Hz. Peygamber (s.a.v), tüm peygamberler ve insanlar içinde sevilmiş ve seçilmiştir, O insanların en üstünüdür ve hatta alemler O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır.
Hz. Fatıma (a.s.) annemiz ise, böyle seçilmiş bir Peygamberin ve bu Peygamberin bizlere bir kurtuluş reçetesi olarak sunduğu İslam'ın kıyamete kadar temsilciliğini, kılavuzluğunu ve önderliğini yapacak kutlu bir neslin sevilmiş ve seçilmiş annesidir.
Hz. Fatıma soyu kıyamete kadar var olacak tertemiz bir soydur.
Hz. Fatıma ve evlatlarının gemisi Nuh'un Gemisi'dir, kurtuluşun tek adresidir. Onlara sevgi, Allah'a ve Resulü'ne sevgidir. Onlara düşmanlık ise Allah'a ve Resulü'ne düşmanlıktır.
Kim Hz. Fatıma ve evlatlarına düşmanlık ettiyse, Cenab-ı Hak onlara harp ilan etmiştir.
Ehl-i Beyt'le alakalı başta Tathir Ayeti, Meveddet Ayeti, Mübahele Ayeti, Ebrar ayetleri olmak üzere yüzlerce ayetin muhatapları olan Hamse-i Al-i Aba içinde elbette ki Hz. Fatıma vardır ama bunların dışında sadece Hz Fatıma ile ilgili ayetler de vardır.
Bazılarını sizlere aktarmaya çalışalım.
Mekkeli müşriklerin önde gelenlerinden olan As bin Vail, Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine şunları söylüyordu: "Muhammed'in soyu kesiktir. Kendisinden sonra yerine geçecek oğlu yoktur; kimse O'ndan söz etmeyecek ve siz de O'ndan kurtulmuş olacaksınız."
Hz. Hatice validemizin oğlu Abdullah'ın vefatından sonra Mekke müşrikleri Hz. Peygamber (s.a.v) için böyle konuşmaya başlamışlardı. Çünkü, Abdullah'tan sonra Rasulullah'ın erkek evladı kalmamıştı. İşte Kevser Suresi'nin iniş sebebi budur.
Cenab-ı Hak Kevser Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu Sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir."
Ehl-i Sünnet ve Şii alimlerinin tamamı ittifak etmiştir ki, Hz. Peygamberin nesli Hz. Fatıma (a.s.) ile devam etmiştir. "Kevser"den kasıt da Hz. Fatıma'dır.
Sünni kaynaklardan El Tefsir'ül-Kebir'de (cilt 32, sayfa 132) yer alan açıklamalara göre, İbni Abbas ve müfessirlerin geneli de bu görüştedir.
"İleride Rabbin Sana verecek ve Sen razı olacaksın" (Duha suresi, 5) ayeti Hz. Fatıma ile ilgili indirilmiştir. Cabir el-Ensari (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bir gün Peygamberimiz, Hz. Fatıma'yı, üzerinde deve derisinden bir giysi olduğu halde, bir yandan elleriyle buğday öğütürken, bir yandan da çocuğunu emzirirken gördü.
Rasullullah'ın gözleri doldu. Dedi ki: "Kızım, dünya acılarına karşılık ahiret mutluluğuna kavuşmak için acele et."
Hz. Fatıma dedi ki: "Ya Rasulallah, nimetlerinden dolayı Allah'a hamdolsun. O'nun lütuf ve bağışlarından dolayı şükürler olsun."
Bunun üzerine yukarıdaki ayet nazil oldu. Daha detaylı bilgi için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'nı ve Hz Fatıma eserini okumalısınız.
Gördüğünüz gibi, Hz Fatıma, Cenab-ı Hak'ın bizzat muhatap aldığı büyük bir şahsiyettir. Allah'ın bizlerde görmek istediği güzel ahlak, Hz. Fatıma'nın ahlakıdır.
Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, "Ehl-i Beyt Kur'an'ın canlı numuneleridir" derken, bizlere işte bu gerçeği anlatmaktadır.
Hadislerle sabittir ki Hz. Peygamber, "canlı Kur'an"dır. Hz. Peygamber'in bizzat terbiye ettiği ve Allah'ın Kur'an'da tertemiz olduğunu beyan ettiği Ehl-i Beyt'in her bir ferdi de canlı Kur'an'dır. Kur'an'ın birçok ayetinde Ehl-i Beyt'in güzel ahlakı methedilmektedir ve örnek gösterilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Kur'an insan suretine bürünmüş olsaydı, o Hz. Peygamber olurdu, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin olurdu.
Hz. Peygamber, Veda Hutbesi'nde Kur'an ve Ehl-i Beyt'in Kevser Havuzu'nun başına gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmayacağını beyan etmektedir.
Ehl-i Beyt'e sırt dönerek, Onlara düşmanlık ederek, "biz Kur'an'ın yolundayız" diyenler, "hüküm Allah'ındır" diyenler, yalancıdırlar.
Bu, Hz. Peygamberin vefatının hemen ardından da yaşanmıştır, tarih boyunca da yaşanmıştır ve maalesef günümüzde de yaşanmaktadır.
Sakife'de, Gadir-i Hum gerçeğinin üstü örtülmüş, Allah'a ve Peygamber'e verilen sözler unutulmuştur. Bu gerçeği hatırlatan Hz. Fatıma ise görmezden gelinmiş ve uyarıları, "kadınlara has gazaplanma" olarak tevil edilmiştir; halbuki Hz. Fatıma'nın duruşu ilahi bir duruştu ve hak Hz. Fatıma'nın yanındaydı, batıl ise O'nu reddetmekti.
Muaviye, Hz. Ali'nin ordusundaki zayıf gönüllüleri Kur'an yapraklarını mızrakların ucuna takarak kandırmıştır; halbuki Kur'an'ın canlısı Hz. Ali yanlarındaydı, göremediler.
Hz. Hüseyin'i çepeçevre saran Yezid'in ordusundakiler, "biz halife Yezid'in emrini yerine getiriyoruz" diyerek Hz. Hüseyin'i ve yanındakileri şehit ettiler; halbuki Allah'ın sevdiği seçtiği gerçek halifesi Hz. Hüseyin'di.
Günümüzde de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e dinsiz iftirasıyla hep saldırdılar, Halbuki O'nun duruşu Hüseyni bir duruştu, O Müslümanların safında ve hep batılla, düşmanlarla mücadele eden bir liderdi.
Ehl-i Beyt aşığı, Ehl-i Beyt yolunun yolcusu ve Ehl-i Beyt'i eserleriyle programlarıyla günümüze taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş'a da hayatı boyunca hep aynı muamele yapıldı. Görmezden gelindi, iftiralara, saldırılara maruz kaldı ama O Hüseyni duruşundan asla taviz vermedi, hep vatanı, milleti ve dini için çalıştı, büyük fedakarlıklar ortaya koydu.
O'nun fikirleri, çözümleri, tezleri, modelleri Türk milletinin ve dünya insanlığının yegane çözümüydü ama O da Ehl-i Beyt'in yaşadığı kaderi yaşadı.
Onlar hayatlarını ahiretleri için yaşadılar, başardılar ve Allah Onlardan razı, Onlar da Allah'tan razı oldular. Allah Onların şefaatlerinden bizleri mahrum etmesin.
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025