Hukuka dair

Artık yargı ve hukuk hayatımızın bir parçası oldu adeta. Hukuk ve yargıyla yatıp-kalkıyoruz. Savcılar dalga dalga tutuklamalar yapıyor. TV kanalları saatlerce canlı yayınlarla bu tutuklamaları anlatıyor. Yorumcular kendi bakış açılarına göre yaşanılanları yorumluyor. Detaylar, ihtimaller, senaryolar dillendiriliyor. Herkes niyetini ortaya koyuyor. Tabi hepsinin son cümlesi "suçu ispatlanana kadar herkes masumdur. Son sözü yargı söyleyecek" İyi de siz, millete, gönül mahkemesi kurdurup, orada birilerinin adına gönüllü savcılık yaptınız. Zanlıları mahkum ettirmek için bin bir yaklaşım getirdiniz. Mahkemenin sahibi olan vatandaşta hükmü verdi, kalemi kırdı. Yarın, bağımsız dediğimiz yargı bile bu zanlıların beraatine karar verse bile, vatandaşın gönlünde suçlu bulunduğu için aklanmaları bayağı zaman alacaktır. Bunun sebebi kim? Adalet duygusundan yoksun, kul hakkı bilincinden uzak, dünyalık menfaatleri için birilerine yaranmaya çalışan yazarı, çizeri, düşünürü, siyasetçisi vs. İnsan için mi hukuk? Yoksa sistem için mi hukuk? Artı hukukun karşısında herkes eşit midir? Bu soruların cevabı acilen verilmelidir. İnsan için hukuk denilirse, neden insanlar hukuktan şikayetçi? Sistem için hukuk deniliyorsa, sistem neden tıkalı, işlemiyor?Hukukta niyetin ne kadar önemli olduğu, yaşadığımız olaylarla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Artık vicdanlardaki kanaat, adalet için hukukun işletilmediği, tam aksine belli kesim ve zümreleri koruyup, ihya etmek için kanun, kurallar konulup, uygulandığıdır. Öyle fazla arşivlere gitmeye gerek yok. Münevver Karabulut hadisesini hepimiz biliyoruz. 3 yıla yakın bir süredir süren bir dava. Ortada bir vahşi cinayet. Katil belli, Türkiye'nin sayılı iş adamlarından birinin oğlu ama hüküm verilemiyor. Neden?Mehmet Erdoğan. Kim bu? Sayın Başbakan'ın yeğeni. Şubat ayında 50 kg esrarla yakalandı. Satıcı değil, içiciyim dedi. Serbest bırakıldı. 30 bin kişinin katili Abdullah Öcalan. Yargılandı. Hüküm verildi. Uygulanmadı. Şimdi paşa paşa yattığı yerden örgüt yönetiyor, iktidarla pazarlık ediyor. Ya askerimiz. Yanılmıyorsam 42 oldu tutuklanan general sayımız. Neymiş darbe yapacaklarmış. Onun için yıllardır belge arıyor savcılar. Kaçmasınlar diye de içeri alıyorlar. Tabi vatandaşta soruyor; ya darbeyi yapmış, muhtırayı vermiş olanlar neden özgür geziyor? İşte niyetleri belli olanların hukuku bu soruya cevap veremiyor. Şimdi futbol hukukun önünde. Bakalım kanunlar mı uygulanacak yoksa hassasiyetlere göre mi sonuca gidilecek? Veya bir iki ağza bal sürülüp olay kapanacak mı? Askerinin tutuklanmasına, terörist başının içerden örgüt yönetmesine, devleti alenen tehdit edenlerin, devletin her imkânından en yüksek derecede faydalanmasına ses çıkarmayan bu millet, konu futbol olunca tehlikeli işlere kalkışabilirler. Örnek çok. Hayatımızın her alanında yaşadığımız girdaplar hukuku da içine almış vaziyette. Kanun yapanlar sadece suç ve ceza mantığıyla insanlara yaklaştıkları müddetçe bu sorunlarda bitmeyecektir. Artı hep dediğimiz gibi niyetler halis olacaktır. İnsan için hukuk olacak. Suça giden yollar tıkanacak. Her suça aynı ceza değil, farklı cezalar verilecek. Artı cezadaki mantık suçluyu toplumdan koparmak değil, tam aksine ıslah edip topluma kazandırmak olacak. Her şeyden önce, herkes adaleti şahsında yaşayacak. İşte o zaman her şey çok güzel olacak.

Günün soruları10 Kasım'da sap gibi durmaya gerek yok, deyip dediğinin tersini yapmak, tükürdüğünü yalamak değil midir?Canlı yayında İsrail'e celallenip, cumhurbaşkanlarını alenen suçlayıp daha sonra benim ne İsrail halkına, ne cumhurbaşkanına bir tepkim olamaz. Tepkim sunucuyaydı, demek tükürdüğünü yalamak değil midir?NATO'nun Libya'da ne işi var, deyip, ABD başkanıyla görüştükten sonra Libya'ya asker göndermek, tükürdüğünü yalamak değil midir?