İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ, Abdulaziz ebu Veliyullah Ahmed b. Abdurrahim Ömer ed-Dehlevî (. h.1176)
5. Kaynak; İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ, Abdulaziz ebu Veliyullah Ahmed b. Abdurrahim Ömer ed-Dehlevî (. h.1176).
21.02.2022 01:57:00





5. Kaynak; İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ, Abdulaziz ebu Veliyullah Ahmed b. Abdurrahim Ömer ed-Dehlevî (. h.1176).
14 Şevval 1114 (3 Mart 1703) tarihinde Delhi şehrine bağlı Muzaffernagar'da doğdu. Soyu baba tarafından Hz. Ömer'e, anne tarafından İmam Musa El-Kâzım'a ulaşır.
Hayatına dair kaynaklarda yer alan bilgiler daha çok Enfâsü'l-ʿârifîn adlı eserindeki otobiyografisine dayanmaktadır. Dedesi Vecîhüddin ile babası Abdurrahim, Delhi ulemasından olup her ikisi de El-Fetâva'il-Hindiyye'yi, (el-Âlemgîriyye) hazırlayan heyette yer almıştı.
Şeyh Muhammed Pühletî'nin kızı olan annesi Fahrünnisâ da dinî ilimlere vâkıftı. Şah Veliyullah, küçük yaşta Kuran'ı ezberledi. İlköğrenimini babasının yanında gördü.
Hicri 1143 yılında (1731) hac vazifesini ifa etmek amacıyla gittiği Mekke ve Medine'de yaklaşık on dört ay kaldı. Bu sırada özellikle hadisle ilgilendi, İslâmî ilimlerin diğer dallarındaki bilgilerini arttırdı, ayrıca talebe okuttu.
Ömer ed-Dehlevi, Medine'deki hocaları arasında, Ebu Tahir Muhammed b. İbrahim el-Kürdî'nin ilmî ve tasavvufî hayatından önemli derecede, etkilendiğini belirtir.
Hindistan'a dönünce Rahîmiyye Medresesi'nde yeniden ders okutmaya başladı, daha çok hadis ve tefsir ilimlerine ağırlık verdi. Kısa zamanda sayıları artan öğrencilerine medrese binası kâfi gelmeyince Sultan Muhammed Şah'ın desteğiyle kendisine daha geniş bir bina tahsis edildi.
"Delhi Darülulûmu" diye şöhret bulan medrese, Hindistan'daki üç değişik İslami dinî eğitim geleneğinin, (Delhi, Leknev, Haydarabat) tefsir ve hadise ağırlık veren önemli birimini oluşturdu ve bir dârülhadis vazifesi gördü.
Veliyyullah Ömer ed-Dehlevî, 29 Muharrem 1176 (20 Ağustos 1762) tarihinde Delhi'de vefat etti.
Arapça ve Farsça bilen, velut bir müellif olan, Veliyyullah'ın bu iki dilde yazıldığı pek çok eseri bulunmaktadır. Kesin sayısı tespit edilemeyen eserlerinden, yayınlaşmış olanlarının sayıları ve sahaları şöyledir;
Tefsirle alakalı beş kitap, Hadis ile alakalı altı kitap, Akaid ve Kelam ile alakalı dört, İslam hukuku ile alakalı iki kitap, Tasavvuf ve Felsefe ile alakalı dokuz kitap ve ikisi de Biyografi ve Tarih ile alakalı olmak üzere, toplam yirmi sekiz eseri, çeşitli yayınevleri tarafından basılarak yayınlanmıştır.
Veliyyullah Ömer ed-Dehlevî, yaşadığı dönemde kendi bölgesinde çokça bulunan Şiîleri tekfir etmeyi reddeder. Hatta Şia'yı küfürle suçlamadığı için, bazıları tarafından kendisi Şiîlikle itham edilmiştir.
Veliyyullah Ömer ed-Dehlevî, bazı hadis rivayetlerine dayanarak halifenin Kureyş'ten olması gerektiğini kabul eder ve halifeye karşı isyan etmenin meşruiyetini yalnızca küfür şartına bağlar.
İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâʾ (Birîlî 1286/1869; Lahor 1976) siyasî otoritenin hilâfetten saltanata dönüşmesi hakkında önemli bir eser olarak kabul edilmektedir.
İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ eserin Arapçası beş cilt olarak Prof. Dr. Takiyuddin En- Nedvi tarafında tahkik yapılarak 2013 yılında Şam'da Darul Kalem yayınevi tarafından basılmıştır.
Eserin 4. Cilt, beşinci bölüm, 366. Sayfasında menakıbı Aliy-yül Mürteza (r.a.) kısmında, Gadir-i Hum hadisi ve Aliy- yül Mürteza'nın (r.a.) faziletleri başlığında müellif şöyle yazmıştır;
Peygamber (s.a.a.) veda haccından dönerken, Gadir-i Hum da, hutbe verdi. Bu hutbede Aliy-yül Mürteza'nın (a.s.) faziletlerini zikretti.
Müellif, Hakim'in El- Müstedrek Al'es-Sahıhayn adlı eserinin 3. Cild 118. Sayfasında 4576 rakamlı hadisi şerifi, yine İstiab'ın 1. Cild 338. Sayfasında yer alan hadisi şerifin metnini, İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ adlı eserinin 4. Cild 367. Sayfasında şu şekilde yazmıştır;
" Hakim, (Nişaburi) Zeyd bin Erkam'dan şöyle rivayet etti; Peygamber (s.a.a.) veda haccından dönerken, Gadir-i Hum da, herkesi topladı ve sonra Peygamber Efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurdu;
"Size, ilkinin diğerinden daha büyük olduğu iki emanet bırakıyorum. Allah'ın kitabı ve itretim. O ikisinde bana nasıl halef olacaksınız, (beni nasıl takip edeceksiniz) bakın bakalım! O ikisi Havuz başında bana kavuşuncaya kadar ayrılmazlar."
Sonra Efendimiz (s.a.a.) dedi ki;
" Allah (c.c) benim velimdir. Bende bütün Müminlerin velisiyim."
Sonra Ali'nin elini tuttu ve dedi ki;
" Ben kimin velisi isem O'da onların velisidir. Ey Allah'ım O'na dost olana dost ol. O'na düşman olana düşman ol."
14 Şevval 1114 (3 Mart 1703) tarihinde Delhi şehrine bağlı Muzaffernagar'da doğdu. Soyu baba tarafından Hz. Ömer'e, anne tarafından İmam Musa El-Kâzım'a ulaşır.
Hayatına dair kaynaklarda yer alan bilgiler daha çok Enfâsü'l-ʿârifîn adlı eserindeki otobiyografisine dayanmaktadır. Dedesi Vecîhüddin ile babası Abdurrahim, Delhi ulemasından olup her ikisi de El-Fetâva'il-Hindiyye'yi, (el-Âlemgîriyye) hazırlayan heyette yer almıştı.
Şeyh Muhammed Pühletî'nin kızı olan annesi Fahrünnisâ da dinî ilimlere vâkıftı. Şah Veliyullah, küçük yaşta Kuran'ı ezberledi. İlköğrenimini babasının yanında gördü.
Hicri 1143 yılında (1731) hac vazifesini ifa etmek amacıyla gittiği Mekke ve Medine'de yaklaşık on dört ay kaldı. Bu sırada özellikle hadisle ilgilendi, İslâmî ilimlerin diğer dallarındaki bilgilerini arttırdı, ayrıca talebe okuttu.
Ömer ed-Dehlevi, Medine'deki hocaları arasında, Ebu Tahir Muhammed b. İbrahim el-Kürdî'nin ilmî ve tasavvufî hayatından önemli derecede, etkilendiğini belirtir.
Hindistan'a dönünce Rahîmiyye Medresesi'nde yeniden ders okutmaya başladı, daha çok hadis ve tefsir ilimlerine ağırlık verdi. Kısa zamanda sayıları artan öğrencilerine medrese binası kâfi gelmeyince Sultan Muhammed Şah'ın desteğiyle kendisine daha geniş bir bina tahsis edildi.
