"Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur Allah pekiyi bilendir, hikmet sahibidir." (Tevbe, 60)Zekât, Peygamber efendimizin (s.a.a.) Medine'ye hicretlerinin ikinci senesinde mü'minlere farz kılınmıştır. Peygamberimizin (s.a.a.) uygulaması ise tayin olunan memurlar vasıtasıyla icra ediliyordu. Memurlar mal sahiplerine bizzat gidip ödeyecekleri meblağı tespit edip o anda tahsilâtını yapıyorlardı. Peygamber (s.a.a.) efendimiz hem zekât verenleri hem de zekât memurlarını kontrol ediyordu. Allah-ü Teâlâ'nın emrettiği gibi zekâtı hak sahiplerine dağıtıyordu. Peygamber efendimiz (s.a.a.) zekâtla alakalı kayıtları yazmış ve gazvelere giderken bu kayıtları yanında götürmüştür. Peygamber efendimiz (s.a.a.) zekâtı mü'minlerden ilk başta ibadet, sonrasında vergi, ondan sonra da sadaka olarak Beytül Mala alıyordu. Zekâtın ibadet olduğunda, İslam âlimleri ittifak etmiş zekâtın vergi olup olmadığı konusunda ayrılmışlardır.Peygamber efendimizin (s.a.a.) asrısaadetlerinde Müslümanlardan vergi alınmıyordu, tam tersine devletin kaynakları ihtiyaç sahibi mü'minlere, adaletle dağıtılıyordu. Peygamber (s.a.a.) ahrete göçmelerinden sonra Hz. Ebu Bekir'in döneminde ilk nifaklarla karşılaştılar. Bunlar zekât vermeye karşı çıkanlar ve dinden dönenlerdir. Bunlara Ridde savaşları denir (1). Zekât vermeyi reddedenler dinden dönmemişlerdi. Namaz kılıp Oruç tutuyorlardı, söyledikleri ise biz zekâtı Ebu Bekir'e vermeyiz sözüydü. Yani zekâtı inkâr etmediler zekât toplayan makamı halifeyi kabul etmediler. Bu konuda ihtilafları daha geniş bir şekilde inşallah ele alacağız.Hz. Ömer devrinde ise zekât müessesi bir ibadet şuuruyla devam etti. Burada Hz. İmam Ali'nin halifenin yanında bulunup ona her konuda yardım etmesini gözden kaçırmamamız gerekir.Şura'nın demokratik seçimiyle Halife olan Hz. Osman, zekâtı artık herkesin kendi gönlünce vermesi gerektiğini söyledi (2). Zekât memurlarının görevlerine son verdi. Zekâtın ibadet yönünü inkâr etmedi. Kurumsallaşmış Zekât kurumunun işlevselliğini fiili manada bitirdi. Böylece zekât almak için dolaşan memur kalmadığından zekâtta mü'minlerin gönüllerine bırakılmıştır. Hz. Osman bu icraatıyla zekât ibadetinde Müslümanları gözetimsiz bırakmıştır. 1. İslam tarihi Prof. Dr. H. İbrahim Hasan, Taberi III 244-2462. A.g.e. s.28
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024