Doğu illerimizin bazı ilçelerinde bilmem kaç aydır devam eden çatışmalar nedeniyle bu ilçede yaşayan halkımızın büyük bölümü evlerini terk etmişti. (300 bin kişi) Evlerinde kalanlar ise gidecekleri, sığınacakları bir yer bulamadıklarından ötürü evlerinde adeta mahsur kalmışlardı.
Bugünlerde bazı ilçelerde operasyonların tamamlandığı açıklanıyor. Evlerini terk etmek zorunda kalanların bazıları geriye dönüyor.
Aman Allah'ım! Ortadaki tablo Halep, Rakka veya Kobani'den değil "yıldız yapacağım" dediği Diyarbakır'dan, Sur'dan, Cizre'den?
Analar ağlıyor, babalar ağlıyor, dedeler ağlıyor, çocuklar ağlıyor. Evleri yok. Dükkanları yok. Okulları yok. Camileri yok. Sokakları bile yok.
Ne oldu bu ülkeye? Ne oldu, 'Müslümanlar kardeştir' ayetine inanıp, yüz yıllardır beraber yaşayan adı bir, bayrağı bir, imanı bir, vatanı bir, dili bir, dini bir bu millete? Evet, ne oldu? Kim veya kimler bizi bu nefret deryalarına attı?
Ya bizler! Bu nefret deryalarından kurtulmak için ne yaptık? Hep beraber boğulacağımız bu sulardan bizi çekip, çıkarmak ve Ehl-i Beyt gemisinde tekrar hayat vermek isteyenlere neden elimizi vermedik, sırtımızı döndük? Ölümü bu kadar çok mu arzuluyoruz?
Özelde bu bölgemizin, genelde ise ülkemizin bu hale geleceği 100 yıl öncesinden belliydi. ABD'si, İngiltere'si bu kanlı, vahşi ideallerini bizzat açıklamışlardı.
M. Kemal Atatürk bu vahşi zihniyete öyle bir tokat vurdu ki, inlerine çekildiler. Aynı Haçlı zihniyeti, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Nakşi şeyhleri öncülüğünde başlattıkları isyanlarla bu kanlı emellerini yine ortaya koymaya çalıştılar. Atatürk, 'bizler, Müslüman'ız, kardeşiz" dedi. Aynı tokadı bir daha vurdu.
Atatürk'ten sonra cebinde parasıyla, dilinde demokrasi, özgürlük, çağdaş yaşam sözleriyle ülkemize yeniden gelen Haçlı, ülkemiz iktidarlarını tekellerine aldı. Bir taraftan ülkemiz ve doğunun zenginlikleri talan edilirken diğer taraftan da fitne tohumları ekilmeye başlandı.
İşte o ekinler BOP tarlasında bizzat ülkemizi yönetenlere hasat ettirilerek, milletimize yedirilmeye başlandı. Yiyen zehirleniyor, alkışlayan zehirleniyor.
Evet, BOP'u biliyoruz. Amacının 'Büyük İsrail' devletini kurmak olduğunu da biliyoruz. BOP eş başkanını da biliyoruz. Çıkarılan kanunları da biliyoruz. Peki, neden dur, demedik, demiyoruz.
Yalnız şunu da özellikle ifade etmeliyim ki, siyasi bağlamda bu tablonun tek müsebbibi sadece Erdoğan ve AKP değildir. CHP, MHP, HDP bu tablonun ortaklarıdır.
Muhalefet denilen partilerin soru önergesi, eleştiri ve bağırıp, çağırma dışında bir icraatlarını gördünüz mü?
Mesela! Doğu ve güneydoğu bölgemizle ilgili bir fikir, plan, proje ortaya koyan var mı? Tek söylenilen; "Biz, gelirsek terör bitecek, kan duracak" vs. AKP'de böyle diyordu.
Bir kez daha mesela, diyerek soralım; Bu bölgemizde ve tüm Türkiye'de madenlerimizi ABD, AB ve İsrail patentli şirketlerin elinden alacağız, devletleştireceğiz diyen bir partiye rastladınız mı? Yok. Demiştim ya! Bunların hepsi emperyalistlerin gemisinde kürekçilik yapıyor.
Bakın! Kurtuluş Savaşı yıllarında milletimizin karnı açtı ama kalbi toktu. Bugün ise milletimizin hem karnı aç, hem de kalbi aç. İşte bu durum Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ifadesiyle ülkemizi zifiri karanlığa sürükledi.
Bu karanlığı aydınlığa çevirecek, milletimizin karnını doyuracak bilimsel ve uygulama ispatlı plan ve projelerin tek sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Milletimizin kalbini doyuracak, Allah Resulünün iki emanetini yani Kuran ve Ehl-i Beyt'in yani sıratı müstakimin sancaktarlığını yapan da Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Başka şansın yok Türkiye! Hem kalbinin, her karnının doymasını istiyorsan, terörden, vahşetten, açlıktan, kölelikten bıktıysan, huzur ve güven arıyorsan adresin belli.
