Aşağıdaki tespitlerime katılmak zorunda değilsiniz.
Ama bana göre çok da öneme haiz tespitlerdir.
Birincisi tespitim ki, bu ayan beyan ortada olduğu için tespit sayılmayabilir.
Fakat "yiğidi öldür hakkını yeme" darb-i meselinde olduğu gibi, Prof. Dr. Haydar Baş bu anlatacağım konuda yaptığı ikaz ve tespitlerin öncesi on-onbeş yıla dayanır.
Konu malum; "Dinlerarası diyalog" ya da açık anlamıyla "önce bu milleti Hıristiyan yapmak sonra da bu ülkeyi "asıl sahiplerine(!)" kavgasız, gürültüsüz teslim etmek.
Geçen hafta Yeni Şafak gazetesi Yusuf el Kardavî'nin sözlerini manşetten verdi: "İslam dünyası büyük bir haçlı kuşatmasıyla karşı karşıyadır."
Bu sürece olabildiğince imkan tanıyan AKP hükümetinin yayın organı gazeteye manşet olabilmek için, hem dışarıdan olacaksın, hem adın el-Kallavî olacak demek.
Çünkü, aynı tehlikeli sürece yıllardır dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş'tan şu ana kadar bir cümle yayınlamadı o ve diğer "muhafaza-kâr" medya.
Tespitlere sıra gelirse.
Birinci tespitim; "dinlerarası diyalog" ile başta bu millet ve diğer Türk-İslam dünyası tam bir Hıristiyanlaştırılma kuşatması altındadır. Bu, duyu ve kavrayış organlarında sıkıntı olmayan herkesin malumu olan bir hakikattir.
İkinci tespitim, birincisinden bana göre çok daha vahim ve bir o kadar tehlikeli süreçtir.
"Dinlerarası diyalog" misyonunu Müslüman kimlikle üstlenenler, çeşitli Hıristiyan ülkelere giderek; bir vicdan muhasebesi yapıp Müslüman olmayı düşünebileceklere; "Sakın ha Müslüman olursunuz, buna hiç gerek yok. Sizin de dininiz hak" fikrini aşılamak.
Bunun bir 'Müslüman'ın ağzından duymak etki açısından çok önemlidir.
"Hakiki Hıristiyanlar",
"Tasaffî etmiş İsevî'lik",
"Hıristiyan ruhanî'ler",
"Hristiyanın dindar ruhanîleriyle ittifak etmek",
"Âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları",
"Zira, (ey ehl-i kitap, İslam) size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor"gibi, en ehven tabirle bir garabet anlayışla bu insanlara gidenler, onları İslam'a davet niye ve nasıl etsin?
Adamlar demez mi; maden benim dinim tasaffi etmiş/arınmış/tortulardan kurtulmuş; maden ben hakiki İsevî'yim, madem ki ben dinimi terk etme zorunda değilim, ne diye Müslüman olalım?
Müslüman olunca elime ne geçecek?
Bush gelip ülkemi işgal etsin, namusumu kirletsin, mabedimi yıksın, evimi başıma çökertsin diye mi Müslüman olmamı istiyorsun? Derse ne diyebiliriz?
"Dinlerarası diyalog" sürecinin mimarı kilise olduğu gibi bu ikinci şıkkın da tasarımcısı bana göre kilisedir.
Üçüncü tespitim; ateizmi kiliseler yayıyor.
Hani şu, yayılmasını önlemek için, Hıristiyan ruhanilerle ittifak yapma adı altında İslam'ın bütün değerlerini alt-üst ettiğimiz ateizme, özellikle de gençlerin kaymasını kiliseler sağlıyor.
İspatı, Batı dünyasında gençlerin yoğun olarak ateist olmaları.
İnanmayan Avrupa'da bulunan akraba, eş dostlarına sorsun.
Ne kadar Euron var?
Kaç daire satın aldın?
Komşunun bağını da mı aldın?
Sorarken Avrupa gençliğinin yüzde kaçı ateist oldu? Diye de soralım.
Demek ki;
Bir; Misyonerler Müslümanları Hıristiyan yapıyor.
İki; "Müslüman" seçilmişler, Hıristiyanların Müslüman olmaması için yoğun olarak çalışıyor.
Ateizmi kilise yayıyor. Gaye Müslüman olmasın da ne olursa olsun.
Araştırın, inceleyin, fotoğraf karelerini yanyana getirin, bu gerçeği görmeniz çok kolay olacak.
Bu süreçte konuşup tartıştığımız "kişiler" bunun en büyük ispatı.
