Büyük Ortadoğu Projesi'nin Suriye ayağında başlatılan iç savaş ve ülkemize yönelik planlı göç istilası, AKP ve yandaşları hariç herkes tarafından kabul edilmekte ve bu istilanın, Türkiye'yi güçsüz düşürme projesi olduğu ifade edilmektedir.
Ama Sayın Erdoğan ilk günden bu tarafa Suriye'deki planlı iç savaşta batılıların yanında oldu. Planlı göç istilasını, 'Ensar-Muhacir' kavramları ile insanımıza benimsetme gayretine girdi.
Hemen her yıl 'Ensar-Muhacir' kavramlarını kullanarak yapılan eleştirileri hainlikle, ihanetle suçlayıp, 'onlar, 'Ensar, muhacir' ne demektir bilmezler' diyerek bir manevi üstünlük profili ortaya koydu.
Aynı Erdoğan 2019'da mülteciler için Avrupa'dan Eurolar gelmeyince 'Ensar' olduğu unutup resti çekti;
"Ülkemizde 3,6 milyon sığınmacı var. Ey AB! Kendinize gelin... Kapıları açarız 3,6 milyon mülteciyi size göndeririz".
Şahsen o zaman, 'hayırdır, bu nasıl Ensarlık? İnsan, kardeşini para için koz olarak kullanır mı' diye sormuştum.
Avrupa parayı gönderince yeniden 'Ensar' oldular. Para karşılığı ensarlık aynen devam ediyor.
Öyle ki geçen yıl ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 4 gün önce Sayın Erdoğan aynen şu cümleleri kurmuştu;
"Diyorlar ki 'Mültecileri gelir, gelmez göndereceğiz'. Biz ihanet şebekesi değiliz, biz ensarız ensar ve muhacirlere de o şekilde yaklaşıyoruz."
Son yaşanan acı olaylardan sonra Erdoğan ve partisi, 'Suriyelilerin geri gönderileceği' mahiyetinde ucu açık cümleler kuruyor.
İktidarın niyetini Hüseyin Baş açıkladı
İktidarın bu sahiplenmesinin altındaki gerçeği ise geçtiğimiz ay bir kez daha Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş tekrar ederek şöyle diyordu:
"Ben, hükümet tarafının Suriyelilerin evlerine dönmeleri gibi bir derdi olduğuna inanmıyorum. Bu tamamen uluslararası kamuoyuna söylenen bir söz, bize de söylenmiyor.
Bu söz, vatandaş için de söylenmiyor sadece ve sadece 'Suriyelilerin geri dönmesi lazım' diyerek, 'Bir 5 milyar dolar daha koparır mıyız' peşinde olan bir hükümetimiz var.
Sonra 'Suriyeliler evine dönmeli, Suriye'de sulh olmalı' ama milyonlarca insan evinden oldu, yüzbinlerce, milyonlarca insan öldü ve bizim hükümetimiz ne yazık ki bunda pay sahibi, bir şekilde bir taraf oldu.
Bunun sorumluluğu hiç olmayacak mı? Bunun üzüntüsünü yaşamıyor musunuz, nasıl bir şey bu?
Dün sarmaş dolaş olduğun Esad'a katil dedin, bugün 'Esad ile tabii ki oturabiliriz' diyorsun. Nasıl oluyor yani bir gün çok iyi olan bir insan hemen nasıl katil oldu, nasıl bu noktaya getirdin?
Dolayısıyla bu tamamen uluslararası kamuoyuna söylenen, 'Amerika'dan, Avrupa'dan ben nasıl işimi götürürüm, Suriye konusunda bir çıkıntılık yapayım, bir kart göstereyim' hükümetin maksadı bu."
Muhacirlerini kaybetmişler
13 yıldır ülkemizde ne kadar göçmen, mülteci var, sorusu hep tartışıldı. TÜİK'in sahibi hükümet bu sayılarda da, TÜİK mantığını ortaya koydu. Haliyle kimseyi inandırmadı.
En son İçişleri Bakanı Yerlikaya şu rakamları verdi;
"Ülkemizde düzenli göçmen sayısı bugün itibarıyla 4 milyon 437 bin. 3 milyon 103 bin geçici koruma altındaki Suriyeliler, 1 milyon 109 bin ikamet izni, 224 bin uluslararası koruma altındakiler…
3 milyon 103 bin Suriyelinin 729 bininin adresinde bulunmadığını gördük."
Dedim ya! Rakamlar TÜİK. Sayın Bakan 3 milyon 100 bini Suriyeli olmak üzere 4 buçuk milyon gibi bir rakam açıklıyor.
Ülkemizde 2 milyona yakın Afrikalı olduğunu sokaklarda bile görürsünüz. Bunun Afgan'ı var, İranlısı, Iraklısı, Yemenlisi, Libyalısı, Türk cumhuriyetlerinden gelen milyonlar var.
Kısaca iktidar girenden, çıkandan habersiz.
Ali Yerlikaya farkında mı?
Sayın Bakan'ın açıklamaları bile ortada açık bir toplumsal tehdidin olduğunu gösteriyor.
7 yüz 30 bin kaçak göçmen ne demek biliyor musunuz?
Artvin: 172 bin 356
Bayburt: 86 bin 47
Tunceli: 89 bin 317
Ardahan: 92 bin 819
Gümüşhane: 148 bin 539
Kilis: 155 bin 179
Bu illerimizin toplam nüfusu 760 bin civarı. Yani Sayın iktidar 6 ilimizde yaşayan insan sayısı kadar kaçak insandan habersiz.
4 milyon mülteci ne demek?
Karadeniz Bölgesinden fazlası demek. Karadeniz bölgesindeki bütün il, ilçe ve köylerde yaşayan insanlarımızı bir an için tahliye edip, Erdoğan'ın muhacirlerini yerleştirsek yine yetmiyor.
Yani bir bölgemiz işgal altında, dersek hiçte abartılı olmaz.
12 yılda 80 milyar dolardan fazla parayı muhacirlerine harcayan Sayın iktidar, 20 yılda Karadeniz'e 8 milyar dolar bile harcamadı. Ama en çok alkışı bu bölgeden aldı.
Neticede bu kadar mülteci için dünyadan ve ülkemizden yaşanan örnekler hatırlatıldı. Yazılacak her şey yazıldı, söylenecek her şey söylendi. Demek ki, insanlar canları yanmadan anlamıyor, ayıkmıyor.
Rabbim ayıktırsın…
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025