Bir İHL mezunu olarak açıkça söyleyeyim R. T. Erdoğan’ı anlamak kadar anlatmakta çok zor. Hemen şunu da ekleyeyim; Ben Erdoğan’ı anladım. Sıkıntım anlatmakta. Daha doğrusu vatandaşa Erdoğan ve AKP profilini göstermekte, onu inandırmakta. Bilgi, belgeyi geçtim vatandaş, yaşadığı sefaletin üzerine oturmuş hala “ille de sen ille de sen” şarkısını okuyor. Buda hayatın kader boyutu olsa gerek.
Erdoğan 10. Kuruluş yıldönümünde; “Cezaevinden, bu şarkı bitmez, diyerek çıktık” diyordu. Sahi cezaevine hangi sebepten girmiştiniz? Büyük ihtimalle cevap; İdeallerimizi açıkça söylemlere dökmemizden ötürü, olacaktır. İşte tam bu noktada; söylem ve slogan haline getirdiğiniz idealler nerede, siz neredesiniz? Sorusu akla gelecektir.
Bu soru öyle ilham ile filan aklıma gelmedi. Kaç gündür siyasi söylemlere bakıyorum; Milletin yer altı yer üstü zenginliklerini satanlar, elde birey kalmayınca tıpkı gömlekleri üzerinde iken yaptıkları gibi milletin manevi hazinelerine, zenginliklerine yöneldiler. Umarım herkes bu zenginliklerini bari bu sefer talan ettirmez.
Geçenlerde hani Başbakanın devamlı şikayetçi olduğu toplu paylaşım siteleri var ya! İşte orada bir söz okudum. Altında Napolyon yazıyordu. Baştan söyleyeyim; Bu ve benzeri kişilerin söylemleri kendi millet ve medeniyetleri içindir. (genel anlamda) Onların dinden kasıtları Hıristiyanlıktır, bizim ise İslam’dır.
Napolyon diyor ki; “Din, sıradan insanları pasif ve sessiz tutmak için bulunmaz bir kaynaktır.”
Erdoğan diyor ki; “…Dikta rejimleri tarih boyunca eğitimi, okulları kendileri için bir kaynak olarak gördüler… CHP bu ülkede Kur’an kurslarını kapattı. CHP bu ülkede camileri kapattı. Hayır desinler, belgeleri var. CHP milletin dinini öğrenmek için okuduğu en temel eserleri, Elif–ba cüzlerini yasakladı, toplattırdı. Bırakınız camileri, evlerde dahi çocukların din eğitimi almalarının önüne geçildi. Evlerden toplanan kitaplar yakıldı. CHP kendi ideolojisi dışındaki her bilgiye engel koydu. Ezanı Türkçe okutma yarışına giren bu CHP zihniyeti değil mi? Ezanı farklı yapıya kaydırmak isteyen CHP zihniyeti değil mi?”
İşte bu noktada Erdoğan’ın AKP’nin 10. kuruluş yıldönümünde çizdiği AKP resmi gözümün önüne geliyor. Erdoğan AKP’yi nasıl tarif ediyordu? Önce geçmişini inkar ederek şöyle diyordu; “İslâm devleti veya şeriat devleti modeli Türkiye’nin şartlarına uygun değildir. Erbakan modeli İslam’ın karikatürüdür. Varlığımızın temel şartı Batıyı anlamak. Kapitalizme alternatif ekonomi rejimi yoktur…”
Şimdi bu anlayışta olan birinin Elif–ba’dan, ezandan vs. bahsetmesi Napolyon’u haklı çıkarmıyor mu?
Erdoğan 3 dönemdir birinci olarak ve hemde oy arttırarak iktidara geliyor. Tabi bu bir başarı. İşte bu başarının sırrını, 10 yıllık iktidar icraatlarına, ülkemizin geldiği veya düştüğü konuma bakarak; Neden 3 dönemdir AKP? Sorusunun cevabını da Napolyon veriyor;
“Hayatta başarılı olmak istiyorsanız, her türlü sözü verin ama hiçbirini tutmayın… İnsanları zaaflarını kullanarak yönetmek, erdemlerini kullanarak yönetmekten daha kolaydır… Dünyaya hükmeden şey hayal gücüdür.”
