BTP'nin ebedi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ülkemizin sorunlarını karşısında iktidar ve muhalefeti şu örnekle özetliyordu; "Bir öğrenci tahtaya kalktığında kendisine sorulan problemi biliyorsa 30 saniyede çözer işi. Ama bilmiyorsa onu, değil 30 saniye, 30 sene de tahtada tutsan o problemi çözemez."
21 yıl oldu aynı soruyu çözemediler. Çözemeyeceklerde.
Nedenini BTP Lideri Hüseyin Baş daha siyaset arenasına çıktığı ilk gün dile getirmişti; 'Bu kafayla hiçbir sorunu çözemezler. Çünkü sistem yanlış.'
İktidar ise sistemde (kapitalizm-serbest piyasa anlayışında) ısrarlı. Muhalefet ise 'biz, bu sistemi daha iyi uygularız' mantığında.
Ama sistem patladı. İktidar ihracat rakamlarıyla, geçmişten örnekler vererek, ev sahiplerine, marketlere gözdağı vererek bu gerçeği gizlemeye çalışıyor.
Oysa sistemin patladığını bizzat Erdoğan itiraf ediyor. Nasıl mı? Bir Müslüman işine NAS'ı gerekçe gösterip sonra tam aksi iş tutuyorsa bu, kaybetmişliğin itirafıdır. Hem de çoklu kaybetmişliğin.
Bakın! Dünya özellikle son 10 yıldır serbest piyasa sistemini, kapitalizmi, doları sorguluyor. Çıkış arıyor. BRICS'e üye ülke sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Devletler peş peşe milli paralarıyla ticaret anlaşmaları imzalıyor.
Ama iyi bir ekonomist olan Erdoğan'a bakıyorsun hala yabancı sermaye peşinde. MB Başkanı ve Mehmet Şimşek hala faiz-kur-enflasyon problemine çözüm arayışında. Olmayan şey bulunur mu?
Işıktan kaçanlar karanlığa mahkûmdur
İnsanımızda, iktidarımızda, muhalefetimizde ışıktan kaçtı. Bakın! 10 yıl önce Prof. Dr. Haydar Baş, Ecevit döneminden örnekle Erdoğan'ı uyararak şöyle diyordu;
"Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) deklare ettiğimiz ilk andan itibaren dünya iktisat literatürü, maliyet enflasyonu ile tanıştı.
Türkiye'de, Kemal Derviş'in ekonomi yönetimine getirildiği rahmetli Ecevit döneminde faizler yüzde 60 - 70'lere ulaştığında, bendeniz hükümetin yüzde 15'lere çekmeye çalıştığı enflasyon için bunun yapılamayacağını iddia etmiştim.
"Sen yüzde 70 faiz vereceksin, enflasyonu yüzde 15'e çekeceğini söyleyeceksin". Bu mümkün olmayan bir iddiadır, demiştim.
Yılsonunda da enflasyonun yüzde 25'lere düştüğü beyanında ise bendeniz bunu kabul etmemiş; fikirlerimde ısrarcı olmuştum.
Tam da o günlerde 5 milyar dolar para, Türk piyasasından çekilince enflasyon bir anda yine yüzde 60'lara yükselmişti.
Bunun nedeni, piyasada var olan sıcak parayla enflasyonu gizlemeleriydi. Ama 5 milyar dolarlık sıcak paranın dışarı çıkışı, hastalığın nereden kaynaklandığını ortaya koymuştu.
Biz o tarihlerde, faizin maliyet enflasyonuna neden olduğunu bu şekilde izah etmiştik. Gelişmeler de ispatı olmuştu.
Zaten bunu MEM kitabımızın 181. sayfasında detaylarıyla izah etmiştik. MEM ile iktisat literatürüne girmiş, maliyet enflasyonunu şahıslarına mal edercesine, bugünlerde Sayın Başbakan kaynağını belirtmeden, "faizler artarsa enflasyon artar" görüşünü seslendirmeye başladı.
Gerçi biz, Sayın Erdoğan'ın ve diğer siyasilerimizin bize ait görüşleri kendilerininmiş gibi ortaya atmalarına alıştık.
Milli Ekonomi Modeli, az gelirli vatandaşların cebine para koymak için Sosyal Devlet projelerini geliştirmişti.
Sosyal Devlet projeleri temelinde, üretim ve tüketim arasındaki açığı kapamanın yoludur. Sürekli büyümeyi sağlayabilmek için Sosyal Devlet projeleri ile halkın cebine para konulması şarttır. Bu, ekonomi tezimizin bir kuralıdır.
Biz, "MEM'in uygulanabilmesi için ev hanımını maaşa bağlayacağız, kira öder gibi taksitlerle ev sahibi yapacağız, sıfır faizli krediler ile iş kurma imkânı tanıyacağız" dedik.
Ak Partisi ise bizim projeleri, partilerinin halka sunduğu imkânlar gibi tek tek uygulamaya başladı.
Ancak netice, MEM'i uygulayan Rusya'daki gibi olmadı. Kira öder gibi taksitle ev sahibi olma projemiz, halkımızı maliyetine fiyatlarla ev sahibi yapmak içindi ve vereceğimiz vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı ve çocuk maaşı ile bu cüzi taksitler kolayca ödenebilecekti.
Projemizi kendilerine mal eden AKP, TOKİ'yi devreye koydu. 50 bin TL'ye mal ettiği evi 250 bin TL'ye vatandaşa sattı. Zaten elinde avucunda olmayan vatandaş, her sene artan borç altında ezildi.
TOKİ evlerini almaya niyetlenen pek çok kişi, kısa bir zaman sonra taksitleri ödeyemeyerek evleri terk etti.
Şimdi de, iş kurmak isteyen gençlere banka kredisi verileceğinden bahsediliyor.
Bu da, sosyal devlet projelerimiz içinde yer alan, proje mukabili vermeyi taahhüt ettiğimiz, sıfır faizli kredi imkânıdır.
Ancak biz, sadece gençlere değil, iş kurmak için projesi olan her vatandaşa bu imkânı tanıyoruz.
Sadece yandaşlarımıza değil? Bir aylık bez parasına tekabül etmeyen çocuk maaşı da bizim vaat ettiğimiz çocuk maaşının maalesef taklidi? Bu projeler, AKP döneminde beklenileni vermemiştir, veremez.
Zira AKP'nin ekonomi yönetimi, borç üzerine kuruludur. Merkez Bankası kasasında bulunan dövizin karşılığının piyasada dolandığı bir borç ekonomisi, vatandaşının hiçbir ihtiyacını karşılayamaz.
Hard currency denilen kredileri alırken faiz ödeyen devlet, döviz kasada beklediği süre içinde ikinci bir faiz ödemektedir. Faiz üstüne faiz ödemekten başka bir çıkar yolu olmayan sistem, hangi para ile vatandaşa imkân tanıyabilir ki?
Yukarıda hayata geçirilememiş projelerin tamamı bize aittir. Seçim yatırımı olarak teker teker diğer projelerimizde devreye konulacaktır.
Bunları uygulayarak halkımızın yüzünü güldürecek olan ise sadece Bağımsız Türkiye Partisi'dir. MEM, GSMH'nın belirli bir kısmının ve madenlerimizin karşılığı paranın basılarak piyasalara gireceği bir ekonomi sistemi getirmektedir.
Mali kaynakları olmadan yola çıkılan, kulaktan duyma çözümler bugünkü gibi netice vermeden yarı yolda kalmaya mahkûmdur." (Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 03.02.2014 tarihli yayımlanan yazısından)
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025