Bugünlerde bazı ilçelerde operasyonların tamamlandığı açıklanıyor. Evlerini terk etmek zorunda kalanların bazıları geriye dönüyor.
Aman Allah'ım! Ortadaki tablo Halep, Rakka veya Kobani'den değil "yıldız yapacağım" dediği Diyarbakır'dan, Sur'dan, Cizre'den?
Analar ağlıyor, babalar ağlıyor, dedeler ağlıyor, çocuklar ağlıyor. Evleri yok. Dükkanları yok. Okulları yok. Camileri yok. Sokakları bile yok.
Ne oldu bu ülkeye? Ne oldu, 'Müslümanlar kardeştir' ayetine inanıp, yüz yıllardır beraber yaşayan adı bir, bayrağı bir, imanı bir, vatanı bir, dili bir, dini bir bu millete? Evet, ne oldu? Kim veya kimler bizi bu nefret deryalarına attı?
Ya bizler! Bu nefret deryalarından kurtulmak için ne yaptık? Hep beraber boğulacağımız bu sulardan bizi çekip, çıkarmak ve Ehl-i Beyt gemisinde tekrar hayat vermek isteyenlere neden elimizi vermedik, sırtımızı döndük? Ölümü bu kadar çok mu arzuluyoruz?
Özelde bu bölgemizin, genelde ise ülkemizin bu hale geleceği 100 yıl öncesinden belliydi. ABD'si, İngiltere'si bu kanlı, vahşi ideallerini bizzat açıklamışlardı.
M. Kemal Atatürk bu vahşi zihniyete öyle bir tokat vurdu ki, inlerine çekildiler. Aynı Haçlı zihniyeti, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Nakşi şeyhleri öncülüğünde başlattıkları isyanlarla bu kanlı emellerini yine ortaya koymaya çalıştılar. Atatürk, 'bizler, Müslüman'ız, kardeşiz" dedi. Aynı tokadı bir daha vurdu.
Atatürk'ten sonra cebinde parasıyla, dilinde demokrasi, özgürlük, çağdaş yaşam sözleriyle ülkemize yeniden gelen Haçlı, ülkemiz iktidarlarını tekellerine aldı. Bir taraftan ülkemiz ve doğunun zenginlikleri talan edilirken diğer taraftan da fitne tohumları ekilmeye başlandı.
İşte o ekinler BOP tarlasında bizzat ülkemizi yönetenlere hasat ettirilerek, milletimize yedirilmeye başlandı. Yiyen zehirleniyor, alkışlayan zehirleniyor.
Evet, BOP'u biliyoruz. Amacının 'Büyük İsrail' devletini kurmak olduğunu da biliyoruz. BOP eş başkanını da biliyoruz. Çıkarılan kanunları da biliyoruz. Peki, neden dur, demedik, demiyoruz.
Yalnız şunu da özellikle ifade etmeliyim ki, siyasi bağlamda bu tablonun tek müsebbibi sadece Erdoğan ve AKP değildir. CHP, MHP, HDP bu tablonun ortaklarıdır.
Muhalefet denilen partilerin soru önergesi, eleştiri ve bağırıp, çağırma dışında bir icraatlarını gördünüz mü?
Mesela! Doğu ve güneydoğu bölgemizle ilgili bir fikir, plan, proje ortaya koyan var mı? Tek söylenilen; "Biz, gelirsek terör bitecek, kan duracak" vs. AKP'de böyle diyordu.
Bir kez daha mesela, diyerek soralım; Bu bölgemizde ve tüm Türkiye'de madenlerimizi ABD, AB ve İsrail patentli şirketlerin elinden alacağız, devletleştireceğiz diyen bir partiye rastladınız mı? Yok. Demiştim ya! Bunların hepsi emperyalistlerin gemisinde kürekçilik yapıyor.
Bakın! Kurtuluş Savaşı yıllarında milletimizin karnı açtı ama kalbi toktu. Bugün ise milletimizin hem karnı aç, hem de kalbi aç. İşte bu durum Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ifadesiyle ülkemizi zifiri karanlığa sürükledi.
Bu karanlığı aydınlığa çevirecek, milletimizin karnını doyuracak bilimsel ve uygulama ispatlı plan ve projelerin tek sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Milletimizin kalbini doyuracak, Allah Resulünün iki emanetini yani Kuran ve Ehl-i Beyt'in yani sıratı müstakimin sancaktarlığını yapan da Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Başka şansın yok Türkiye! Hem kalbinin, her karnının doymasını istiyorsan, terörden, vahşetten, açlıktan, kölelikten bıktıysan, huzur ve güven arıyorsan adresin belli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025