"Delhi Darülulûmu" diye şöhret bulan medrese, Hindistan'daki üç değişik İslami dinî eğitim geleneğinin, (Delhi, Leknev, Haydarabat) tefsir ve hadise ağırlık veren önemli birimini oluşturdu ve bir dârülhadis vazifesi gördü.
Veliyyullah Ömer ed-Dehlevî, 29 Muharrem 1176 (20 Ağustos 1762) tarihinde Delhi'de vefat etti.
Arapça ve Farsça bilen, velut bir müellif olan, Veliyyullah'ın bu iki dilde yazıldığı pek çok eseri bulunmaktadır. Kesin sayısı tespit edilemeyen eserlerinden, yayınlaşmış olanlarının sayıları ve sahaları şöyledir;
Tefsirle alakalı beş kitap, Hadis ile alakalı altı kitap, Akaid ve Kelam ile alakalı dört, İslam hukuku ile alakalı iki kitap, Tasavvuf ve Felsefe ile alakalı dokuz kitap ve ikisi de Biyografi ve Tarih ile alakalı olmak üzere, toplam yirmi sekiz eseri, çeşitli yayınevleri tarafından basılarak yayınlanmıştır.
Veliyyullah Ömer ed-Dehlevî, yaşadığı dönemde kendi bölgesinde çokça bulunan Şiîleri tekfir etmeyi reddeder. Hatta Şia'yı küfürle suçlamadığı için, bazıları tarafından kendisi Şiîlikle itham edilmiştir.
Veliyyullah Ömer ed-Dehlevî, bazı hadis rivayetlerine dayanarak halifenin Kureyş'ten olması gerektiğini kabul eder ve halifeye karşı isyan etmenin meşruiyetini yalnızca küfür şartına bağlar.
İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâʾ (Birîlî 1286/1869; Lahor 1976) siyasî otoritenin hilâfetten saltanata dönüşmesi hakkında önemli bir eser olarak kabul edilmektedir.
İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ eserin Arapçası beş cilt olarak Prof. Dr. Takiyuddin En- Nedvi tarafında tahkik yapılarak 2013 yılında Şam'da Darul Kalem yayınevi tarafından basılmıştır.
Eserin 4. Cilt, beşinci bölüm, 366. Sayfasında menakıbı Aliy-yül Mürteza (r.a.) kısmında, Gadir-i Hum hadisi ve Aliy- yül Mürteza'nın (r.a.) faziletleri başlığında müellif şöyle yazmıştır;
Peygamber (s.a.a.) veda haccından dönerken, Gadir-i Hum da, hutbe verdi. Bu hutbede Aliy-yül Mürteza'nın (a.s.) faziletlerini zikretti.
Müellif, Hakim'in El- Müstedrek Al'es-Sahıhayn adlı eserinin 3. Cild 118. Sayfasında 4576 rakamlı hadisi şerifi, yine İstiab'ın 1. Cild 338. Sayfasında yer alan hadisi şerifin metnini, İzâletü'l-ḫafa'i an-il ḫilâfeti'l-ḫulefâ adlı eserinin 4. Cild 367. Sayfasında şu şekilde yazmıştır;
" Hakim, (Nişaburi) Zeyd bin Erkam'dan şöyle rivayet etti; Peygamber (s.a.a.) veda haccından dönerken, Gadir-i Hum da, herkesi topladı ve sonra Peygamber Efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurdu;
"Size, ilkinin diğerinden daha büyük olduğu iki emanet bırakıyorum. Allah'ın kitabı ve itretim. O ikisinde bana nasıl halef olacaksınız, (beni nasıl takip edeceksiniz) bakın bakalım! O ikisi Havuz başında bana kavuşuncaya kadar ayrılmazlar."
Sonra Efendimiz (s.a.a.) dedi ki;
" Allah (c.c) benim velimdir. Bende bütün Müminlerin velisiyim."
Sonra Ali'nin elini tuttu ve dedi ki;
" Ben kimin velisi isem O'da onların velisidir. Ey Allah'ım O'na dost olana dost ol. O'na düşman olana düşman ol."

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.