İçilebilir su sorunu büyüyor
2050 yılında nüfusu 10 milyar kişiye ulaşacak dünyayı bekleyen sorunların başında temiz su konusu geliyor. Tahminlere göre 6 yıl sonra her dört kişiden biri su kıtlığı ile karşı karşıya kalacak. İçme suyunun çözümü olarak görülen ve halihazırla uygulanan deniz suyunu arındırma işlemi ise kaş yapayım derken göz çıkarıyor
29.01.2019 00:00:00





Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 70'i suyla kaplı olsa da dünyanın su sorunu hayli büyük. Zira mevcut suyun sadece yüzde 2.5'i tatlı su ve bu küçük bölümün de yüzde 70'i buzullarda sıkışmış durumda. Bu da içme, hijyen, tarım ve endüstriyel ihtiyaçlarımızı karşılamak için yüzde 1'den az bir su oranına sahip olduğumuz anlamına geliyor.
2050 yılında nüfusu 10 milyar kişiye ulaşacak olan dünyada temiz su sorunu en büyük problem haline gelecek. Kimi uzmanlara göre tuzdan arındırarak tatlı su üretimi dünyanın su sorunu için çözüm olabilir. Nehirler, göller ve yeraltı kaynakları hala bu tatlı suyun çoğunu sağlarken, değişen iklimimiz bu en birincil kaynağın tükenmesine yol açıyor.
Her dört kişiden biri su kıtlığı ile karşı karşıya ve Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu rakam 2025 yılı itibarı ile ikiye katlanacak. Su paylaşımında da büyük bir çarpıklık var.
Zengin ülkelerde bir kişi sadece duş almak, yemek pişirmek ve tuvalet temizlemek gibi gündelik işler için günde 800 litreye yakın su kullanabilirken, yoksul ülkelerde yaşayan insanlar günde 10 litre suyla tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda.
Deniz suyunu arıtmak çare mi?
Su kıtlığına karşı deniz suyunu arıtmak yegâne çözüm olarak ortaya çıkıyor. Tuzdan arındırma işlemi, yüksek miktarda enerji gerektiren ve bu enerjinin genellikle petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar kullanarak sağlandığı bir işlem.
Bu nedenle tuzdan arındırma işlemleri nedeniyle yıllık tahmini 76 milyon ton karbondioksit (CO2) atmosfere salınıyor.
Dolayısıyla küresel su sıkıntısını giderecek kaynaklar hala varken, tatlı su üretmek için yapılan işlemler bu doğal kaynakların tükenmesine katkıda bulunmuş oluyor. 100'den fazla ülkede yaklaşık 16 bin tuzdan arındırma tesisi bulunuyor. Toplu olarak, günde yaklaşık 95 milyon metreküp tatlı su üretebilen tesisler bu sayede 300 milyon kişiye su tedarik edebiliyor.
Tesislerin yüzde 70'i çoğunluğunu Arap Yarımadası'ndaki ülkelerin oluşturduğu zengin ülkelerde bulunuyor.
Bu kurak bölgede tatlı su kaynakları az, ancak deniz suyuna erişim kolay, ayrıca petrol ve doğal gaz da ucuz. Bu bölgedeki tuzdan arındırma tesisleri, fosil yakıt enerji santrallerinden gelen atık ısı ile destekleniyor. Üretim işlemi sırasında kullanılan kimyasallarla birlikte atık tuzun çoğu suya geri dökülüyor.
Denize dökülen bu tuzlu karışımın üretiminin yüzde 55'inden Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar sorumlu. Yoğunluğun fazla olmasından dolayı deniz dibine batan ve tüm deniz ekosistemlerini zarar verebilecek şekilde yayılan bu karışım, Basra Körfezi gibi yarı kapalı denizlerdeki yaşamı tehdit ediyor.
Öte yandan su arıtma işleminden sonra, güvenli ve sağlıklı içme suyu elde etmek için gereken standartlar, mineraller ve kimyasallar suya ekleniyor ve süreç tamamlanıyor.
HABER MERKEZİ
2050 yılında nüfusu 10 milyar kişiye ulaşacak olan dünyada temiz su sorunu en büyük problem haline gelecek. Kimi uzmanlara göre tuzdan arındırarak tatlı su üretimi dünyanın su sorunu için çözüm olabilir. Nehirler, göller ve yeraltı kaynakları hala bu tatlı suyun çoğunu sağlarken, değişen iklimimiz bu en birincil kaynağın tükenmesine yol açıyor.
Her dört kişiden biri su kıtlığı ile karşı karşıya ve Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu rakam 2025 yılı itibarı ile ikiye katlanacak. Su paylaşımında da büyük bir çarpıklık var.
Zengin ülkelerde bir kişi sadece duş almak, yemek pişirmek ve tuvalet temizlemek gibi gündelik işler için günde 800 litreye yakın su kullanabilirken, yoksul ülkelerde yaşayan insanlar günde 10 litre suyla tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda.
Deniz suyunu arıtmak çare mi?
Su kıtlığına karşı deniz suyunu arıtmak yegâne çözüm olarak ortaya çıkıyor. Tuzdan arındırma işlemi, yüksek miktarda enerji gerektiren ve bu enerjinin genellikle petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar kullanarak sağlandığı bir işlem.
Bu nedenle tuzdan arındırma işlemleri nedeniyle yıllık tahmini 76 milyon ton karbondioksit (CO2) atmosfere salınıyor.
Dolayısıyla küresel su sıkıntısını giderecek kaynaklar hala varken, tatlı su üretmek için yapılan işlemler bu doğal kaynakların tükenmesine katkıda bulunmuş oluyor. 100'den fazla ülkede yaklaşık 16 bin tuzdan arındırma tesisi bulunuyor. Toplu olarak, günde yaklaşık 95 milyon metreküp tatlı su üretebilen tesisler bu sayede 300 milyon kişiye su tedarik edebiliyor.
Tesislerin yüzde 70'i çoğunluğunu Arap Yarımadası'ndaki ülkelerin oluşturduğu zengin ülkelerde bulunuyor.
Bu kurak bölgede tatlı su kaynakları az, ancak deniz suyuna erişim kolay, ayrıca petrol ve doğal gaz da ucuz. Bu bölgedeki tuzdan arındırma tesisleri, fosil yakıt enerji santrallerinden gelen atık ısı ile destekleniyor. Üretim işlemi sırasında kullanılan kimyasallarla birlikte atık tuzun çoğu suya geri dökülüyor.
Denize dökülen bu tuzlu karışımın üretiminin yüzde 55'inden Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar sorumlu. Yoğunluğun fazla olmasından dolayı deniz dibine batan ve tüm deniz ekosistemlerini zarar verebilecek şekilde yayılan bu karışım, Basra Körfezi gibi yarı kapalı denizlerdeki yaşamı tehdit ediyor.
Öte yandan su arıtma işleminden sonra, güvenli ve sağlıklı içme suyu elde etmek için gereken standartlar, mineraller ve kimyasallar suya ekleniyor ve süreç tamamlanıyor.
HABER MERKEZİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.