir siyasi kavga çıktı. Ama kavganın içeriği insanı derin uçurumlara itecek nitelikteydi. Erdoğan, Kılıçtaroğlu’nu manevi olarak hafife alıyor ve dalga geçiyordu.
Evet, Erdoğan CHP’nin (İnönü dönemi) iki kitap yasaklattığını ortaya atmış. Bu iddia üzerine bugünkü CHP genel başkanı bu yasaklanan kitaplar için; “Geçen hafta yasaklanan 2 kitaptan biri “Türkçe Namaz sureleri.” İçeriğine baktım. Namazda okuduğumuz Kunut dualarının eksik olduğunu görüyoruz. Ayeti eksik yazarsanız tahrifat yapmış olursunuz” diyor.
Erdoğan’da parti gurubunda bakın bir Müslüman’ı nasıl hafife alıyor; “Belli ki Kılıçdaroğlu, Kunut dualarının ayet olmadığını bilmiyor. Siz Kur’an’ı süs olarak duvara asarsanız, Kunut dualarını da ayet sanırsınız. Kılıçdaroğlu son dönemde dini konulara merak saldı. Doğrusu şevkini kırmak istemiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’na tekrar tavsiye ediyorum. Bilginiz olmayan bu sularda kulaç atmayın. İstismar, uygulamadığın bir şeyi yaşıyor gibi gösterme gayretidir…” (17/04/2012)
Açık itirafı fark ettiniz mi? Ben namaz kılıyorum, oruç tutuyorum, birkaç ezberimde var. Dini kavramlardan da haberdarım vs. O halde istediğim gibi istismar yaparım. Duvarda asılı duran kitapta Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin der ama ben onlarla dost olurum. Müslümanlar kardeştir der ama ben menfaatim için kardeş filan takmam. Milletin malı, canı, namusu, toprağı, inancı kutsaldır ve devlet koruması altındadır ama diğer taraftan da yaptığım anlaşmalar, AB için attığım imzalar var…
Açılımlarla terör artmış. Fidanlar çınar olmuş, bana ne! Özelleştirme ile milletin malları üç, beş kapitaliste verilmiş, yine madenler elden çıkmış, bana ne! Ortalıkta inançları toplayan, herkesi cennete sokan bir gurup çıkmış, bir maddi ve manevi yapılanma ortaya çıkmış. Bana ne! Koruma ordusuyla halkın içine karışıyorum, namazlara gidiyorum, Kur’an okuyorum artı senelerdir hiç dilimizden düşürmediğimiz bir şiirimizde var;
“Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım
Boğamazsın ki, hiç olmazsa yanımdan kovarım
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim
Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım
Çiğnerim çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım.”
Hülasa bizden gayrısı milli ve manevi konularda konuşamaz. Çünkü istismar, uygulamadığın bir şeyi yaşıyor gibi göstermektir. Eee biz yaşıyorsak demek ki, bu istismar değildir.
Evet, kardeşlerim! Yukarıdaki ve ülkemizdeki sahnelenen siyasi tabloyu bizzat temsilcilerinin söylediklerinden yola çıkarak ben böyle anladım. Ya sen? Bu ülkede kim dini istismar ediyor? Müslümanlarla savaşmak için haçlıyla kim ittifak arayışında? Kim? Kim? Kim?
Kulluk yolunda herkes gücünün yettiğinden sorumlu olduğu gibi herkesin nasibi de farklı farklıdır. Biz Müslümanlara düşen ise hayırda birbirimizle yarışmaktır. Bir Müslüman asla şer ile itham etmez, onu küçümsemeye çalışmaz, onu küçülterek kendini büyütme yoluna zaten girmez. Bildiğim kadarı ile bir Müslüman’ın başka bir Müslüman’ı yargılaması da üzerine vazife değildir. Kardeşi bir yanlış üzereyse onu, o yanlışı el ile düzeltmeye çalışır. Yok, olmadı dil ile ikaz eder. Yine başaramadı kalp ile buğz eder. Kalkıp o insanı cümle insanlar önünde rezil etmez. Hele o kardeşinin yanlışından, eksiğinden kendi adına çıkar hesaplarına hiç girmez.
Hatta Peygamber Efendimizin hayatında geçen şu olay beni her zaman düşündürmüştür. Abdullah ibn-i Selül münafıkların başı idi. İslam’a onun kadar zarar veren var mı bilmiyorum. Düşünsenize ordu savaşa gidiyor ve yolda bu ve bunun gibilerin fitnesiyle ordunun üçte biri geri dönüyor. (Uhud Savaşı) Yani aldığı her nefesi Müslümanların aleyhine alıyor. Oğlu ise tam bir Peygamber aşığı, Peygamberimiz için her an canını vermeye hazır. (Hz. İkrime r.a)
Bu münafığı ve münafıkların başı olduğunu âlem biliyor, Efendimizde biliyor. Hatta bizzat oğlu cezalandırmak istiyor ama Peygamberimiz (sav) izin vermiyor. Gün geliyor bu şahıs ölüyor. Hz. İkrime ne de olsa babası. Peygamberimizden namazını kıldırmasını istiyor. Peygamberimiz (sav) kendi elbisesini veriyor, kefenliyorlar ve namazını kıldırıyor. İlahi adalet nasıl tecelli eder o senin veya benim işim değil. Haddimizde değil.
