Mesut Barzani Arap televizyonunda yayınlanan röportajında Türkleri Kerkük sorununa karışmamaları konusunda uyardı. 'Türklerin Kerkük'e girmesine izin vermeyeceğiz. Eğer böyle bir şey olursa biz de Diyarbakır ve diğer şehirlere karışırız'.Barzani Türkiye'yi tehdit mi ediyorsunuz sorusuna ise şöyle yanıt verdi: 'Türkiye'nin Kerkük'e karışması durumunda ne olacağını söylüyorum' Şimdi bu cümleleri iktidar sahiplerine söylesek sadece gündemimiz bu konu değil ya da bu konu onların kendi iç meselesidir gibi bir cevap gelir. Halbuki bizim iç meselemize karışmayan yok. Papasından Hahamına peşmergesinden simitçisine herkes tehdit savuruyor. Koskoca ülkede ses çıkaran yok. Birileri dilini mi yuttu acaba. Barzani bu cesareti kimden alıyor. Hangi cüretle söyleyebiliyor. Daha dün vatandaşın konumundaki insanı tutup havaalanında devlet töreni ile karşılarsan olacak olan budur. Milletimiz daha çok üzen ise hala gözlerinin içine baka baka yalan söylenmesidir. Gayri safi milli hasıla kişi başına 5000 dolar olmuş. Fakat her sınava bir buçuk milyondan fazla insan giriyor.Dünyada belli bir yere sahip olduğumuz söyleniyor.Kim için ne ifade ettiğimiz ise ayrı bir soru. Fakat halk hangi yere sahip olduğumuzu görüyor. Gereken cevabı da sandıkta vermek zorundadır bu Türk milleti için son şanstır. Daha dünkü çocuk denecek kişiler senin ülkene tehdit savurabiliyor. Hem de senin tapulu toprakların için. "Sahipsiz vatanın batması haktır sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır." sözü burada anlamını çok güzel ifade ediyor. Sahip olduğumuz topraklara sahip çıkmadığımız gibi sahiplenenlere göz yumuyoruz. Oradaki Türkmenlere her türlü eza cefayı yapan irade ve yandaşları da sanki demokratik bir şekilde bir konuma gelmiş gibi tehdit cümleleri kurarak ileride yapmak istedikleri planların sinyallerini veriyor. Yani bugün sen Kerkük'e girmesen de ben yarın bir bahane bulup oradaki halkı da doldurup senin iç işlerine müdahil olacağım diyor. Tabi anlayan için geçerli bu ifadeler. Son pişmanlık fayda etmez. İlla birilerinin kapımıza tekmeyi vurup namusumuza, şerefimize, onurumuza el uzatması mı gerekir. Bu sözler bir idareci için yenilir yutulur sözler değil. Yedi düvele san salmış imparatorluktan kendi topraklarına dahi sahip olamayan ve tepkisiz kalan bir yönetime doğru gelen bir süreç yazıyor tarihçiler. Birileri hain olarak geçeçek birileri kahraman olarak yazılacak tarih sayfalarına. Fakat buna rağmen ülkenin en huzurlu ekonomik olarak güçlü ve istikrarlı günler yaşadığını söyleyenler var tabi yersen?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012