Kahraman ordumuzun ülke sınırları dışında PKK, PYD ve YPG gibi terör örgütlerini etkisiz kılmak amacıyla başlattığı harekâtın neredeyse bir ayı geride kalmış durumda. Bu operasyonda şehit olan Mehmetçiklerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum ve ateş hattında olan askerlerimize Cenab-ı Hak'tan muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Elbette vatan sevdalısı her Türk evladı gibi sonuna kadar dualarımız onlarla.
Amacı Suriye'yi bölüp ABD'nin kontrolünde bir toprak parçasını İsrail'e vatan yapmak olan bu terör örgütleri ile sonuna kadar mücadele edip onları yok etmek hedefimiz, ancak gelişen olaylar ve açıklamalar Suriye'de sadece terör örgütleri ile değil aynı zamanda ABD ve bir nevi İsrail'le savaştığımızda ortada.
ABD ile fiili bir savaş halinde değilsek bile terör örgütlerine silah, eğitim ve lojistik desteği onların verdiği aşikâr. Hal böyle iken vurulan helikopterimiz, vurulan tankımız ABD'nin silahları ile vurulmuştur. Zira zaten ABD PYD'ye lojistik destek verdiğini sıkça dile getiriyor.
Hem bunlarla mücadele içinde olmak hem de İsrail ve ABD menfaatine hizmet eden İncirlik Üssü ve Malatya'daki Kürecik savunma sistemlerini devre dışı bırakmamak, bu konuda çalışma yapmamak ve dahi gündem oluşturmamak akıl almaz bir durumdur. Kendi bindiği dalı kesmekten farklı olmayan bir anlayış değil midir buraları ayakta tutmak.
Teröristlere istihbarat sağlayan, bilgi sızdıran terör destekçilerinin kullandığı bu yerleri, daha fazla açık tutmak her geçen gün anaların ağlaması ve şehitlerimizin sayısının artması manasına gelmiyor mu? Yoksa sözde mi haçlı ile savaşıyoruz? Bizim bir evladımız tüm haçlılardan daha değerli değil mi yoksa? Bu kadar gaflet olur mu?
Artık milli menfaatlerimizi öne alarak hareket etmek ülkemizin aleyhine olacak her şeyi bertaraf etmek durumundayız. Aksi halde 'haçlı düşmanıyız onlarla mücadele ediyoruz' deyip onun hilafına hareket ederek netice alamayız kanaatindeyim.
Yani balık baştan kokar. Ya olduğumuz gibi görünelim ya da göründüğümüz gibi olalım. Zira bir göğüste iki sevgi birden
olmaz.
Amacı Suriye'yi bölüp ABD'nin kontrolünde bir toprak parçasını İsrail'e vatan yapmak olan bu terör örgütleri ile sonuna kadar mücadele edip onları yok etmek hedefimiz, ancak gelişen olaylar ve açıklamalar Suriye'de sadece terör örgütleri ile değil aynı zamanda ABD ve bir nevi İsrail'le savaştığımızda ortada.
ABD ile fiili bir savaş halinde değilsek bile terör örgütlerine silah, eğitim ve lojistik desteği onların verdiği aşikâr. Hal böyle iken vurulan helikopterimiz, vurulan tankımız ABD'nin silahları ile vurulmuştur. Zira zaten ABD PYD'ye lojistik destek verdiğini sıkça dile getiriyor.
Hem bunlarla mücadele içinde olmak hem de İsrail ve ABD menfaatine hizmet eden İncirlik Üssü ve Malatya'daki Kürecik savunma sistemlerini devre dışı bırakmamak, bu konuda çalışma yapmamak ve dahi gündem oluşturmamak akıl almaz bir durumdur. Kendi bindiği dalı kesmekten farklı olmayan bir anlayış değil midir buraları ayakta tutmak.
Teröristlere istihbarat sağlayan, bilgi sızdıran terör destekçilerinin kullandığı bu yerleri, daha fazla açık tutmak her geçen gün anaların ağlaması ve şehitlerimizin sayısının artması manasına gelmiyor mu? Yoksa sözde mi haçlı ile savaşıyoruz? Bizim bir evladımız tüm haçlılardan daha değerli değil mi yoksa? Bu kadar gaflet olur mu?
Artık milli menfaatlerimizi öne alarak hareket etmek ülkemizin aleyhine olacak her şeyi bertaraf etmek durumundayız. Aksi halde 'haçlı düşmanıyız onlarla mücadele ediyoruz' deyip onun hilafına hareket ederek netice alamayız kanaatindeyim.
Yani balık baştan kokar. Ya olduğumuz gibi görünelim ya da göründüğümüz gibi olalım. Zira bir göğüste iki sevgi birden
olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018