Seçim yaklaşınca, ülkemizde atmosfer birden değişir. Unutulan sorunlar ve söylemler tekrar hatırlanır, gündeme taşınır. Halkı okşayıcı mesajlar, hamasi nutuklar yaygınlaşır. Gösteri ve slogan öne geçer. Hasılı, seçimin kendine mahsus özellikleri ortalığı kaplar. Ne hikmetse, hükümeti, seçim heyecanı muhalefetten önce sardı. Başbakan, miting gibi grup toplantıları yapıyor, sürekli ekonomide pembe tablolar çiziyor. Milli gelirin 2500 dolardan 5000 dolara çıktığını, işsiz sayısının her geçen gün azaldığını, ihracatın 100 milyar doları aştığını ve en önemlisi IMF'ye olan borcun 8.5 milyar dolara düştüğünü söylüyor.Diğerlerini bir kenara koyup, şu IMF borcu üzerinde biraz duralım. AKP döneminde IMF'den 7 milyar dolar borç alınmış, şimdi 8.5 milyar dolar borç kalmış. Başbakan, "bu borcu 2009 sonuna kadar tamamen sıfırlamamız da söz konusu olabilir"diyor. Konu öyle takdim ediliyor ki, bilmeyen zanneder, tek borcumuz IMF'ye kaldı. Hükümet, diğer borçları ve kendi dönemlerinde dış borç stokunun yüzde 74.5 oranında arttığını görmezlikten geliyor. "Dış borç denilince, halkımızın aklına IMF geliyor, bu da psikolojik baskı oluşturuyor" diyorsanız, 2009 yılını beklemeyin, daha düşük faizli, daha uzun vadeli borç bulabiliyorsanız, IMF borcunu değiştiriniz. Bunu yapmak da öyle kolay değil. IMF'nin onayı gerekir. Memura vereceğin zamma, sağlık harcamalarına karışan IMF, bu işe ne der? Zaten borçları değiştirmekten, dönüştürmekten ve sürdürmekten başka yaptığınız bir şey yok ki. Sahi, AKP hükümetinin, borçları ödemek diye bir niyeti var mı? Olmadığını, biz değil, Devlet Bakanı Ali Babacan söylüyor. Devlet Bakanı Ali Babacan'a soruyorlar: "Türkiye'nin borcu ne zaman biter?". Babacan cevap veriyor: "Hiçbir zaman. Her ülkenin az ya da çok borcu olur. Önemli olan bunun oranının makul olmasıdır. Türkiye'nin borcunun sıfıra inmesini beklememek lâzımdır". Borçların sıfıra inmemesi, Türk halkının devamlı faiz ödemesi, yani sömürülmesi demektir. Görülen o ki, hükümet, buna karar vermiş durumda. AKP hükümeti, ister IMF borcunu değiştirsin, isterse tamamen ödesin, bu anlayışla IMF'den kurtulamaz. Çünkü hükümet, IMF ideolojisini baştan benimsemiş ve bu ideoloji doğrultusunda bir dizi yapısal değişiklikler yapmıştır. O bakımdan, IMF'den kurtulmanın ilk adımı, IMF ideolojisini terk etmektir. IMF ideolojisinin ülkeleri ne hale getirdiğini eski BM Genel Sekreteri Boutros Ghali'den dinleyelim: "Bir zamanlar ulus devletin sorumluluk alanı içinde yer alan savunma, ekonomi yönetimi gibi pek çok alan artık büyük ölçüde IMF, Dünya Bankası, WTO, NATO ve BM gibi kuruluşlar ya da bölgesel düzeydeki siyasi ve ekonomik birlikler temelinde koordine edilmektedir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Ulus Devlet-Milli Devlet, s. 43). IMF ideolojisinden kurtulmanın ikinci adımı, alternatif bir modeli, yani 'Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmektir. Hükümetin, "başka ülkeler IMF'den kurtuldu, biz niye kurtulamıyoruz?" baskısına karşı, "IMF'ye borcumuz az kaldı, istesek borcumuzu hemen öderiz" çıkışları, gerçeği yansıtmıyor. Şimdi soruyoruz: Farzedelim ki, IMF'ye olan borcumuzu ödedik, peki diğer borçlar ne olacaktır? Dahası, IMF ve Dünya Bankası'nın politikalarından vazgeçecek miyiz? Meselâ, özelleştirdiğimiz stratejik kurumlarımızı -Lâtin Amerika ülkelerinde olduğu gibi- devletleştirecek miyiz? Yabancılara sattığımız topraklarımızı geri alacak mıyız? Bankalarımızı yabancılara satma işine son verecek miyiz? Sermaye piyasasını kontrol ve denetim altında tutacak mıyız? Bunları yapmayan veya yapamayan bir hükümet, bırakınız IMF'ye olan borcunu ödemeyi, IMF'ye borç verse bile, IMF'den kurtulmuş olmaz. Çünkü, "IMF'nin kendisiyle anlaşma yapan devletlerle yaptığı mutabakat, devletler için 'borç para almak değil', 'egemenliklerinin devri' demektir" (Bkz. A.g.e., s.65). Onun içindir ki, Türk milleti, ABD, AB ve IMF ideolojisinden kurtulmak, yeniden milli ekonomi ve mille devlete dönmek istemektedir. Bunun dışındaki söylemlere artık itibar edilmemektedir. Bilmiyenlere duyurulur...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018