AKP iktidarında üçüncü öğretim yılı da gelip çatıyor.
İktidarın hemen her alandaki politikaları beceriksizlik acelecilik ve fiyaskolarla dolu.
Ancak AKP iktidarının eğitimin ve özgürlük politikaları fiyaskonun ötesinde, ihanetle ifade edilebilecek yanlış icraatlarla dolu.
İktidar, gelir gelmez daha önceki hükümetin üçüncü ortağı Mesut Yılmaz'ın "kör AB'ci" politikalarını topyekün devlet ve millet politikasına dönüştürdü.
AB dışında bir arayışın medeniyetin varoşlarına düşmek olduğunu söyleyen Başbakan Avrupa Birliği'ni bir medeniyet, kültür projesi olarak sahiplendi.
Fransız Le Figaro dergisinin başyazarının söylediği gibi, "İslamcı bir kökenden gelen Başbakan AB imanında karar kılmıştı".
AKP iktidarının özgürlük, eğitim ve sosyal politikaları da AB kriterlerine göre şekillendi.
Öyle ki, AKP iktidarının mütedeyyin tabanına ihaneti sayesinde başörtüsü yasağı Türkiye'nin önüne konan Kopenhag Kriterlerine dahil edildi.
AKP iktidarı, AB kriterleri çerçevesinde bölücülere, teröristlere, azınlıklara ve Hıristiyanlara özgürlükler, ayrıcalıklar ve imtiyazlar için seferber oldu.
Milletin yüzde 99'unu oluşturan Müslümanların ise boyunduruğu biraz daha sıkıldı.
Kelimenin tam anlamı ile AKP iktidarı "köpekleri salıverirken taşları bağladı".
AKP sözümona didiştiği güç odaklarınca alkışlanıyor şimdi. AKP'nin imam hatip ve başörtüsü ihaneti, kendisi ile kayıkçı kavgasına tutuşan YÖK Başkanı Teziç'in dahi ağzını kulaklarına erdirdi. Teziç, başörtüsü yasağının YÖK'ten değil iktidarın iman tercihi olan AB'den uluslararası ve ulusal kanun ve kararlardan kaynaklandığını söylüyor.
Bakın Müslümana kıs kıs gülen Teziç neler diyor:
"Türban sorunu YÖK'ten kaynaklanmadı. Biz YÖK olarak "şu giysi biçimi yasaktır" diye bir karar almadık. Kararlar yargıdan geldi. Şimdi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin dolayısı ile Avrupa'nın bir kriteri olarak ortaya çıktı. BU KRİTERLERİN OLUŞMASI DA, BU KONUYU AVRUPA YARGISINA GÖTÜRENLER SAYESİNDE OLDU. REFAH PARTİSİ, bizim Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararı ile yetinmedi, konuyu AVRUPA MAHKEMESİ'NE götürdü.
Oradan da bu karar geldi ve Türkiye adeta bağlandı. Artık Anayasa ve yasaları değiştirerek konuyu çözme imkanımız hukuken yok. Anayasa değişse bile Türkiye kendisini uluslararası planda bağladı. Çünkü (AKP SAYESİNDE) Anayasa'nın 90. maddesi değiştirilerek uluslararası antlaşmalar ve kararlar iç hukukumuzda kanunlar ve Anayasa'dan üstün bir hale getirildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban ile ilgili kararı da adeta "anayasa üstü" bir bağlayıcılık taşıyor.
Türkiye gelecekte Anayasa'yı değiştirirken dahi bu (AİHM'nin) mahkemenin kararlarını görmezlikten gelemez."
Şimdi Saadet Partisi, "Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin lehimize karar vermeyeceğini biliyorduk, denemek için müracaat ettik, biz haklı çıktık" züğürt tesellisine mi kızalım...
AKP'nin AB'yi iman meselesi haline getirip tümden teslim olmasına mı?
AB sayesinde özgür olacağız propagandası ile kendini aldatıp AKP'ye hala destek veren muhafazakar tabana duyurulur. İşte Müslümanın kıyafetine tahammül edemeyen haçlı AB... İşte değişerek AB imanı uğruna kutsal ne varsa bir kenara atan AKP...
Son söz Kutlu Elçi'ninz (sav):
"Mümin bir yılan deliğinden ikinci kere ısırılmaz."
