Hıristiyan Kulübüne Müslüman üye!

Osmanlı Meclisi Mebusan Reisi Ahmet Rıza Bey, 1922 yılında yazdığı "Batı'nın doğu politikası'nın ahlaken iflası" adlı eserinde, "Avrupa'nın Türkiye'ye karşı takip ettiği siyasette ahlak mefhumuna asla yer verilmemiştir. Türkiye gibi harbe katılan Macaristan ve Bulgaristan'a neden bir Sevr uygulamadılar? Hıristiyan oldukları için. Avrupa devletleri tarihin hiçbir döneminde Osmanlı ile samimi dostluk tesis etmemişlerdir?" şeklinde AB'nin Türk milletine karşı bugün de devam eden ikiyüzlü politikasını ortaya koymuştur.Bazıları bunu kabul etmek istemeseler de, AB bir Hıristiyan kulübüdür. AB'nin her kurumunda ve her noktasında Hıristiyan kültürünün tezahürlerini görmeniz mümkündür.Avrupa Birliği'nin sahip olduğu Hıristiyan kimliği kendi bayrağına da nakşedilmiştir. AB'nin kendi inancını bayrağına yansıtmasından doğal bir şey olamaz. Bu yadırganmamalıdır. Yadırganacak olan şey, Türkiye'de Avrupa'nın bu Hıristiyan haykırışını duymak istemeyen bazı kendini bilmezlerin hâlâ var olmasıdır.Avrupa Birliğinin üye sayısı ilk başlarda altıyken, on iki yıldızlı olan bayrağı, üye sayısı yirmi beşe çıktığı halde hâlâ on iki yıldızlı olarak kalmasının nedeni İncil'deki şu bölümden kaynaklanmaktadır;"?Kutsal Kent'in etrafı büyük ve yüksek bir duvarla çevriliydi. Ve 12 kapısı vardı. 12 kapıda 12 melek bekliyordu. 12 kapının üstünde İsrail'in 12 kavminin adları yazılıydı. Büyük ve yüksek duvarın içinde 12 çeşme vardı ve 12 çeşmenin üzerinde Kuzu'nun 12 havarisinin adları yazılıydı?" (İncil Rev 21: 1-12)Bu on iki sayısı yalnızca bayraklarında yer almıyor, örneğin AB'nin Brüksel'deki merkezinde de 12 kapı vardır. Hıristiyanlar için semboller o kadar önemlidir ki, kendi düşüncelerini ve inançlarını bu şekilde sembollerle ifade etmek adeta gelenek halini almıştır. Avrupalılar ortaya koydukları eserlere ve sahip olduğu topraklara bu şekilde Hıristiyanlık mührünü vurmaktadırlar. İşte bu mantık AB'de Türkiye'nin yeri olmadığını her fırsatta hiç çekinmeden ifade etmektedir. Türkiye'nin AB'ye alınmayacağını gösteren önemli gelişmelerden birisi önceki hafta gerçekleşti. AB Konseyi binası önünde bulunan yirmi sekiz bayrak arasındaki Türk bayrağı, geçtiğimiz hafta zirve öncesi ortadan kayboldu. Türkiye'nin AB'de yeri olmadığı AB tarafından daha açık nasıl ifade edilebilir bilmiyorum.İspanya'nın önde gelen gazetelerinden ABC, Türk bayrağının, 16 Haziran'da yok olmasının "Türkiye ile müzakere sürecinin geleceği konusunda bir işaret olduğunu" yazdı. Yani müzakereler ya olmayacak ya da olsa bile hiç bitmeyecek?Avrupa'dan bin bir zorlukla atılan biz Türkleri AB'ye buyur etmesini beklemek zaten yanlış olacaktır.Sırbistan'ın Bosna ve Sancak'ta Müslüman katliamı konusunda Batı adına utanç duyuyorum diyen Bernard Levy'e Fransız sosyalist Alain Juppe, "ne istiyorsunuz yani? Avrupa'nın göbeğinde Müslüman bir ülkenin kuruluşunu kabul mü edelim?" diye cevap vermiştir. Avrupa'da nüfusu birkaç milyon bile olmayan Müslüman bir Bosna'nın kurulmasını bile hazmedemeyen AB, 72 milyon nüfuslu Türkiye'yi tam üye olarak içine alması hiç ama hiç mümkün değildir. Diğer önemli bir gelişme de dün üst düzey bir İngiliz yetkilinin Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim'de başlamasının zor olduğunu belirtmesiyle ortaya çıktı. Bu İngiliz yetkili "Avrupa Birliği içindeki durum hiç parlak değil. Bu sözümüzü ne yazık ki tutamayacağız. Müzakere başlıklarının açılması Avusturya dönem başkanlığına bırakılacak" dedi. Temmuz da AB dönem başkanı olacak olan İngiltere daha şimdiden ipe un sermeye başladı.Anlaşılan Türkiye'nin AB üyeliği bir hayaldi ve hayal olarak kalmaya devam edecek?