Dünkü yazımızda Ankara’yı ziyaret eden İran Meclis Başkanı Ali Laricani’nin Şii–Sünni ilişkileriyle ilgili açıklamalarını aktarmıştık. Bugün de açıklamasındaki diğer önemli detaylara yer vereceğiz.
Laricani, İran’ın nükleer çalışmalarının bütün hızıyla devam ettiğini, nükleer çalışmalarla ilgili, bilgili ve genç birçok bilim adamının yetiştiğini belirttikten sonra İsrail ve ABD’nin 4 nükleer bilimciyi ortadan kaldırarak bu çalışmaların önüne asla geçemeyeceğini vurguladı.
Yeri gelmişken şu gerçeği de belirtelim: İsrail, ABD, Fransa neden nükleer güç olma hakkına sahip de İran değil? Bu hakkı onlara kim veriyor?
Eğer dünyada bir ülke dahi nükleer güçse, nükleer güç olma hakkı bağımsız olan bütün ülkelerin de hakkı olur. Üstelik nükleer silah konusunda İran’ın sicili tertemiz olmasına rağmen, ABD, İsrail ve Fransa’nın sicili ağzına kadar dolu… Bu açıdan bakıldığında asıl nükleer güç hakkı elinden alınması gereken ülkeler bunlardır.
Bugün en azından İran kadar Türkiye de nükleer çalışmalara başlamalıdır ama tamamen milli olmaktan uzak, birilerinin ekmeğine yağ sürer vaziyette değil.
Esasen İran’ın nükleer faaliyetler konusunda verdiği mücadele Türkiye’nin de yararınadır. Siyasilerimiz İranlı yetkililere Obama’nın “nükleer çalışmaları durdurun” talimatlarının bulunduğu mektuplarını ileteceklerine, İran’ın nükleer tecrübelerinden istifade etme yoluna gitmelidirler. İranlı yetkililer batılılar gibi bizden bilgiyi kaçırmazlar.
Laricani’nin diğer önemli mesajı ise Malatya Kürecik’te devreye girecek olan radar sistemiyle alakalıydı. Bizim siyasilerimiz hala bu radar sisteminin İran’ı tehdit etmediği yalanını söyleyip duruyorlar. Laricani ise bu konuda, “Radar sistemi Müslümanların faydasına değil” diyerek bizimkileri de ikna etmeye çalıştı.
Peki, hangisi doğru, Türk yetkililerin ifadeleri mi, İranlı yetkilinin ifadesi mi?
Füze kalkanının beyni olan radar sisteminin Türkiye’ye kurulmasının kararlaştırıldığı NATO Lizbon Zirvesi’nde konuşma yapan Batılı yetkililer çok önemli cümleler sarfettiler.
NATO Genel Sekreteri Rasmussen konuşmasında sık sık, “İran tehdidi açıktır, NATO olarak buna karşı füze kalkanı sistemini kurmalıyız” demişti.
İşin başındaki adam diyor ki, biz füze sistemlerini İran için kuruyoruz, bizimkiler hala diyorlar ki, “Ey İran bu seni tehdit etmiyor.” Bu nasıl bir dış politika anlayışı böyle?
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Zirve’de yaptığı konuşma ise hala gündemdeki tazeliğini koruyor. Bildiğiniz gibi NATO belgelerinde İran ismi geçmiyor ve bizim siyasiler de bunu ifade ederek radar sisteminin İran’ı tehdit etmediğini söylüyorlar. İşte Sarkozy konuşmasında NATO resmi belgelerinde ifade edilen NATO hedefindeki ülkenin İran olduğunu vurguluyor ve arından da “Biz kediye kedi deriz” diyor.
Bunun anlamı şu: “Başkaları sözü dolambaçlı söylüyor, gerçekleri gizliyor, biz her şeyi bütün çıplaklığıyla ifade ediyoruz.” Fransa herhangi bir ülke değil ki, Libya işgalinde de şahit olduğumuz gibi ABD ve İsrail’den sonra gelen üçüncü işgal ülkesi…
Gelelim ABD’li yetkililerin bu noktadaki açıklamalarına…
18 Eylül 2009 tarihli Wikileaks belgesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın büyükelçilere gönderdiği notta, “Başkan, Savunma Bakanı Gates ve Genelkurmay Başkanlığı’nın, İran’dan yönelebilecek tehditlere karşı iyileştirilmiş bir füze savunma sistemi kurulması yönündeki ortak tavsiyesini kabul etmiş bulunuyor” ifadelerine yer verilmiştir.