Ama bana göre çok da öneme haiz tespitlerdir.
Birincisi tespitim ki, bu ayan beyan ortada olduğu için tespit sayılmayabilir.
Fakat "yiğidi öldür hakkını yeme" darb-i meselinde olduğu gibi, Prof. Dr. Haydar Baş bu anlatacağım konuda yaptığı ikaz ve tespitlerin öncesi on-onbeş yıla dayanır.
Konu malum; "Dinlerarası diyalog" ya da açık anlamıyla "önce bu milleti Hıristiyan yapmak sonra da bu ülkeyi "asıl sahiplerine(!)" kavgasız, gürültüsüz teslim etmek.
Geçen hafta Yeni Şafak gazetesi Yusuf el Kardavî'nin sözlerini manşetten verdi: "İslam dünyası büyük bir haçlı kuşatmasıyla karşı karşıyadır."
Bu sürece olabildiğince imkan tanıyan AKP hükümetinin yayın organı gazeteye manşet olabilmek için, hem dışarıdan olacaksın, hem adın el-Kallavî olacak demek.
Çünkü, aynı tehlikeli sürece yıllardır dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş'tan şu ana kadar bir cümle yayınlamadı o ve diğer "muhafaza-kâr" medya.
Tespitlere sıra gelirse.
Birinci tespitim; "dinlerarası diyalog" ile başta bu millet ve diğer Türk-İslam dünyası tam bir Hıristiyanlaştırılma kuşatması altındadır. Bu, duyu ve kavrayış organlarında sıkıntı olmayan herkesin malumu olan bir hakikattir.
İkinci tespitim, birincisinden bana göre çok daha vahim ve bir o kadar tehlikeli süreçtir.
"Dinlerarası diyalog" misyonunu Müslüman kimlikle üstlenenler, çeşitli Hıristiyan ülkelere giderek; bir vicdan muhasebesi yapıp Müslüman olmayı düşünebileceklere; "Sakın ha Müslüman olursunuz, buna hiç gerek yok. Sizin de dininiz hak" fikrini aşılamak.
Bunun bir 'Müslüman'ın ağzından duymak etki açısından çok önemlidir.
"Hakiki Hıristiyanlar",
"Tasaffî etmiş İsevî'lik",
"Hıristiyan ruhanî'ler",
"Hristiyanın dindar ruhanîleriyle ittifak etmek",
"Âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları",
"Zira, (ey ehl-i kitap, İslam) size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor"gibi, en ehven tabirle bir garabet anlayışla bu insanlara gidenler, onları İslam'a davet niye ve nasıl etsin?
Adamlar demez mi; maden benim dinim tasaffi etmiş/arınmış/tortulardan kurtulmuş; maden ben hakiki İsevî'yim, madem ki ben dinimi terk etme zorunda değilim, ne diye Müslüman olalım?
Müslüman olunca elime ne geçecek?
Bush gelip ülkemi işgal etsin, namusumu kirletsin, mabedimi yıksın, evimi başıma çökertsin diye mi Müslüman olmamı istiyorsun? Derse ne diyebiliriz?
"Dinlerarası diyalog" sürecinin mimarı kilise olduğu gibi bu ikinci şıkkın da tasarımcısı bana göre kilisedir.
Üçüncü tespitim; ateizmi kiliseler yayıyor.
Hani şu, yayılmasını önlemek için, Hıristiyan ruhanilerle ittifak yapma adı altında İslam'ın bütün değerlerini alt-üst ettiğimiz ateizme, özellikle de gençlerin kaymasını kiliseler sağlıyor.
İspatı, Batı dünyasında gençlerin yoğun olarak ateist olmaları.
İnanmayan Avrupa'da bulunan akraba, eş dostlarına sorsun.
Ne kadar Euron var?
Kaç daire satın aldın?
Komşunun bağını da mı aldın?
Sorarken Avrupa gençliğinin yüzde kaçı ateist oldu? Diye de soralım.
Demek ki;
Bir; Misyonerler Müslümanları Hıristiyan yapıyor.
İki; "Müslüman" seçilmişler, Hıristiyanların Müslüman olmaması için yoğun olarak çalışıyor.
Ateizmi kilise yayıyor. Gaye Müslüman olmasın da ne olursa olsun.
Araştırın, inceleyin, fotoğraf karelerini yanyana getirin, bu gerçeği görmeniz çok kolay olacak.
Bu süreçte konuşup tartıştığımız "kişiler" bunun en büyük ispatı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024