Hz. Masume, Allah'a kul olma ve O'nu hakkıyla tanıma konusunda kemale ermiş ve manevi makamlara erişmiştir. Böyle bir insanın kendi velayet hakkından yararlanarak mucizevi işler ve kerametler göstermesi doğaldır. Burada yüzlerce örnekler içerisinden birkaç örneği Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Hz. Zeyneb ve Hz. Masume" eserinden aktararak sunmak istiyorum.
Kum'a oldukça uzak şehirlerden birinden Hz. Masume'yi ziyaret maksadıyla yola koyulan bir grup, kışın dondurucu ve soğuğunda yollarını kaybetmişti. Her taraf karlarla kaplıydı ve vakit akşamdı. Araçları da yoktu. Çaresiz kalınca Allah'tan yol göstermesi ve onları tehlikeden koruması için Hz. Masume'yi vesile kıldılar.
Hz. Masume'nin Harem-i Şerifi'nin hizmetçilerinden Merhum Seyyid Muhammed Razavi şöyle anlatır:
"O gece Harem'deydim. Biraz uyumuştum. Uykuda, Hz. Masume yanıma gelerek 'Kalk, minarelerin lambalarını yak!' diye emir buyurdu. Saate baktım, gece yarısını biraz geçmişti ve henüz sabah ezanına dört saat vardı. Oysa her gün ezan vakti yaklaştığında minarelerin lambalarını yakardık. Bu yüzden yeniden uyudum.
Hz. Masume'yi ikinci kez rüyamda gördüm. Bu sefer öfkeyle 'Kalk! Sana minarelerin lambalarını yak demedim mi' diye çıkışmıştı. Kalktım ve lambaları yaktım. Kar yağmış, her yeri beyaza bürümüştü. Ama Hz. Masume'nin emriyle niçin kandilleri erken yaktığımı anlayamamıştım.
Sabahleyin hava açılmış ve güneş çıkmıştı. Harem-i Şeriften geçiyordum. Ziyaretçilerden bir grubun aralarında şöyle konuştuklarını duydum:
'Hz. Masume bize yardım etti. O'na ne kadar teşekkür etsek azdır. Harem-i Şerif'in minarelerinin lambaları yanmasaydı, Kum'un yolunu asla bulamazdık. Karlı ve soğuk gece karanlığında çölde donup kalacaktık.'
O an rüyamın sebebini, Hz. Masume'nin niçin gece yarısı kandilleri yakmamı emrettiğini anladım."
Hz. Masume'nin Harem-i Şerifi'nin Mirza Esedullah isminde ayaklarını hissetmeyen felçli bir hizmetçisi vardı. Hiçbir tedavi yolu sonuç vermediğinden doktorlar ayağının kesilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Çaresiz oda bu gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştı. "Nasıl olsa yarın ayağımı kesecekler, bu gece Hz. Masume'nin Harem-i Şerif'inde kalayım ve tevessül edeyim" dedi.
Gecenin geç saatlerinde hizmetçiler Harem'in kapılarını kapattıklarında Hz. Masume'nin türbesine sarılarak hastalığından dolayı sızlamaya ve derdini anlatmaya başladı. İltimas ederek Hz. Masume'den Allah'tan onun ayağını iyileştirmesini istemesi için istekte bulundu. Sabaha kadar yalvardı yakardı. Hava aydınlanmadan hizmetçiler gelmişti. Mirza, "Hz. Masume bana lütufta bulundu, şifa buldum" diye bağırıyordu. Mirza nasıl şifa bulduğunu şöyle anlatır:
"Saygıdeğer bir hanımefendi yanıma geldi ve bana 'Neyin var' diye sordu. 'Ayağımdan hastayım, Allah'tan ölümümü veya şifamı diliyorum' dedim. Hanımefendi, eşarbının ucunu birkaç kez ayağıma sürdü ve 'Allah sana şifa verdi' buyurdu. O an iyileştiğimi anladım. Artık ayağım ağrımıyordu. Kim olduğunu sorduğumda, 'Haremimin hizmetçisi olduğun halde Beni tanımıyor musun? Ben, Hz. Musa b. Cafer'in kızı Fatıma'yım' buyurdu."
(devam edecek…)
- Almanya'daki seçimler / 26.02.2025
- Olaylar silsilesi / 23.01.2025
- Ne yazmalıyım? / 26.09.2024
- Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / 20.07.2024
- Avrupa'da BTP / 28.02.2024
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022