İktidarın hemen her alandaki politikaları beceriksizlik acelecilik ve fiyaskolarla dolu.
Ancak AKP iktidarının eğitimin ve özgürlük politikaları fiyaskonun ötesinde, ihanetle ifade edilebilecek yanlış icraatlarla dolu.
İktidar, gelir gelmez daha önceki hükümetin üçüncü ortağı Mesut Yılmaz'ın "kör AB'ci" politikalarını topyekün devlet ve millet politikasına dönüştürdü.
AB dışında bir arayışın medeniyetin varoşlarına düşmek olduğunu söyleyen Başbakan Avrupa Birliği'ni bir medeniyet, kültür projesi olarak sahiplendi.
Fransız Le Figaro dergisinin başyazarının söylediği gibi, "İslamcı bir kökenden gelen Başbakan AB imanında karar kılmıştı".
AKP iktidarının özgürlük, eğitim ve sosyal politikaları da AB kriterlerine göre şekillendi.
Öyle ki, AKP iktidarının mütedeyyin tabanına ihaneti sayesinde başörtüsü yasağı Türkiye'nin önüne konan Kopenhag Kriterlerine dahil edildi.
AKP iktidarı, AB kriterleri çerçevesinde bölücülere, teröristlere, azınlıklara ve Hıristiyanlara özgürlükler, ayrıcalıklar ve imtiyazlar için seferber oldu.
Milletin yüzde 99'unu oluşturan Müslümanların ise boyunduruğu biraz daha sıkıldı.
Kelimenin tam anlamı ile AKP iktidarı "köpekleri salıverirken taşları bağladı".
AKP sözümona didiştiği güç odaklarınca alkışlanıyor şimdi. AKP'nin imam hatip ve başörtüsü ihaneti, kendisi ile kayıkçı kavgasına tutuşan YÖK Başkanı Teziç'in dahi ağzını kulaklarına erdirdi. Teziç, başörtüsü yasağının YÖK'ten değil iktidarın iman tercihi olan AB'den uluslararası ve ulusal kanun ve kararlardan kaynaklandığını söylüyor.
Bakın Müslümana kıs kıs gülen Teziç neler diyor:
"Türban sorunu YÖK'ten kaynaklanmadı. Biz YÖK olarak "şu giysi biçimi yasaktır" diye bir karar almadık. Kararlar yargıdan geldi. Şimdi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin dolayısı ile Avrupa'nın bir kriteri olarak ortaya çıktı. BU KRİTERLERİN OLUŞMASI DA, BU KONUYU AVRUPA YARGISINA GÖTÜRENLER SAYESİNDE OLDU. REFAH PARTİSİ, bizim Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararı ile yetinmedi, konuyu AVRUPA MAHKEMESİ'NE götürdü.
Oradan da bu karar geldi ve Türkiye adeta bağlandı. Artık Anayasa ve yasaları değiştirerek konuyu çözme imkanımız hukuken yok. Anayasa değişse bile Türkiye kendisini uluslararası planda bağladı. Çünkü (AKP SAYESİNDE) Anayasa'nın 90. maddesi değiştirilerek uluslararası antlaşmalar ve kararlar iç hukukumuzda kanunlar ve Anayasa'dan üstün bir hale getirildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban ile ilgili kararı da adeta "anayasa üstü" bir bağlayıcılık taşıyor.
Türkiye gelecekte Anayasa'yı değiştirirken dahi bu (AİHM'nin) mahkemenin kararlarını görmezlikten gelemez."
Şimdi Saadet Partisi, "Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin lehimize karar vermeyeceğini biliyorduk, denemek için müracaat ettik, biz haklı çıktık" züğürt tesellisine mi kızalım...
AKP'nin AB'yi iman meselesi haline getirip tümden teslim olmasına mı?
AB sayesinde özgür olacağız propagandası ile kendini aldatıp AKP'ye hala destek veren muhafazakar tabana duyurulur. İşte Müslümanın kıyafetine tahammül edemeyen haçlı AB... İşte değişerek AB imanı uğruna kutsal ne varsa bir kenara atan AKP...
Son söz Kutlu Elçi'ninz (sav):
"Mümin bir yılan deliğinden ikinci kere ısırılmaz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014