Bir ülkeyi işgal etmek isteyen bir gücün yerine koyun kendinizi. İşgale nereden başlardınız? Başkentten mi? Güneyden ya da Kuzeyden mi? Yoksa hepsine birden çıkarma yapıp bir anda ülkenin tamamını mı işgal ederdiniz? Bu şekilde bir işgal yöntemi seçerseniz işgal etmeyi düşündüğünüz ülke çok küçük ve zayıf bir ülke olsa bile emin olun çok büyük kayıplar verir ve büyük ihtimalle de başınız eğik geldiğiniz yere geri dönmek zorunda kalırdınız.Böyle işgaller çok eskilerde kaldı. ABD'nin Irak'a reva gördüğü işgal noktası işgal sürecinde atılan son adımdır. Bundan önce bilinen ya da bilinmeyen pek çok adım atılmış ve Irak ABD'nin en az zayiat vererek işgal edebileceği, hazmetmesi çok kolay bir noktaya getirilmişti. Buna rağmen yıllarca ambargo altında tutulmuş ve yüz binlerce bebeğin ilaç bulunamadığı için öldüğü Irak'ı işgal ederken ve sonrasında ABD'nin verdiği kayıplar beklentilerin kat be kat üstünde oldu.Bundan dolayı işgal güçleri çok sabırlı davranmakta ve stratejilerini buna göre belirlemekteler. Özellikle yirminci yüzyıl başından bu yana işgaller, bu strateji gereği ilk önce ülkenin medyası ele geçirerek başlatılmaktadır. Medyanın kitleler üzerindeki etkisi fark edildikten sonra ülkelerin medya kuruluşları ya satın alınarak ya da satın alınmış işbirlikçi kişilerce yönetilerek kitleler yaklaşan tehlikelerden bihaber bırakılmıştır. Türkiye geçmişte bunu yaşamıştı. 16 Mayıs 1919 Cuma günü Yunan işgal kuvvetleri İzmir'e çıkar. Yunan askerleri Metropolit tarafından takdis edilir. Şehirde tecavüz ve yağma başlar. Çok sayıda şehit veririz. Ama ertesi günü yayınlanan İstanbul gazetelerinde buna dair bir haber yoktur.İşgalden önce basının yaptıkları bir tarafa işgal başladığında bile devletin merkezi olan İstanbul'da çıkan sözüm ona büyük gazeteler İzmir'de başlayan işgalden halkı haberdar etmediler. Çünkü her ne kadar İzmir o gün işgal edilmeye başlanıyorsa da asıl işgal yıllar önce başlamıştı. O günün Türkiyesinde medya çok öncelerden Yunan, Amerikalı, İngiliz, Alman ve Fransız tarafından ele geçirilmişti. Bundan dolayı İzmir'i ve Anadolu'nun diğer yerlerini işgal etmek onlar için hiç de zor olmamıştı.Tarih tekerrür ediyor! Türkiye bugün de aynı medya işgalini çok daha şiddetli bir şekilde yaşıyor. Milli mücadele öncesi koşullarla benzerlik o kadar fazla ki, yeni bir milli mücadele verme zamanının çok uzak olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.Türkiye'nin bir bölgesi işgal edilmiş olsa o bölgede üretilen tarım ürünleri veya yeraltı zenginliklerinden işgalden kurtarmadan faydalanmamız mümkün olamayacağı gibi çoktan işgal edilmiş olan medyadan da işgal sona ermeden millete ve devlete faydalı bir şey ortaya konulamaz. Bilakis milletin ve devletin zararına olan şeyler işgal edilmiş medya tarafından faydasınaymış gibi gösterilecek, faydasına olan şeyler de zararlı şeylermiş gibi insanlara lanse edilecektir.Bu işgal devam ettiği için işgal altındaki bir medyanın Türkiye'nin problemlerini çözecek projeleri ve bu projelerin sahiplerini gündem etmesini beklemek boşuna bir bekleyiş olacaktır.Bundan dolayıdır ki, üzerine yapılan iki kongrede yüzlerce bilim adamı tarafından Türkiye'nin ve dünyanın ekonomik problemlerine çözüm olduğu deklare edilmiş olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli bazı basın yayın kuruluşlarında ısrarla sansürlenmekte ve gündem edilmemektedir. Bu gündem edilmeyişin sebebi gündem etmesini beklediğimiz medyanın biz farkında olmadan çoktan işgal edilmiş olmasındandır. Sevindirici olan şey az sayıda da olsa bu işgale direnebilmiş basın yayın kuruluşlarımız vardır. BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli dışındaki görüşlerinin gündem edilmeyişinin sebebini de burada aramak lazımdır. Ama eninde sonunda Türk milleti işgallerin her türlüsüne son vermeyi bilecektir. Ama İşgal devam ettikçe derinlere inmekte ve söküp atılması daha da zor bir hale gelmektedir. Bundan dolayıdır ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın mitinglerde ifade ettiği gibi milletin bir daha yanılmaması ve doğru lideri desteklemesi şart ve zaruridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024