ABD'nin Irak'ı işgali BM'yi de beş paralık etti.
Beyaz Saray sakinleri, Ortadoğu'yu tek başlarına şekillendireceklerinin sinyalini verdi. Sinyal da ne demek, adamlar bu işi tek başımıza yapacağız, diyorlar açıkça.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, ABD Temsilciler Meclisi'nin bir alt komisyonunda yaptığı konuşmada, "Biz koalisyon ortaklarımızla birlikte bu büyük yükü, gelecekte alacağı şekil hakkında söz sahibi olmamak için üstlenmedik. BM tarafından atanmış biri, birdenbire bütün operasyonun sahibi olsun diye, bu sıkıntıları yaşamıyoruz. BM'ye hiçbir şeyi de devretmeyi düşünmüyoruz " diye konuştu.
ABD kurmayları, ta işin başından BM'yi devredışı bıraktı. Güvenlik Konseyi kararı çıkartma ihtiyacı duymadan işgale başladı. Hatta işin başında BM kararını seslendiren Ankara, Atlantik ötesi rüzgara ve dolara göre yelken açarak 'meşruiyet için BM kararı' söyleminden vazgeçti.
BM'nin Irak ile ilgili Silah Denetim Komisyonu'nun İsveçli Başkanı Hans Blix, "İlla ki savaş isteyen ABD, kapıyı suratımıza çarptı" diyor. Blix, Avusturya dergisi "News"e, verdiği demeçte "ABD, Irak'taki çalışmalarımızdan hiçbir bir zaman hoşnut olmadı" dedi.
ABD'nin "BM hukukunu tanımaz siyasetinden" dolayı hayal kırıklığına uğradığını belirten Blix, 8 Kasım 2002 tarihli 1441 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının ABD'nin giriştiği savaş için asla meşru zemin oluşturmadığını kaydetti.
BM, ABD'nin Irak'ı işgaline bir bütün olarak karşı cephe oluşturamamakla kendi ipini çekmiş oldu. BM, bundan böyle ABD'nin dilediği yerde yapacağı katliamlara 'ceset torbası' temin etmek ve insani yardım götürmekle uğraşacak.
ABD Dışişleri Bakanı Powell, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Irak'ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına saygı gösterilmesini konuşmaya başladığı anda, açtı ağzını yumdu gözünü.
Güya Annan, Irak halkının kendi geleceğini belirlemesine ve enerji kaynaklarını diledikleri gibi kullanmasına izin verilmesi gerektiğini dile getirdi; Powell, haddini aşmaması konusunda Annan'a anında mesaj gönderdi.
Bütün bu gelişmeler, önümüzdeki dönemdeki 'yeni dünya düzeni'nin idari çerçevesini ortaya koyması bakımından önemlidir. Dünya, el yordamıyla da olsa 'hukukun üstünlüğü'nün esas kılınmaya çalışıldığı bir anlayıştan, global eşkıyalık ve Teksas kanunlarının hakim olduğu bir Haçlı düzenine geçmeye zorlanıyor.
Böylesi bir düzene eninde sonunda Fransa da, Almanya da, Rusya da evet diyebilir. Neticede hepsi aynı tavanın balıkları ya da aynı derede avlanan, 'aynı avcılar kulübüne mensup' balıkçılar.
Bu noktada kendisine öncelikle vazife düşen biri varsa o da Türkiye'dir.
Türkiye dünyaya nefes aldıracak yepyeni bir medeniyet ufkunun tek adayıdır.
Bugüne kadar insanlığın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini temin etmiş muhteşem bir medeniyetin mirasçısı olarak, hukukun üstünlüğü prensibi etrafında insanlığı yeniden dizayn edebilecek potansiyele ve yönetim geleneğine sadece bu millet sahiptir. Bu bağlamda Türk dünyamızı da, Ortadoğu'yu da, Uzakdoğu'yu da, Rusya'yı, Çin'i, Japonya'yı ve hatta Almanya ve Fransa'yı da ayıktırma vazifesi, gücü ve kabiliyeti Türkiye'mizde mevcuttur. İdarecilerimiz, aydınlarımız ve insanımız bunu görmelidir. BM'nin beş paralık hale düşürüldüğü, hukukun kovboy kanunlarına dönüştürülüp insanlığın katliamdan katliama sürüklendiği şu konjonktürde böylesi bir ideal, böylesi bir çaba, çok ama çok onurlu bir iştir.
Gerisi katliamlara göz yummak, insanlığın yok edildiği zulümlerde kiralık uşak pozisyonuna düşmek olur ki, bu lekeyi ne tarihimiz, ne de medeniyetimiz, ne de insanımız taşıyabilir.
Irak'ın işgalinden, bari bu kadarlık da olsa kendimize vazife ve ders çıkartalım.
İşgalin gösterdiği tek kurtuluş adresi budur.
Başka adres de var, diyen beri gelsin. İnsanlığın kurtuluş ve medeniyet iksiri her şeye rağmen bu millette saklı. Ne demiş ecdadımız, altın çamura düşmekle mangır olmaz.
Kendi cevherimizi keşfettiğimiz gün, sadece biz değil, global kovboylar da dahil tüm insanlık kurtulacak.
Göreceksiniz.