Yüzyıllardır olduğu gibi günümüzde de haddi olmayanlar hadlerini aşmaya devam ediyorlar. Ama bunun bir bedeli olacak. Bunu da biliyorlar. Artık bu bedel için ya çok cesur olmak gerekiyor (ki, öyle bir mahluk yok) ya da cahil olmak lazım. Kim cehenneme talip olabilir ki?
Siyasete gelirsek; Ülkemiz siyaseti insan üzerine değil istismar üzerine kurulmuş. Siyasi partilere bir bakın! Ülkemizin kurucularından, milletimizin inancına kadar, milletimiz içindeki etnik farklılıklardan, inancımız içindeki mezhep farklılıklarına kadar hep bir istismar içerisindeler. Tabi en büyük rant inanç kapısında. Bunu iyi bilenler ha bire o kapıyı dövüyor. Ama arkası ateş o kapının. Bir görseler.
Geçenlerde yine böyle bir siyasi kavga çıktı. Ama kavganın içeriği insanı derin uçurumlara itecek nitelikteydi. Erdoğan, Kılıçtaroğlu’nu manevi olarak hafife alıyor ve dalga geçiyordu.
Evet, Erdoğan CHP’nin (İnönü dönemi) iki kitap yasaklattığını ortaya atmış. Bu iddia üzerine bugünkü CHP genel başkanı bu yasaklanan kitaplar için; “Geçen hafta yasaklanan 2 kitaptan biri “Türkçe Namaz sureleri.” İçeriğine baktım. Namazda okuduğumuz Kunut dualarının eksik olduğunu görüyoruz. Ayeti eksik yazarsanız tahrifat yapmış olursunuz” diyor.
Erdoğan’da parti gurubunda bakın bir Müslüman’ı nasıl hafife alıyor; “Belli ki Kılıçdaroğlu, Kunut dualarının ayet olmadığını bilmiyor. Siz Kur’an’ı süs olarak duvara asarsanız, Kunut dualarını da ayet sanırsınız. Kılıçdaroğlu son dönemde dini konulara merak saldı. Doğrusu şevkini kırmak istemiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’na tekrar tavsiye ediyorum. Bilginiz olmayan bu sularda kulaç atmayın. İstismar, uygulamadığın bir şeyi yaşıyor gibi gösterme gayretidir…” (17/04/2012)
Açık itirafı fark ettiniz mi? Ben namaz kılıyorum, oruç tutuyorum, birkaç ezberimde var. Dini kavramlardan da haberdarım vs. O halde istediğim gibi istismar yaparım. Duvarda asılı duran kitapta Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin der ama ben onlarla dost olurum. Müslümanlar kardeştir der ama ben menfaatim için kardeş filan takmam. Milletin malı, canı, namusu, toprağı, inancı kutsaldır ve devlet koruması altındadır ama diğer taraftan da yaptığım anlaşmalar, AB için attığım imzalar var…
Açılımlarla terör artmış. Fidanlar çınar olmuş, bana ne! Özelleştirme ile milletin malları üç, beş kapitaliste verilmiş, yine madenler elden çıkmış, bana ne! Ortalıkta inançları toplayan, herkesi cennete sokan bir gurup çıkmış, bir maddi ve manevi yapılanma ortaya çıkmış. Bana ne! Koruma ordusuyla halkın içine karışıyorum, namazlara gidiyorum, Kur’an okuyorum artı senelerdir hiç dilimizden düşürmediğimiz bir şiirimizde var;
“Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım
Boğamazsın ki, hiç olmazsa yanımdan kovarım
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim
Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım
Çiğnerim çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım.”
Hülasa bizden gayrısı milli ve manevi konularda konuşamaz. Çünkü istismar, uygulamadığın bir şeyi yaşıyor gibi göstermektir. Eee biz yaşıyorsak demek ki, bu istismar değildir.
Evet, kardeşlerim! Yukarıdaki ve ülkemizdeki sahnelenen siyasi tabloyu bizzat temsilcilerinin söylediklerinden yola çıkarak ben böyle anladım. Ya sen? Bu ülkede kim dini istismar ediyor? Müslümanlarla savaşmak için haçlıyla kim ittifak arayışında? Kim? Kim? Kim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- 3 Mayıs Türkçülük 4 Mayıs PKK ile kucaklaşma günü! / 27.03.2025
- Kadir gecesi için hazırladım / 26.03.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- 3 Mayıs Türkçülük 4 Mayıs PKK ile kucaklaşma günü! / 27.03.2025
- Kadir gecesi için hazırladım / 26.03.2025