ABD ve İsrail basını önce İsrail Başbakanı Netanyahu'nun İran'ın nükleer programıyla ilgili dramatik istihbarat içeren bir konuşma yapacağını, yeni istihbarat bilgileri paylaşacağını tüm dünyaya pompaladı. Ardından da Netahyahu sahneye çıkarak tamamen siyasi şov mahiyetindeki beklenen konuşmasını yaptı ama haberlerle pompalanan dağ, balon çıktı, fare bile doğuramadı. İsrail Başbakanı'nın, İran'ın 2015 nükleer anlaşmasını ihlal ettiği iddiasıyla yaptığı konuşma ve sunduğu belgeler fos çıktı, kimseyi ikna etmedi.
Hatırlarsanız, 2015 yılında İran ve BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin) ile Almanya'nın oluşturduğu P5+1 grubu arasında İran'ın nükleer programıyla alakalı bir anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşma karşılığında İran'a yaptırımlar kaldırılmıştı. Bu anlaşma 12 Mayıs'ta yeniden ele alınacak ve ABD-İsrail ikilisi bu anlaşmanın iptal edilmesinden yana?
İsrail'in bu son hamlesi de bu amaca yönelik?
Netanyahu'nun şovuna dünyadan tepkiler şöyle:
Rusya ikna olmadı. Rusya Devlet Başkanı Putin'i telefonla arayan İsrail Başbakanı, İran'ın üç yıl önce imzalanan P5+1 anlaşmasını çiğnediğini anlattı. Putin ise Netanyahu'ya "Rusya'nın İran nükleer anlaşmasıyla ilgili görüşü değişmemiştir. Dünya güvenliği bakımından birinci derece önem taşıyan bu anlaşmaya tüm ilgili taraflar riayet etmeli" cevabını verdi.
AB, Fransa ve İngiltere Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı'nı (UAEA) adres gösterdi.
AB Dışişleri Temsilcisi Mogherini, Netanyahu'nun sunumunun, "İran'ın nükleer anlaşmaya uymadığını göstermediğini" belirtti. İran'ın anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini denetleyen tek yetkili kurumun UAEA olduğunu belirten Mogherini, UAEA'nın İran'ın sorumluluklarını yerine getirdiğini onaylayan 10 rapor yayımladığını anımsattı.
BM'ye bağlı UAEA ise İran'ın anlaşmaya uyduğunu açıkladı. UAEA Sözcüsü, "İran'da 2009 yılı sonrasında bir nükleer patlayıcı geliştirme ile ilgili inandırıcı faaliyet belirtisi olmadığını, Aralık 2015 raporuyla bu meseleyi kapattıklarını" söyledi.
Fransız AFP ajansı, Netanyahu'nun 2015'ten bu yana İran'ın nükleer silah edinme yolunda aktif olarak çalıştığına dair bir kanıt sunmadığına dikkat çekti.
İşin garip tarafı, Netanyahu İsrail basınını bile ikna edemedi. İsrailli 'Haaretz' gazetesi, Netanyahu'nun İran'ın nükleer programına ilişkin ele geçirdiklerini iddia ettiği delillerin UAEA'nın daha önceki raporlarında yer aldığını aktardı. Gazetede, Netanyahu'nun açıkladığı bilgilerde herhangi bir tarih belirtilmediği, dolayısıyla İsrail Başbakanı'nın öne sürdüğü "İran'ın nükleer programını geliştirme çalışmalarının" yaklaşık üç yıl önce imzalanan nükleer anlaşmadan sonra yapıldığını da kanıtlamadığı vurgulandı.
İran Dışişleri Bakanı Zarif, "İran'ın nükleer silah için gizli bir program üzerinde çalıştığını" iddia eden Netanyahu'yu "yalancı çoban" olarak nitelendirdi.
Dünya genelinde bütün açıklamalar İran'ın nükleer anlaşmaya tamamen uyduğu yönündeyken ve İsrail'in suçlamaları geçersiz olarak kabul edilirken, ABD-İsrail ikilisi öküz altında buzağı aramaya devam ediyor. Çünkü hedefleri suçlu ya da suçsuz aramak değil, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında parçalamayı ve işgal etmeyi düşündükleri İran'a bir şekilde askeri müdahaleyi gerçekleştirebilmek?
