Türk kadınına "Seçme ve Seçilme" hakkı tanıyan yasanın kabul tarihi 5 Aralık 1934'tür. Dün bu yasanın yani "Kadın Hakları Günü'nün 84. yıldönümünü "kutladık".
Aradan 84 yıl geçmiş… Bu yıldönümü nedeniyle kadın haklarının panoramasını birlikte çizelim istedik. Ve soruyu sorduk: Kadın haklarının neresindeyiz?
"Kadın hakları" "insan hakları" olarak algılanmalı ve genel demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak kavranmalıdır. Hemen belirtelim ki, demokrasinin ve sosyal devletin bulunmadığı bir ülkede "kadın hakları" da olmaz!
Anayasanın 10.maddesi diyor ki: "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz."
Anayasanın kadın-erkek eşitliğini pekiştirmesi güzeldir ve kaçınılmazdır. Devletin eşitliği hayata geçirme yükümlülüğünün belirtilmesi daha da güzeldir. Peki, hakların hayata geçirilmesindeki yerimiz de güzel mi? Keşke "güzel" diyebilseydik.
Anayasanın "Başlangıç" bölümünün son cümlesi Türk evladının demokrasi aşkından söz etmektedir. Bu aşk güzeldir ama vuslat yoksa, platonik olmaktan öteye geçemez. Yani demokrasiyi yaşama geçiremezseniz, Orhan Veli ve Cem Karaca'ya kulak verir, "Ben sana hayran sen cama tırman" la hüzünlenirsiniz. Demokrasi platonik aşk ise, kadın hakları da başka bir şey değildir.
Romantizmi bırakıp gerçeğe dönelim;
Bugün, ülkemizde, gözlemlerin ve istatistiklerin belirgin hale getirdiği acı gerçek şu: Kadın, ekonomik yaşamda erkekten daha fazla sömürülür. Kadının eşdeğerdeki emeğinin ortalama ücreti erkeğinkinden çok daha düşüktür. İş bulma imkânı açısından da erkekten elverişsiz konumdadır kadın. İşsizlik oranı kadınlarda çok daha yüksektir. Kültürel alanda da erkeğin gerisinde bıraktırılmıştır kadınlar. Onların okuyup yazma ve okul bitirme imkânları, erkeklerin imkânlarının çok gerisindedir. Kadının siyasal yaşamda da etkinliği yoktur. Meclis'teki ağırlığı yok gibidir. Çocukluğunu doya doya yaşama, küçük yaşta gönülsüz başgöz edilmeme gibi imkânları yoktur genelde. Horlanıp aşağılanan, ekonomik baskıya, cinsel tacize ve şiddete maruz bırakılan kadınlarımızın yüzde otuzu da eşinden dayak yer. Söze bakar mısınız: Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin! Kırsalda kadına bakış bu. Şarkıya bakar mısınız: Kadına kanma o bir yalandır…
Ahlaki değer yargıları alanına gelince: Bu alandaki görünümün daha aydınlık olduğu sanılmasın. Öyle ki, hani neredeyse, "kadınlık" kişiyi aşağılamanın, "erkeklik" ise kişiyi pohpohlamanın simgesi olmuştur. Bu arada kadınlar, medyada ve reklamlarda, düpedüz "cinsel meta" derekesine düşürülmüşlerdir.
Kadın-erkek bir bütündür. İnsanlar arasında ayrım yapmak, kadın-erkek diye sınıflandırmak bir insanlık ayıbıdır.
Dünya inanılmaz bir hızla değişiyor. Her şeye rağmen toplumumuz da bundan nasibini almakta; sosyal, kültürel, yasal dönüşümlere uyum sağlamayı istemektedir.
Bu bağlamda kadının ulusal ve uluslararası düzeyde, 21.yüzyılın toplumunda etkin ve saygın yerini alabilmesi için gerekli hukuk politikası oluşturularak, yasal düzenlemelere gidilmesi zorunludur.
Meclis'ten ve hükümetten, kadına yönelik şiddetin sonlandırılmasından vazgeçtik, hiç olmazsa şiddetin azaltılmasını istiyoruz.
Sözlerimizi Mevlana'nın bir dörtlüğü ile bitirelim:
Evlilikte eşitlik, bu temeli yapının,
Bir bütündür şüphesiz kadın ile er kişi,
Size sorarım dostlar, olur mu hiç kapının
Bir kanadı tahtadan bir kanadı fil dişinden
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023