Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere büyükşehir olan illerimizde hileli gıda üreten 173 firma ismi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından açıklandı. Domuz, at ve eşek eti ile sağlığa zararlı maddeleri vatandaşa yediren bu firmaların sayısı elbette 173 firmadan ibaret değil. Bu aysbergin sadece görünen yüzü sevgili okurlar.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, zaman zaman yapmış olduğu teftişler neticesinde hileli üretim yapan firmaların listesini yayınlar. Diyeceksiniz ki yayınlar da ne olur. Yapanın yanına resmen kâr kalır. Sağlıkla oynayan bu firmalar külliyen kapatılıp pabucu dama atılması ve yetkililerin ömür boyu hapsedilmesi gerekirken; bu beyefendiler 10 ila 15 bin TL arasında bir ceza vererek kalmış oldukları işlere afiyetle devam ederler. Acaba bir bakalım yıllardan beri girmek için bin takla attığımız AB ülkelerinde ve dünya ölçeğinde bu işin cezası nedir yahut o ülkelerde böyle aşağılık durumlar söz konusu mudur? İnanın ülkede insan sağlığı kadar ucuz bir meta yok şu an. Kansere sebebiyet veren ve dünya ülkeleri tarafından kullanılmayan, yasaklanan nişasta bazlı şeker ülkemizde serbest ve kullanım kotası yüzde 10'dan 15'e çıkarılmış durumda.
Nişasta bazlı şekerin (NBŞ) bazı AB ülkelerinde yasaklandığı halde Türkiye'de üretim kotası düşürülmesi ve tamamen yasaklatılması gerekirken çoğaltılması neyin nesidir ve nasıl izah edilmelidir?
Uzmanlar, içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdaların, kronik hastalıkları salgına dönüştürdüğünü, kanser, kalp, siroz, diyabet gibi çok sayıda hastalığa neden olduğunu vurgularken; güzelim şeker fabrikalarını özelleştirmek, elbette bu zehre yol vermek anlamına gelmektedir.
Daha az maliyetle elde edilen ve gazozdan çikolataya dek pek çok üründe kullanıldığı belirtilen NBŞ, Fransa, Hollanda ve İngiltere'de yasaklanıp; en büyük üreticisi olan ABD'de ise üretim kotası yüzde 10'dan yüzde 2'ye düşürülürken ülkemizde üretim kotasının arttırılmasını gelin de izah edin.
İnsan sağlığı bu kadar ucuz olmamalı diye düşünüyoruz. Dünyada ülkemiz kadar akla zarar-ziyan bir ülke gösteremezsiniz. Bakınız bu nişasta bazlı şeker hakkında en az binlerce uyarı, makale, bilgilendirme, sempozyum, basın bildirisi yayınlanmıştır. Etkili ve yetkililer tarafından dişe dokunur, kalbe sürur veren bir açıklama gelmiş midir, bir önlem alınmış mıdır ne dersiniz?
Artık yazmak, uyarmak, ikaz etmek, yol göstermek de para etmiyor sevgili okurlar. Tufan gününden yaman bir ülke manzarası var.
Fuzûlî ne güzel demiş; tam da bam teline dokunmuş ki, kalbi, imanı, izanı olanlar anlar ancak?
"Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil."
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, zaman zaman yapmış olduğu teftişler neticesinde hileli üretim yapan firmaların listesini yayınlar. Diyeceksiniz ki yayınlar da ne olur. Yapanın yanına resmen kâr kalır. Sağlıkla oynayan bu firmalar külliyen kapatılıp pabucu dama atılması ve yetkililerin ömür boyu hapsedilmesi gerekirken; bu beyefendiler 10 ila 15 bin TL arasında bir ceza vererek kalmış oldukları işlere afiyetle devam ederler. Acaba bir bakalım yıllardan beri girmek için bin takla attığımız AB ülkelerinde ve dünya ölçeğinde bu işin cezası nedir yahut o ülkelerde böyle aşağılık durumlar söz konusu mudur? İnanın ülkede insan sağlığı kadar ucuz bir meta yok şu an. Kansere sebebiyet veren ve dünya ülkeleri tarafından kullanılmayan, yasaklanan nişasta bazlı şeker ülkemizde serbest ve kullanım kotası yüzde 10'dan 15'e çıkarılmış durumda.
Nişasta bazlı şekerin (NBŞ) bazı AB ülkelerinde yasaklandığı halde Türkiye'de üretim kotası düşürülmesi ve tamamen yasaklatılması gerekirken çoğaltılması neyin nesidir ve nasıl izah edilmelidir?
Uzmanlar, içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdaların, kronik hastalıkları salgına dönüştürdüğünü, kanser, kalp, siroz, diyabet gibi çok sayıda hastalığa neden olduğunu vurgularken; güzelim şeker fabrikalarını özelleştirmek, elbette bu zehre yol vermek anlamına gelmektedir.
Daha az maliyetle elde edilen ve gazozdan çikolataya dek pek çok üründe kullanıldığı belirtilen NBŞ, Fransa, Hollanda ve İngiltere'de yasaklanıp; en büyük üreticisi olan ABD'de ise üretim kotası yüzde 10'dan yüzde 2'ye düşürülürken ülkemizde üretim kotasının arttırılmasını gelin de izah edin.
İnsan sağlığı bu kadar ucuz olmamalı diye düşünüyoruz. Dünyada ülkemiz kadar akla zarar-ziyan bir ülke gösteremezsiniz. Bakınız bu nişasta bazlı şeker hakkında en az binlerce uyarı, makale, bilgilendirme, sempozyum, basın bildirisi yayınlanmıştır. Etkili ve yetkililer tarafından dişe dokunur, kalbe sürur veren bir açıklama gelmiş midir, bir önlem alınmış mıdır ne dersiniz?
Artık yazmak, uyarmak, ikaz etmek, yol göstermek de para etmiyor sevgili okurlar. Tufan gününden yaman bir ülke manzarası var.
Fuzûlî ne güzel demiş; tam da bam teline dokunmuş ki, kalbi, imanı, izanı olanlar anlar ancak?
"Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025