Napolyon’u tanımam, bilmem artı sevmemde. Kitapların yazdıklarından anlayıp, tanıyoruz. Bozuk saat misali doğru söylemleri de olmuş bu zevatın. Hele şu söylemi hem güldüren, hem düşündüren cinsten;
İspanya’yı aldıktan sonra İspanya kralı ona “Sen para için savaşıyorsun” diye haykırır. “Biz ise şerefimiz için.” Napolyon cevap verir; “Herkes kendisinde olmayan şey için savaşır.”
İşte bu noktada bugünlerde aşırı sertliğe giren Erdoğan’ın söylemleri aklıma geldi;
“Kapı kapı dolaşıp 75 milyonu dindar nesil olmasını sağlayacak değiliz.”
“Yeter söz de karar da milletindir.”
“Millet iradesini hiç kimseye çiğnetmeyiz.”
“Biz efendi değil, hizmetkârız.”
“Makam ve mevkilerinin cazibesine kapılmadan halka hizmetten bir an olsun geri durmayız. İlk günkü heyecanım, aşkımız her gün, her an tazelenerek bugünlere geldik…”
“Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Toplumun aklı ve vicdanı olmaya devam edeceğiz.”
Avrupa devletleri ve milletleri kilisenin tekelinden bıkmıştı. Papalar, din (Hıristiyanlık) adına insanlara olmadık zulümleri reva görüyorlar, devletleri imkansıza yönlendirerek, kendi tekellerinde tutuyorlardı. Zaten Fransız devriminin en önemli sebeplerinin belki de birincisi Katolik Kilisesi’nin halk üzerindeki baskısıdır.
Şimdi benzer gelişmeler İslam coğrafyasında. Adı Müslüman, halkı Müslüman İslam ülkelerinin yöneticileri tutturmuşlar bir “zalim, zulüm” tabirlerini Arap baharı, demokrasi, insan hakları vs. söylemleri dillendiriyorlar. Ve hiç utanmadan kendilerine dinden delil getirmeye kalkıyorlar.
Eee isimler değişse de tarih, tekerrürden ibarettir…
Erdoğan 10. Kuruluş yıldönümünde; “Cezaevinden, bu şarkı bitmez, diyerek çıktık” diyordu. Sahi cezaevine hangi sebepten girmiştiniz? Büyük ihtimalle cevap; İdeallerimizi açıkça söylemlere dökmemizden ötürü, olacaktır. İşte tam bu noktada; söylem ve slogan haline getirdiğiniz idealler nerede, siz neredesiniz? Sorusu akla gelecektir.
Bu soru öyle ilham ile filan aklıma gelmedi. Kaç gündür siyasi söylemlere bakıyorum; Milletin yer altı yer üstü zenginliklerini satanlar, elde birey kalmayınca tıpkı gömlekleri üzerinde iken yaptıkları gibi milletin manevi hazinelerine, zenginliklerine yöneldiler. Umarım herkes bu zenginliklerini bari bu sefer talan ettirmez.
Geçenlerde hani Başbakanın devamlı şikayetçi olduğu toplu paylaşım siteleri var ya! İşte orada bir söz okudum. Altında Napolyon yazıyordu. Baştan söyleyeyim; Bu ve benzeri kişilerin söylemleri kendi millet ve medeniyetleri içindir. (genel anlamda) Onların dinden kasıtları Hıristiyanlıktır, bizim ise İslam’dır.
Napolyon diyor ki; “Din, sıradan insanları pasif ve sessiz tutmak için bulunmaz bir kaynaktır.”