Irak'ta kitle imha silahı yalanıyla, Suriye'de kimyasal yalan ile yargısız infaz yaptılar şimdi de İran'a aynı infazı yapmayı hedefliyorlar. Onlar için bahanenin geçerliliği değil, yalan da olsa bahane olması önemli, sonra kim ne derse papağan gibi o yalanı tekrar edip hukuksuz bir şekilde infazlarını gerçekleştiriyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi ABD'nin vatan hesabı, İsrail'in ise büyük İsrail devleti hesabı var. Irak'ta bunu gerçekleştirdiler, Suriye'de kısmen gerçekleştirdiler, şimdi sıra İran'a ve Türkiye'ye geldi.
İsrail savaş moduna geçti. İsrail Parlamentosu Knesset, Başbakan Netanyahu'ya, savunma bakanının onayını aldıktan sonra savaş ilan etme yetkisi veren yasa tasarısını onadı.
ABD ise zaten İran'a müdahale için bahane arıyor. ABD Başkanı Trump, "Netanyahu'nun sunumunun kendisini yüzde 100 haklı çıkardığını" belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İsrail belgelerinin İran'ın nükleer program konusunda "doğruları söylemediğine dair bir şüphe bırakmadığını" söyledi. Pompeo, "İran'ın yıllarca nükleer programı denetleyen UAEA'ya yalan söylediğini' savundu.
ABD'li yetkililer, İsrail Başbakanı hiçbir konuşmasaydı bile aynı açıklamaları yapacaktı.
Ortadoğu'nun tek nükleer gücü savaş suçundan sabıkalı İsrail, İran'a nükleer güç olamazsın diyor; nükleer silahlarla yüzbinleri katleden, kendisi kitle imha silahı olan ABD ise kitle imha silahları bahaneleriyle İslam ülkelerini bir bir suçluyor, sonra da işgal
ediyor.
Dünyada adalet, insan hakları ve demokrasi ABD ve İsrail'in şahsında yerlerde sürünüyor. Gerçek adalet, gerçek insan hakları ve demokrasi dünya insanlığını ABD ve İsrail'in tasallutundan kurtarmaktır.
Bunun da tek yolu, ülkelerin Milli Ekonomi Modeli'ni uygulaması, hepsinin bu modelle Sosyal Devlet-Milli Devlet olması ve bu şekilde emperyalizmin bütün yöntemlerinin son bulmasıdır. Bu, tüm dünyada eninde sonunda gerçekleşecektir ama inşallah daha büyük bedeller ödenmeden gerçekleşir.
Hatırlarsanız, 2015 yılında İran ve BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin) ile Almanya'nın oluşturduğu P5+1 grubu arasında İran'ın nükleer programıyla alakalı bir anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşma karşılığında İran'a yaptırımlar kaldırılmıştı. Bu anlaşma 12 Mayıs'ta yeniden ele alınacak ve ABD-İsrail ikilisi bu anlaşmanın iptal edilmesinden yana?
İsrail'in bu son hamlesi de bu amaca yönelik?
Netanyahu'nun şovuna dünyadan tepkiler şöyle:
Rusya ikna olmadı. Rusya Devlet Başkanı Putin'i telefonla arayan İsrail Başbakanı, İran'ın üç yıl önce imzalanan P5+1 anlaşmasını çiğnediğini anlattı. Putin ise Netanyahu'ya "Rusya'nın İran nükleer anlaşmasıyla ilgili görüşü değişmemiştir. Dünya güvenliği bakımından birinci derece önem taşıyan bu anlaşmaya tüm ilgili taraflar riayet etmeli" cevabını verdi.
AB, Fransa ve İngiltere Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı'nı (UAEA) adres gösterdi.
AB Dışişleri Temsilcisi Mogherini, Netanyahu'nun sunumunun, "İran'ın nükleer anlaşmaya uymadığını göstermediğini" belirtti. İran'ın anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini denetleyen tek yetkili kurumun UAEA olduğunu belirten Mogherini, UAEA'nın İran'ın sorumluluklarını yerine getirdiğini onaylayan 10 rapor yayımladığını anımsattı.
BM'ye bağlı UAEA ise İran'ın anlaşmaya uyduğunu açıkladı. UAEA Sözcüsü, "İran'da 2009 yılı sonrasında bir nükleer patlayıcı geliştirme ile ilgili inandırıcı faaliyet belirtisi olmadığını, Aralık 2015 raporuyla bu meseleyi kapattıklarını" söyledi.
