En gelişmiş ülkeler bile tarima sanayiden daha fazla önem verirler. Dünyada ne olursa olsun kendi kendini besleyebilen ülkeler bu tür krizlere karşi daha avantajli olmaktadirlar.
Bir ara dünyanın kendi kendine yetebilen 7 ülkesi arsında gösterilen Arjantin Ve Türkiye'nin tarım politikalarının , İMF endeksli reçetelerle batırılması tesadüfi değildir.
Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatı 4.4 milyar $ olup, ithalatı ise, 3.4 milyar $ seviyesindedir. Ancak ihracat potansiyeli, bu rakamın üç katından da fazla olup, ulaşilmak istenen ihracat tutarinda hedef 10 milyar $'dir.
İnsanoğlunun gıdasız yaşayamayacağı düşünülürse bu sektördeki sanayi yatırımlarının önemi daha net anlaşılabilir.
Üstelik fındık gibi değerli tarım ürünlerinin büyük miktarda üretiminin yapılabildiği ülkemiz çoğu dünya ülkesi ve özellikle AB karşında yüksek rekabet gücüne sahiptir.
Nüfusunun %40'ını hala tarımda istihdam eden Türkiye için bu büyük kesimin hayat standardını yükseltebilmesi tarım alanındaki yatırımların ve çiftçinin desteklenmesine bağlıdır.
Oysa son günlerde özellikle İMF 'ye verilen sözler neticesinde toplumun her keiminin olduğu gibi çiftçi kesimi de mağdur durma düşmüştür. Yeni teknolojiden uzak hala karasabanla tarıma mecbur kalan köylü tarlasından istenilen verimi alamamakla beraber "ektiği tohumun, septiği gübrenin, vurduğu ilacın, yaktığı mazotun" parasını karşılayamaz hale gelmiş bulunmaktadır. Özellikle doğu bölgesinde tarımla uğraşan kesimin yer yer kişi başına düşen milli gelirden aldığı pay 100 dolara kadar düşmektedir.
Şeker pancarı, tütün gibi ürünlere uygulanan kota köylüyü çaresiz bırakmıştır. İMF'nin destekleme sözü verdiği birkaç ürünün Türkiye'de yetiştirilme şansi realiteye uygun değildir.
Büyük oranda susuz tarımın yapıldığı ülkemizde, sulu tarıma geçen bölgelerde hızla artan tuzlanma tehlikesi altına girmiştir. Özellikle GAP bölgesinde köylünün bilinçsiz tarım yapması , gereğinden fazla su kullanması artan bir tehlikeyi haber vermektedir. Böyle bir durumda tuzlanan toprağı kurtarma ihtimali nerdeyse sıfırdır.
Ayrıca; gelişen şehirler tarım arazileri üzerine kurulmaktadır. İşin doğrusu gelecekte katledilen bu tarım arazilerini çok amam çok arayacağız.
Tarım üzerine o kadar çok yazacak şey var ki...
Bir ara dünyanın kendi kendine yetebilen 7 ülkesi arsında gösterilen Arjantin Ve Türkiye'nin tarım politikalarının , İMF endeksli reçetelerle batırılması tesadüfi değildir.
Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatı 4.4 milyar $ olup, ithalatı ise, 3.4 milyar $ seviyesindedir. Ancak ihracat potansiyeli, bu rakamın üç katından da fazla olup, ulaşilmak istenen ihracat tutarinda hedef 10 milyar $'dir.
İnsanoğlunun gıdasız yaşayamayacağı düşünülürse bu sektördeki sanayi yatırımlarının önemi daha net anlaşılabilir.
Üstelik fındık gibi değerli tarım ürünlerinin büyük miktarda üretiminin yapılabildiği ülkemiz çoğu dünya ülkesi ve özellikle AB karşında yüksek rekabet gücüne sahiptir.
Nüfusunun %40'ını hala tarımda istihdam eden Türkiye için bu büyük kesimin hayat standardını yükseltebilmesi tarım alanındaki yatırımların ve çiftçinin desteklenmesine bağlıdır.
Oysa son günlerde özellikle İMF 'ye verilen sözler neticesinde toplumun her keiminin olduğu gibi çiftçi kesimi de mağdur durma düşmüştür. Yeni teknolojiden uzak hala karasabanla tarıma mecbur kalan köylü tarlasından istenilen verimi alamamakla beraber "ektiği tohumun, septiği gübrenin, vurduğu ilacın, yaktığı mazotun" parasını karşılayamaz hale gelmiş bulunmaktadır. Özellikle doğu bölgesinde tarımla uğraşan kesimin yer yer kişi başına düşen milli gelirden aldığı pay 100 dolara kadar düşmektedir.
Şeker pancarı, tütün gibi ürünlere uygulanan kota köylüyü çaresiz bırakmıştır. İMF'nin destekleme sözü verdiği birkaç ürünün Türkiye'de yetiştirilme şansi realiteye uygun değildir.
Büyük oranda susuz tarımın yapıldığı ülkemizde, sulu tarıma geçen bölgelerde hızla artan tuzlanma tehlikesi altına girmiştir. Özellikle GAP bölgesinde köylünün bilinçsiz tarım yapması , gereğinden fazla su kullanması artan bir tehlikeyi haber vermektedir. Böyle bir durumda tuzlanan toprağı kurtarma ihtimali nerdeyse sıfırdır.
Ayrıca; gelişen şehirler tarım arazileri üzerine kurulmaktadır. İşin doğrusu gelecekte katledilen bu tarım arazilerini çok amam çok arayacağız.
Tarım üzerine o kadar çok yazacak şey var ki...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Muradoğlu / diğer yazıları
- Benzer ikizler : İran -Türkiye / 04.04.2021
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006