Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun kapanışındaki konuşmasında Gadr-i Hum hutbesine değinen Prof. Dr. Haydar Baş, "Gadr-i Hum hutbesi Ehl-i Sünnet ve Şia dünyası tarafından kabul edilen ve gerçekliğinde hiçbir şekilde şüphe bulunmayan bir hadisedir" dedi "Yüzlerce Ehl-i Sünnet aliminin eserinde yer alan Gadr-i Hum hutbesi Ehl-i Sünnet ve Şia dünyası tarafından kabul edilen ve gerçekliğinde hiçbir şekilde şüphe bulunmayan bir hadisedir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ancak Peygamberin (s.a.v.) vefatından sonra meydana gelen gelişmeler Gadir hadisi doğrultusunda olmamıştır. Bu noktada bizim meselemiz Gadr-i Hum olayını ve Hz. Ali'nin (a.s.) yerini ortaya koymaktır. Yoksa, sahabelerin bir kısmının Allah Resulü ile olan hukukunu irdelemek değildir. Belki bir takım sahabelerin Peygamberin (s.a.v.) katında ve yanında özel bir yeri vardır ki, olaylar bu sebeple Resulullah'ın (s.a.v.) vefatından sonra Gadr-i Hum'un aksine cereyan etmiştir. Bunu bizim takdir etmemiz mümkün değildir. Bizim buradaki maksadımız başta ifade ettiğimiz gibi Gadir hadisesini bütün açıklığı ile ortaya koymaktır.Gadr-i Hum'da Allah Resulü (s.a.v.) tarafından irad edilen hutbede Hz. Ali'nin (a.s.) halifeliği ile ilgili açık ifadeler, Ehl-i Beyt dünyası tarafından şeksiz şüphesiz bir hilafet ilanı olarak kabul edilirken, bazı Ehl-i Sünnet alimleri burada Hz. Ali'nin (a.s.) halife tayin edilmediğini iddia etmişlerdir. ve Gadir günü nâzil olan ayetlerin Hz. Ali'nin (a.s.) hilafetine ve imametine delil teşkil etmeyeceğini yazmışlardır.Şimdi o ayetlere bir bakalım:1. Maide sûresi 3. ayet şöyledir: 'Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim.'Taberi, el-İsfahani, Ebu Bekir Hatib Bağdadi, es-Secistani, Ebu'l-Hasan b. Meğazili, İbn Asakir, Harezmi, Ebu'l Fetih Netanzi vs. bunlar ikmal ayetinin Gadir Günü Hz. Ali (a.s.) hakkında nazil olduğunu nakleden alimlerden bazılarıdır.Alusi, bu konuda şunları söylemiştir: '? Şia, Ebu Said el-Hudri'den şöyle rivayet etmiştir: İkmal ayeti Peygamber (s.a.v.) Gadr-i Hum'da, 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır' buyurduktan sonra nazil oldu. Nazil olduktan sonra peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: Allahuekber! Din kamil oldu, nimet tamamlandı. Rabbim Benim elçiliğime ve Ali'nin velayetine razı oldu.'Şunu bil ki bu onların (Şiilerin) iftiralarındandır. Hadisin evvelinin bozuk olması onun uyduruk olduğuna işarettir.' (Tefsir-i Ruhu'l-Meani, c. 2, s. 294). Hadisin evvelinin bozuk olduğuna dair bir delil yoktur. Kaldı ki, 220 alimin eserinde yer alan bu hadisin uyduruk olduğuna dair hiçbir beyana rastlanılmamıştır. "Çelişkili ifadeler tercüme kaynaklıdır"2. Sünni Fahreddin-i Razi ise Maide sûresi 67. ayet hakkında şunları yazmaktadır:Maide 67: "Ey Peygamber! Rabbinden Sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmayacak olursan O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah Seni insanlardan koruyacaktır."Razi şöyle diyor: '? bil ki bu rivayetler (velayetle ilgili olanlar) çok da olsa ayeti şuna hamletmek daha evladır. Allah, Peygamberi Yahudi ve Hıristıyanların hilelerinden korudu. Onlardan çekinmeden tebliğ etmesini emretti. Çünkü, bu ayetten önceki ve sonraki ayetler Yahudi ve Hıristıyanlarla ilgilidir. Eğer bu ayeti başka bir şekilde söylemiş olursak önceki ve sonraki ayetlerle olan ilişkisi kopmuş olacaktır.' (Fahri Razi, Tefsir-i Kebir, c. 9, s. 157)Alimlerin icması ile sabittir ki, Kur'an'daki ayetlerin tertibi, nüzul tertibi değildir. Peygamberin emri ile gerçekleşmiştir. Her ayet indiğinde bu ayet falan ayetin arkasına yazılsın, diye gösteriyordu. Hülasa, ayetlerin nüzul sırasına göre tertibi aynen yukarıda söylediğimiz gibidir. 3. Suyuti ve Kurtubi, aynı ayeti tefsir ederken İbn Abbas'tan rivayeti esas alarak şöyle der: 'Ebu Talib, her gün, 'Allah, Seni insanlardan korur' ayeti nazil olana dek Ben-i Haşim'den olan bazı kişileri Peygamberi korumaları için gönderiyordu. Bu ayet nazil olduktan sonra Ebu Talib Peygamberi koruyacak birini göndermek istediğinde Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ey amca! Allah, Beni cinler ve insanlardan korumuştur.' (Tefsir-i Kurtubi, c. 6, s. 244)Bu rivayete göre ayetin Mekke'de nazil olması gerekir. Aynı Kurtubi, Tefsir-i Kurtubi'nin 6. cildinin 30. sayfasında Maide sûresinin Kur'an'ın son nazil olan surelerinden olduğunu yazmaktadır. Bu büyük bir çelişkidir. Aynı çelişki Suyuti için de söz konusudur. Suyuti, Maide sûresi hakkında: 'Maide sûresi, Haccet'ul-Veda da Mekke ile Medine arasında nazil oldu' demektedir. (İtkan'us-Suyuti, c. 1, s. 20)Burada da aynı eserin içinde iki ayrı görüşün yer alması dikkat çekicidir. Bizce, bu iki ayrı yorumun veya tefsirin olması mümkün değildir. Ortaya çıkan netice, ideolojik yorumlarla bu eserleri tercüme edenlere aittir diye düşünüyoruz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.