Fransız AFP ajansı, Netanyahu'nun 2015'ten bu yana İran'ın nükleer silah edinme yolunda aktif olarak çalıştığına dair bir kanıt sunmadığına dikkat çekti.
İşin garip tarafı, Netanyahu İsrail basınını bile ikna edemedi. İsrailli 'Haaretz' gazetesi, Netanyahu'nun İran'ın nükleer programına ilişkin ele geçirdiklerini iddia ettiği delillerin UAEA'nın daha önceki raporlarında yer aldığını aktardı. Gazetede, Netanyahu'nun açıkladığı bilgilerde herhangi bir tarih belirtilmediği, dolayısıyla İsrail Başbakanı'nın öne sürdüğü "İran'ın nükleer programını geliştirme çalışmalarının" yaklaşık üç yıl önce imzalanan nükleer anlaşmadan sonra yapıldığını da kanıtlamadığı vurgulandı.
İran Dışişleri Bakanı Zarif, "İran'ın nükleer silah için gizli bir program üzerinde çalıştığını" iddia eden Netanyahu'yu "yalancı çoban" olarak nitelendirdi.
Dünya genelinde bütün açıklamalar İran'ın nükleer anlaşmaya tamamen uyduğu yönündeyken ve İsrail'in suçlamaları geçersiz olarak kabul edilirken, ABD-İsrail ikilisi öküz altında buzağı aramaya devam ediyor. Çünkü hedefleri suçlu ya da suçsuz aramak değil, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında parçalamayı ve işgal etmeyi düşündükleri İran'a bir şekilde askeri müdahaleyi gerçekleştirebilmek?
Irak'ta kitle imha silahı yalanıyla, Suriye'de kimyasal yalan ile yargısız infaz yaptılar şimdi de İran'a aynı infazı yapmayı hedefliyorlar. Onlar için bahanenin geçerliliği değil, yalan da olsa bahane olması önemli, sonra kim ne derse papağan gibi o yalanı tekrar edip hukuksuz bir şekilde infazlarını gerçekleştiriyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi ABD'nin vatan hesabı, İsrail'in ise büyük İsrail devleti hesabı var. Irak'ta bunu gerçekleştirdiler, Suriye'de kısmen gerçekleştirdiler, şimdi sıra İran'a ve Türkiye'ye geldi.
İsrail savaş moduna geçti. İsrail Parlamentosu Knesset, Başbakan Netanyahu'ya, savunma bakanının onayını aldıktan sonra savaş ilan etme yetkisi veren yasa tasarısını onadı.
ABD ise zaten İran'a müdahale için bahane arıyor. ABD Başkanı Trump, "Netanyahu'nun sunumunun kendisini yüzde 100 haklı çıkardığını" belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İsrail belgelerinin İran'ın nükleer program konusunda "doğruları söylemediğine dair bir şüphe bırakmadığını" söyledi. Pompeo, "İran'ın yıllarca nükleer programı denetleyen UAEA'ya yalan söylediğini' savundu.
ABD'li yetkililer, İsrail Başbakanı hiçbir konuşmasaydı bile aynı açıklamaları yapacaktı.
Ortadoğu'nun tek nükleer gücü savaş suçundan sabıkalı İsrail, İran'a nükleer güç olamazsın diyor; nükleer silahlarla yüzbinleri katleden, kendisi kitle imha silahı olan ABD ise kitle imha silahları bahaneleriyle İslam ülkelerini bir bir suçluyor, sonra da işgal
ediyor.
Dünyada adalet, insan hakları ve demokrasi ABD ve İsrail'in şahsında yerlerde sürünüyor. Gerçek adalet, gerçek insan hakları ve demokrasi dünya insanlığını ABD ve İsrail'in tasallutundan kurtarmaktır.
Bunun da tek yolu, ülkelerin Milli Ekonomi Modeli'ni uygulaması, hepsinin bu modelle Sosyal Devlet-Milli Devlet olması ve bu şekilde emperyalizmin bütün yöntemlerinin son bulmasıdır. Bu, tüm dünyada eninde sonunda gerçekleşecektir ama inşallah daha büyük bedeller ödenmeden gerçekleşir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025