Bütün bu delillerden anlaşılıyor ki, doğru söyleyen Laricani, füze sistemleri İran’ı tehdit ediyor ve hiçbir İslam ülkesinin faydasına değil.
Laricani, İran’ın nükleer çalışmalarının bütün hızıyla devam ettiğini, nükleer çalışmalarla ilgili, bilgili ve genç birçok bilim adamının yetiştiğini belirttikten sonra İsrail ve ABD’nin 4 nükleer bilimciyi ortadan kaldırarak bu çalışmaların önüne asla geçemeyeceğini vurguladı.
Yeri gelmişken şu gerçeği de belirtelim: İsrail, ABD, Fransa neden nükleer güç olma hakkına sahip de İran değil? Bu hakkı onlara kim veriyor?
Eğer dünyada bir ülke dahi nükleer güçse, nükleer güç olma hakkı bağımsız olan bütün ülkelerin de hakkı olur. Üstelik nükleer silah konusunda İran’ın sicili tertemiz olmasına rağmen, ABD, İsrail ve Fransa’nın sicili ağzına kadar dolu… Bu açıdan bakıldığında asıl nükleer güç hakkı elinden alınması gereken ülkeler bunlardır.
Bugün en azından İran kadar Türkiye de nükleer çalışmalara başlamalıdır ama tamamen milli olmaktan uzak, birilerinin ekmeğine yağ sürer vaziyette değil.
Esasen İran’ın nükleer faaliyetler konusunda verdiği mücadele Türkiye’nin de yararınadır. Siyasilerimiz İranlı yetkililere Obama’nın “nükleer çalışmaları durdurun” talimatlarının bulunduğu mektuplarını ileteceklerine, İran’ın nükleer tecrübelerinden istifade etme yoluna gitmelidirler. İranlı yetkililer batılılar gibi bizden bilgiyi kaçırmazlar.
Laricani’nin diğer önemli mesajı ise Malatya Kürecik’te devreye girecek olan radar sistemiyle alakalıydı. Bizim siyasilerimiz hala bu radar sisteminin İran’ı tehdit etmediği yalanını söyleyip duruyorlar. Laricani ise bu konuda, “Radar sistemi Müslümanların faydasına değil” diyerek bizimkileri de ikna etmeye çalıştı.
Peki, hangisi doğru, Türk yetkililerin ifadeleri mi, İranlı yetkilinin ifadesi mi?
Füze kalkanının beyni olan radar sisteminin Türkiye’ye kurulmasının kararlaştırıldığı NATO Lizbon Zirvesi’nde konuşma yapan Batılı yetkililer çok önemli cümleler sarfettiler.
NATO Genel Sekreteri Rasmussen konuşmasında sık sık, “İran tehdidi açıktır, NATO olarak buna karşı füze kalkanı sistemini kurmalıyız” demişti.
İşin başındaki adam diyor ki, biz füze sistemlerini İran için kuruyoruz, bizimkiler hala diyorlar ki, “Ey İran bu seni tehdit etmiyor.” Bu nasıl bir dış politika anlayışı böyle?
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Zirve’de yaptığı konuşma ise hala gündemdeki tazeliğini koruyor. Bildiğiniz gibi NATO belgelerinde İran ismi geçmiyor ve bizim siyasiler de bunu ifade ederek radar sisteminin İran’ı tehdit etmediğini söylüyorlar. İşte Sarkozy konuşmasında NATO resmi belgelerinde ifade edilen NATO hedefindeki ülkenin İran olduğunu vurguluyor ve arından da “Biz kediye kedi deriz” diyor.
Bunun anlamı şu: “Başkaları sözü dolambaçlı söylüyor, gerçekleri gizliyor, biz her şeyi bütün çıplaklığıyla ifade ediyoruz.” Fransa herhangi bir ülke değil ki, Libya işgalinde de şahit olduğumuz gibi ABD ve İsrail’den sonra gelen üçüncü işgal ülkesi…
Gelelim ABD’li yetkililerin bu noktadaki açıklamalarına…
18 Eylül 2009 tarihli Wikileaks belgesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın büyükelçilere gönderdiği notta, “Başkan, Savunma Bakanı Gates ve Genelkurmay Başkanlığı’nın, İran’dan yönelebilecek tehditlere karşı iyileştirilmiş bir füze savunma sistemi kurulması yönündeki ortak tavsiyesini kabul etmiş bulunuyor” ifadelerine yer verilmiştir.
Bütün bu delillerden anlaşılıyor ki, doğru söyleyen Laricani, füze sistemleri İran’ı tehdit ediyor ve hiçbir İslam ülkesinin faydasına değil.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025