Erdoğan diyor ki; “…Dikta rejimleri tarih boyunca eğitimi, okulları kendileri için bir kaynak olarak gördüler… CHP bu ülkede Kur’an kurslarını kapattı. CHP bu ülkede camileri kapattı. Hayır desinler, belgeleri var. CHP milletin dinini öğrenmek için okuduğu en temel eserleri, Elif–ba cüzlerini yasakladı, toplattırdı. Bırakınız camileri, evlerde dahi çocukların din eğitimi almalarının önüne geçildi. Evlerden toplanan kitaplar yakıldı. CHP kendi ideolojisi dışındaki her bilgiye engel koydu. Ezanı Türkçe okutma yarışına giren bu CHP zihniyeti değil mi? Ezanı farklı yapıya kaydırmak isteyen CHP zihniyeti değil mi?”
İşte bu noktada Erdoğan’ın AKP’nin 10. kuruluş yıldönümünde çizdiği AKP resmi gözümün önüne geliyor. Erdoğan AKP’yi nasıl tarif ediyordu? Önce geçmişini inkar ederek şöyle diyordu; “İslâm devleti veya şeriat devleti modeli Türkiye’nin şartlarına uygun değildir. Erbakan modeli İslam’ın karikatürüdür. Varlığımızın temel şartı Batıyı anlamak. Kapitalizme alternatif ekonomi rejimi yoktur…”
Şimdi bu anlayışta olan birinin Elif–ba’dan, ezandan vs. bahsetmesi Napolyon’u haklı çıkarmıyor mu?
Erdoğan 3 dönemdir birinci olarak ve hemde oy arttırarak iktidara geliyor. Tabi bu bir başarı. İşte bu başarının sırrını, 10 yıllık iktidar icraatlarına, ülkemizin geldiği veya düştüğü konuma bakarak; Neden 3 dönemdir AKP? Sorusunun cevabını da Napolyon veriyor;
“Hayatta başarılı olmak istiyorsanız, her türlü sözü verin ama hiçbirini tutmayın… İnsanları zaaflarını kullanarak yönetmek, erdemlerini kullanarak yönetmekten daha kolaydır… Dünyaya hükmeden şey hayal gücüdür.”
Napolyon’u tanımam, bilmem artı sevmemde. Kitapların yazdıklarından anlayıp, tanıyoruz. Bozuk saat misali doğru söylemleri de olmuş bu zevatın. Hele şu söylemi hem güldüren, hem düşündüren cinsten;
İspanya’yı aldıktan sonra İspanya kralı ona “Sen para için savaşıyorsun” diye haykırır. “Biz ise şerefimiz için.” Napolyon cevap verir; “Herkes kendisinde olmayan şey için savaşır.”
İşte bu noktada bugünlerde aşırı sertliğe giren Erdoğan’ın söylemleri aklıma geldi;
“Kapı kapı dolaşıp 75 milyonu dindar nesil olmasını sağlayacak değiliz.”
“Yeter söz de karar da milletindir.”
“Millet iradesini hiç kimseye çiğnetmeyiz.”
“Biz efendi değil, hizmetkârız.”
“Makam ve mevkilerinin cazibesine kapılmadan halka hizmetten bir an olsun geri durmayız. İlk günkü heyecanım, aşkımız her gün, her an tazelenerek bugünlere geldik…”
“Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Toplumun aklı ve vicdanı olmaya devam edeceğiz.”
Avrupa devletleri ve milletleri kilisenin tekelinden bıkmıştı. Papalar, din (Hıristiyanlık) adına insanlara olmadık zulümleri reva görüyorlar, devletleri imkansıza yönlendirerek, kendi tekellerinde tutuyorlardı. Zaten Fransız devriminin en önemli sebeplerinin belki de birincisi Katolik Kilisesi’nin halk üzerindeki baskısıdır.
Şimdi benzer gelişmeler İslam coğrafyasında. Adı Müslüman, halkı Müslüman İslam ülkelerinin yöneticileri tutturmuşlar bir “zalim, zulüm” tabirlerini Arap baharı, demokrasi, insan hakları vs. söylemleri dillendiriyorlar. Ve hiç utanmadan kendilerine dinden delil getirmeye kalkıyorlar.
Eee isimler değişse de tarih, tekerrürden ibarettir…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025