Bugün Türkiye, “barışçıl nükleer enerji elde etmek için yeterince bekledim” deyip, tamamen bağımsız bir şekilde nükleer çalışmalarına başladığını açıklasa İran’ın başına gelen şeylerin aynısı, hatta daha şiddetlisi bizim de başımıza gelecektir.
İran doğru bildiğini yaptı bugüne kadar. Bağımsız bir ülkenin hakkı olan nükleer çalışmalar gibi konularda asla taviz vermedi. Bundan dolayı yıllardır baskı görüyor.
Türkiye ise batılı ülkelere temelden teslim olmuş durumda. Hep batılı ülkelerin suyuna gitti Türkiye.
Peki, kim kaybetti, Türkiye mi İran mı?
Bugün İran, nükleer çalışmalarında uranyum zenginleştirecek kadar ilerleme kaydetti. Kendi enerjisinin nükleer santrallerden elde edebilecek bilgi birikimine ulaştı. Kendi silahlarını geliştirebiliyor. İran füzeleri sözde müttefiklerimizin lütfedip Türkiye’ye verdikleri füzelerden kat kat daha fazla menzile sahip. İthal ürünlere bağımlı değil. Her alanda kendi kendine yetebilecek güce sahip. Bunları bütün baskılara rağmen tamamen tek başına başardı İran.
Türkiye’nin ise hatırı sayılır bir silah sanayi yok. Elimizdeki en gelişmiş savaş uçakları olan F16’lar ise yazılımlarını bize vermeyen ABD sayesinde uçan soba boruları gibi. Nükleer enerji konusunda İran’dan çok gerideyiz. En son Küçük Çekmece Nükleer Araştırma bulunan 5 kilodan fazla zenginleştirilmiş uranyumu ABD’ye hibe ettik.
Niye?
ABD Türkiye’ye güvenmediği için…
Batılı ülkelerin bütün talimatlarını yerine getirseniz de onların BOP, Dinlerarası diyalog ve Arap Baharı gibi projelerinde gönüllü taşeron olsanız da bunların gözünde Türkiye olarak İran’dan zerre farkınız yok ve olmayacaktır da…
Yani siz ne yaparsanız yapın Batılılara asla yaranamayacaksınız. Batılılar asla size aynı dini paylaştıkları ülkelere baktıkları gibi bakmayacaklardır. Bunun nedeni medeniyetleridir, inançlarıdır. Mensup oldukları medeniyet ve Hıristiyanlık inancı Müslüman Türklere farklı bakmalarına asla izin vermez.
Bir ceket gibi Müslüman kimliğinizi isteseniz bile çıkarıp atamayacağınıza göre ne olursanız olun, ne yaparsanız yapın hangi noktada onlarla ortak olursanız olun, siz onların gözünde aynısınız.
Sırtınızı sıvazlayıp sizi kullanabildikleri kadar kullanır, artık size ihtiyacı kalmayınca da bugün İran’a reva gördükleri muamelenin aynısını size de yaparlar.
Bundan dolayıdır ki, bu süreçte kazanan taraf Türkiye değildir. Türkiye kadar zarar görmüyor olsa da İran da kazanan taraf değildir.
Kazanan taraf elbette ki sadece batılılardır, yani ABD ve İsrail’dir.
İran doğru bildiğini yaptı bugüne kadar. Bağımsız bir ülkenin hakkı olan nükleer çalışmalar gibi konularda asla taviz vermedi. Bundan dolayı yıllardır baskı görüyor.
Türkiye ise batılı ülkelere temelden teslim olmuş durumda. Hep batılı ülkelerin suyuna gitti Türkiye.
Peki, kim kaybetti, Türkiye mi İran mı?
Bugün İran, nükleer çalışmalarında uranyum zenginleştirecek kadar ilerleme kaydetti. Kendi enerjisinin nükleer santrallerden elde edebilecek bilgi birikimine ulaştı. Kendi silahlarını geliştirebiliyor. İran füzeleri sözde müttefiklerimizin lütfedip Türkiye’ye verdikleri füzelerden kat kat daha fazla menzile sahip. İthal ürünlere bağımlı değil. Her alanda kendi kendine yetebilecek güce sahip. Bunları bütün baskılara rağmen tamamen tek başına başardı İran.
Türkiye’nin ise hatırı sayılır bir silah sanayi yok. Elimizdeki en gelişmiş savaş uçakları olan F16’lar ise yazılımlarını bize vermeyen ABD sayesinde uçan soba boruları gibi. Nükleer enerji konusunda İran’dan çok gerideyiz. En son Küçük Çekmece Nükleer Araştırma bulunan 5 kilodan fazla zenginleştirilmiş uranyumu ABD’ye hibe ettik.
Niye?
ABD Türkiye’ye güvenmediği için…
Batılı ülkelerin bütün talimatlarını yerine getirseniz de onların BOP, Dinlerarası diyalog ve Arap Baharı gibi projelerinde gönüllü taşeron olsanız da bunların gözünde Türkiye olarak İran’dan zerre farkınız yok ve olmayacaktır da…
Yani siz ne yaparsanız yapın Batılılara asla yaranamayacaksınız. Batılılar asla size aynı dini paylaştıkları ülkelere baktıkları gibi bakmayacaklardır. Bunun nedeni medeniyetleridir, inançlarıdır. Mensup oldukları medeniyet ve Hıristiyanlık inancı Müslüman Türklere farklı bakmalarına asla izin vermez.
Bir ceket gibi Müslüman kimliğinizi isteseniz bile çıkarıp atamayacağınıza göre ne olursanız olun, ne yaparsanız yapın hangi noktada onlarla ortak olursanız olun, siz onların gözünde aynısınız.
Sırtınızı sıvazlayıp sizi kullanabildikleri kadar kullanır, artık size ihtiyacı kalmayınca da bugün İran’a reva gördükleri muamelenin aynısını size de yaparlar.
Bundan dolayıdır ki, bu süreçte kazanan taraf Türkiye değildir. Türkiye kadar zarar görmüyor olsa da İran da kazanan taraf değildir.
Kazanan taraf elbette ki sadece batılılardır, yani ABD ve İsrail’dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024