Beyaz Saray sakinleri, Ortadoğu'yu tek başlarına şekillendireceklerinin sinyalini verdi. Sinyal da ne demek, adamlar bu işi tek başımıza yapacağız, diyorlar açıkça.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, ABD Temsilciler Meclisi'nin bir alt komisyonunda yaptığı konuşmada, "Biz koalisyon ortaklarımızla birlikte bu büyük yükü, gelecekte alacağı şekil hakkında söz sahibi olmamak için üstlenmedik. BM tarafından atanmış biri, birdenbire bütün operasyonun sahibi olsun diye, bu sıkıntıları yaşamıyoruz. BM'ye hiçbir şeyi de devretmeyi düşünmüyoruz " diye konuştu.
ABD kurmayları, ta işin başından BM'yi devredışı bıraktı. Güvenlik Konseyi kararı çıkartma ihtiyacı duymadan işgale başladı. Hatta işin başında BM kararını seslendiren Ankara, Atlantik ötesi rüzgara ve dolara göre yelken açarak 'meşruiyet için BM kararı' söyleminden vazgeçti.
BM'nin Irak ile ilgili Silah Denetim Komisyonu'nun İsveçli Başkanı Hans Blix, "İlla ki savaş isteyen ABD, kapıyı suratımıza çarptı" diyor. Blix, Avusturya dergisi "News"e, verdiği demeçte "ABD, Irak'taki çalışmalarımızdan hiçbir bir zaman hoşnut olmadı" dedi.
ABD'nin "BM hukukunu tanımaz siyasetinden" dolayı hayal kırıklığına uğradığını belirten Blix, 8 Kasım 2002 tarihli 1441 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının ABD'nin giriştiği savaş için asla meşru zemin oluşturmadığını kaydetti.
BM, ABD'nin Irak'ı işgaline bir bütün olarak karşı cephe oluşturamamakla kendi ipini çekmiş oldu. BM, bundan böyle ABD'nin dilediği yerde yapacağı katliamlara 'ceset torbası' temin etmek ve insani yardım götürmekle uğraşacak.
ABD Dışişleri Bakanı Powell, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Irak'ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına saygı gösterilmesini konuşmaya başladığı anda, açtı ağzını yumdu gözünü.
Güya Annan, Irak halkının kendi geleceğini belirlemesine ve enerji kaynaklarını diledikleri gibi kullanmasına izin verilmesi gerektiğini dile getirdi; Powell, haddini aşmaması konusunda Annan'a anında mesaj gönderdi.
Bütün bu gelişmeler, önümüzdeki dönemdeki 'yeni dünya düzeni'nin idari çerçevesini ortaya koyması bakımından önemlidir. Dünya, el yordamıyla da olsa 'hukukun üstünlüğü'nün esas kılınmaya çalışıldığı bir anlayıştan, global eşkıyalık ve Teksas kanunlarının hakim olduğu bir Haçlı düzenine geçmeye zorlanıyor.
Böylesi bir düzene eninde sonunda Fransa da, Almanya da, Rusya da evet diyebilir. Neticede hepsi aynı tavanın balıkları ya da aynı derede avlanan, 'aynı avcılar kulübüne mensup' balıkçılar.
Bu noktada kendisine öncelikle vazife düşen biri varsa o da Türkiye'dir.
Türkiye dünyaya nefes aldıracak yepyeni bir medeniyet ufkunun tek adayıdır.
Bugüne kadar insanlığın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini temin etmiş muhteşem bir medeniyetin mirasçısı olarak, hukukun üstünlüğü prensibi etrafında insanlığı yeniden dizayn edebilecek potansiyele ve yönetim geleneğine sadece bu millet sahiptir. Bu bağlamda Türk dünyamızı da, Ortadoğu'yu da, Uzakdoğu'yu da, Rusya'yı, Çin'i, Japonya'yı ve hatta Almanya ve Fransa'yı da ayıktırma vazifesi, gücü ve kabiliyeti Türkiye'mizde mevcuttur. İdarecilerimiz, aydınlarımız ve insanımız bunu görmelidir. BM'nin beş paralık hale düşürüldüğü, hukukun kovboy kanunlarına dönüştürülüp insanlığın katliamdan katliama sürüklendiği şu konjonktürde böylesi bir ideal, böylesi bir çaba, çok ama çok onurlu bir iştir.
Gerisi katliamlara göz yummak, insanlığın yok edildiği zulümlerde kiralık uşak pozisyonuna düşmek olur ki, bu lekeyi ne tarihimiz, ne de medeniyetimiz, ne de insanımız taşıyabilir.
Irak'ın işgalinden, bari bu kadarlık da olsa kendimize vazife ve ders çıkartalım.
İşgalin gösterdiği tek kurtuluş adresi budur.
Başka adres de var, diyen beri gelsin. İnsanlığın kurtuluş ve medeniyet iksiri her şeye rağmen bu millette saklı. Ne demiş ecdadımız, altın çamura düşmekle mangır olmaz.
Kendi cevherimizi keşfettiğimiz gün, sadece biz değil, global kovboylar da dahil tüm insanlık kurtulacak.
Göreceksiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019





























































































