Bence Türkiye Cumhuriyetinin en büyük noksanlarından biri Atatürk gibi büyük devlet adamları yetiştiremeyişidir. Her konuda rüştünü ispatlamış bir milletin evlatları olarak dünya bizim getireceğimiz dengeye, huzura muhtaçtır. Açık sömürge dönemindeki kadar kötü şartlar altında yaşayan sözde özgür 3. dünya ülkeleri içimizden çıkaracağımız Atatürk vizyonuna sahip liderlere muhtaçtır. Yiğit düştüğü yerden kalkarmış. Mazlum ve masum insanlığın bağrına basacağı , gördüklerinde artık emniyette olduğunu hissedeceği yer ay yıldızlı bayrağın gölgesinden başka yer değildir. Bir devlet adamının asgari 300 küsur sene sonrasını planlayabilmesi gerekir derler. Yoksa devlet adamı sayılmazmış. Günü kurtaranın kahraman, geleceği ipoteğe verenlerin büyük adam, önünü göremeyenlerin badem gözlü sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Ekonomimiz dışa bağımlı , hafıza-i beşerimiz televizyonumuzu açık tuttuğumuz saat kadar. Televizyon kapanınca sanki hafıza devreleri sıfırlanıyor insanımızın. Bırakın 40-50 yıl öncesini bir ay önceki müthiş gündem maddelerini bile hızla unutuveriyoruz. Öyle olmasa son 150 yıldır darbe üstüne darbe yediğimiz batının bu kadar meraklısı yada sevdalısı olabilir miydik?Bir ülke ve bu ülkenin insanlarını düşününki büyük çoğunluğu magazin programları ile meşgul. Yapılan bir araştırma neticesinde övünerek izlediğimizi söylediğimiz belgesel seyredilme oranı kaç çıkmış biliyor musunuz? Sadece yüzde üç. Evet yanlış okumadınız sadece yüzde üç.Ünlü filozof Heider " Her kamera objektifi izleyici çevrilmiş bir silahtır" der. Bu silahın müthiş kullanıldığı , insanları uyuşturduğu hatta hipnotize ettiği muhakkak. Günlük tv izleme süresinde Amerikan halkını bile sollamışız haberiniz var mı? Bunca sıkıntı, dert, tehlike içindeki bir ülkenin insanlarının bu kadar lüksü olabilir mi? Her konuda çalışması, çağı yakalaması gereken insanımızın vaktini böylesine israf etmesi nasıl izah edilebilir?Herkesin herkonu hakkında bifiil uzman gibi konuştuğu ama iş, buluş,teknoloji üretmediği, gündemlerin kısır siyasi çekişmeler ve magazinle sınırlı olduğu bir toplum olduk. Herkes her şey hakkında konuşuyor ama doğru dürüst hiçbirşey üretilemiyor. Nerde silah sanayi, nerde bilişim teknolojisi, nerde üstün teknoloji ürünler, nerde yeni icatlar, nerde yeni bilimsel buluşlar? Bunca devasa fiziki yapılara sahip üniversiteler ne yetiştiriyor, ne üretiyorlar ? Neden dedikodu, haset kültürünü bırakıp da toplum ve fert olarak tekamülümüz için gereken maddi-manevi adımları atmaya başlayamıyoruz? Şu üstümüzdeki uyuşukluğu bir atsak, kendimize güvenmeyi bir becerebilsek, batıya karşı şu aşağılık kompleksimizi bir yenebilsek neler olacak neler?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Muradoğlu / diğer yazıları
- Benzer ikizler : İran -Türkiye / 04.04.2021
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006