İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği 10. Konferansı'nda söz alan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını terör ve İslam konusuna ayırdı. Fransa'daki Charlie Hebdo saldırısından sonra Avrupa'da zaten başlamış olan İslamofobinin taraftar topladığı bir ortamda İslam ülkelerinin dayanışması elbette çok önemli. Eğer Müslüman devletler arasındaki birliktelik tam manasıyla sağlanmış olsa İslam dini üzerinden devam eden terör bahanesi de zaten etkisiz kılınacaktır. Ancak Türkiye'deki siyasetin icraatlarında gördüğümüz haller, "İslam dini terörle bağdaşmaz, kimlere hizmet ettiği belli olmayan örgütlerin yaptıkları Müslümana mal edilemez" gibi söylemleri havada bırakmaktadır. Konuşması boyunca terörden bahseden Sayın Erdoğan, başbakanlığı döneminde ülkesindeki terörle müzakere sürecini başlatan kişidir. Yine kendilerinin adı, Suriye meselesinde "El Kaide, El Nusra gibi örgütlere yardım ediyor" şeklinde yabancı basında yer almış ve taraflarından bir itiraz da gelmemiştir. Irak ve Şam bölgesinde devlet kurma hayaliyle bölgeyi kana bulayan IŞİD'i, eğit-donat projesiyle yetiştirmeye de bu zihniyet 'evet' demiştir. Hal böyleyken hangi teröriste karşı birlikten bahsedilmektedir? Dünya liderlerince de bilinen Türkiye'nin terör tavrı, Paris'teki terörü telin mitinginde Davutoğlu'nu zor durumda bırakmamış mıdır? Hollande'ın soğuk duruşu kameralara yansımamış mıdır? Üstelik terör yürüyüşüne katılmak, bir manada işlenen suçu üzerine almak olarak algılanmıştır. Kabul etsek de etmesek de Türkiye geldiği noktada hem Sünni dünyanın başı, hem İslam âlemine yönelen tehdit ve işgal de namluyu Müslümana doğrultan çizgisindedir. İtiraf etmek gerekir ki, böyle yanar döner bir siyaseti anlamaya da imkân bulunmamaktadır. İslam dünyasına "İslamiyet terörle bağdaşmaz" diyen Erdoğan, ülkesindeki terörün hortladığından haberdar mıdır acaba? Charlie Hebdo olayından bu yana 9 Ocak'ta İstanbul Şişli'de iki kişi bombalı çantayla yakalanmıştır 10 Ocak'ta Başakşehir'de bir alışveriş merkezi önünde bulunan bomba düzeneği etkisiz hale getirilerek, incelenmek üzere emniyete götürülmüştür. 11 Ocak'ta Şanlıurfa'da 161 molotofkokteyli ve bin 35 ses bombası ele geçirilmiştir 13 Ocak'ta Başkentte bir caddede pimi çekilmemiş, parça tesirli el bombası bulunmuştur. 18 Ocak'ta İstanbul'da 4 farklı noktada el yapımı basınç tesirli bombalar patlatılmıştır. 20 Ocak'ta Rize'de Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı önünde unutulan poşet bomba imha ekibi tarafından etkisiz hale getirilmiştir. İçinde eski giysilerin olduğu poşet, bomba korkusu yaşayan halkta paniğe neden oldu. Dünya genelinde, sınır ötemizde ve ülkemizde ciddi bir terör korkusu baş göstermiştir. Avrupa ve topyekûn Batı için bu terörün kaynağı Müslümanlardır. Eğer İslamofobiden, İslam'ın terörle bağdaşmasından, Batı'nın Müslümanı terörist görmesinden hakikaten rahatsızlık duyuluyorsa, uluslararası terörü kimlerin ortaya çıkardığı, beslediği bellidir. Önce bunlar konuşulsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Dünya 'Milli Ekonomi Modeli' diyor / 22.01.2025
- Dağılan AB'nin karşısında yükselen Avrasya Birliği / 21.01.2025
- Madenler milli servettir / 20.01.2025
- Tarım / 19.01.2025
- AB kıssası / 18.01.2025
- Ruhun arayışı sahibini bulana kadar devam eder / 17.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -2- / 16.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -1- / 15.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -2- / 14.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -1- / 13.01.2025
- Dağılan AB'nin karşısında yükselen Avrasya Birliği / 21.01.2025
- Madenler milli servettir / 20.01.2025
- Tarım / 19.01.2025
- AB kıssası / 18.01.2025
- Ruhun arayışı sahibini bulana kadar devam eder / 17.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -2- / 16.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -1- / 15.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -2- / 14.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -1- / 13.01.2025