Hiçbiri masum değil!
ABD'nin yeni Başkanı Trump'ı 7 İslam ülkesi vatandaşlarına getirdiği vize yasağı dolayısıyla suçlayan Avrupa Birliği de sığınmacılar konusunda masum değil. Türkiye 3 milyondan fazal sığınmacıya barınma imkanı verirken Avrupa ülkeleri sığınmacıları kabul etmemek için her türlü yolu deniyor
02.02.2017 00:00:00
Avrupa Birliği (AB) yetkileri ve üye devletlerin liderleri, 20 Ocak'ta göreve gelen ABD Başkanı Donald Trump'ın 7 İslam ülkesi vatandaşlarına getirdiği vize yasağı sert bir şekilde eleştirse de, kendi uygulamaları ve açıklamaları iddia ettiklerinin aksine Avrupa'nın kapılarının sığınmacılara kapalı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
BM'ye göre, Yunan adalarındaki kamplarda kalan sığınmacılar "acınası" ve "dehşet verici" şartlar içinde yaşıyor. Son bir hafta içinde ağır kış şartlarının etkisindeki Yunanistan'da 4 sığınmacı hayatını kaybetti. Biri Nurşan adlı bebek olmak üzere ölen sığınmacıların 20 yaşındaki bir Pakistanlı, 22 yaşındaki bir Mısırlı ve 46 yaşındaki bir Suriyeliydi.
Nurşan bebek ve diğer sığınmacıların gömüldüğü Yunanistan, onların yerleşmek istediği değil, diğer AB üyelerinin sınırlarını kapatmasının ardından mahsur kaldıkları ülke. Şu anda Yunan adalarında, 60 bin civarında sığınmacı bulunuyor. Birleşmiş Milletlere (BM) göre, kamplarda zorlu kış koşullarıyla mücadele eden sığınmacılar, "acınası" ve "dehşet verici" şartlar içinde yaşıyor.
Avrupa'nın kapısı sığınmacılara kapalı
Yunanistan'da bu ölümler yaşandığı sıralarda Brüksel'de Schengen'in 3 ay daha askıya alınması onaylanıyor, "sığınmacılar gelmesin" diye Libya ile zirve planlanıyor ve Avrupa Parlamentosunda (AP) ABD Başkanı Donald Trump'ın aldığı "vize yasağı" tartışılıyordu. Başta AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini olmak üzere, oturuma katılanlar Trump'ı çok sert ifadelerle eleştirdi.
Mogherini, "Hiç kimse doğum yeri, dini veya etnik kökeni dolayısıyla haklarından mahrum bırakılamaz. Biz buyuz, kimliğimiz bu. Biz duvarlar yıkıldığı zaman kutlama yaparız" derken, siyasi grupların liderleri yüksek sesle "Avrupa'nın kapısının Trump'ın yüzüne kapatılmasını" istedi. Ancak uygulamalar, açıklamalar ve istatistikler aslında Avrupa'nın yüzünün sığınmacılara kapatıldığını açık bir şekilde gösteriyor.
AB ülkeleri verdikleri sözleri tutmadı'
Sınırlara çekilen dikenli tellerle, örülen duvarlarla ve Schengen'in askıya alınmasıyla Avrupa'nın kapılarını sığınmacıların yüzlerine kapatan AB ülkeleri, Yunanistan'daki sığınmacıları alma sözünü tutmuyor. AB Komisyonunun 8 Aralık 2016 tarihli konuya ilişkin son raporuna göre, iki yıl içinde üye ülkelerin Yunanistan'ın yanı sıra İtalya'dan 160 bin sığınmacı alması gerekirken, bu sayı 8 bin 162'de kaldı.
AB ülkeleri, ayrıca Temmuz 2015'te Türkiye, Ürdün ve Lübnan'dan da 18 bin sığınmacı alma sözü verdi. Bunların 13 bin 887'si AB ülkelerine yerleştirildi. 18 Mart 2016'da Türkiye ile varılan anlaşma ve gönüllü yerleştirme programı çerçevesinde 54 bin sığınmacının alınması sözüne rağmen sayı 2 bin 761'de kaldı. Sık sık ırkçı söylemlerle gündeme gelen Avusturya, kapılarından hiç kimseyi sokmadı. AB Komisyonunun zorunlu sığınmacı alma kotasına karşı referanduma giden Macaristan da hiçbir sığınmacı almayan başka bir ülke oldu. Diğer ülkeler ise kotanın çok gerisinde bulunuyor.
11 bin sığınmacı sınır dışı edildi
Sığınmacı almakta ağır hareket eden AB ülkeleri 2016'da 11 bin sığınmacıyı sınır dışı etti. Sığınmacı sayısının 1 milyonu aşmasıyla Schengen'i askıya almaya başlayan ülkeler, uygulamayı 3 ay daha uzattı. Almanya, Avusturya, Danimarka, İsveç ve Norveç bu şekilde kendini sığınmacılara karşı korumaya aldı. Kontrollerin 24 Eylül'de yapılacak Almanya'daki seçimlere kadar devam etmesi öngörülüyor.
Macaristan duvar ördü
Trump'a karşı üst perdeden konuşan AB, üyesi Macaristan'ın Sırbistan ile olan sınırına duvar örmesini "ulusal bir sorun" olarak niteledi. AB Yüksel Temsilci Mogherini, Trump'a söylediği "Biz duvarlar yıkılırken kutlama yaparız" sözünü, Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a söyleyemedi.
Brüksel, duvar inşasını protesto eden Suriyeli bir sığınmacıya, 30 Kasım 2016'da 10 yıl hapis cezası verilmesi karşısında dahi sessiz kaldı. Yunanistan, Belçika Mülteci ve Göç Bakanı Theo Francken'in AB İçişleri Bakanları toplantısında "Mültecileri denize dökün, boğulurlarsa boğulsunlar" dediğini iddia etti. Aynı Bakan mahkeme kararlarına rağmen Suriyeli bir aileye vize vermedi.
Fransa'da şiddet İtalya'da işkence!
Fransa'da Calais'deki kampta kalan sığınmacılar polis müdahalesiyle diğer kamplara taşınırken, Paris'teki sığınmacılara karşı sık sık operasyon düzenlendi. İtalya'da ise parmak izi alınması sırasında polisin, sığınmacılara işkence ettiği insan hakları kuruluşlarının raporlarına yansıdı. Trump'ı Müslümanlara karşı "saf ayrımcı" olmakla suçlayan Avrupa'da, ağırlığı Müslüman olan sığınmacılara ya da azınlıklara karşı sık sık ağır söylemlerde bulunuldu. Son olarak sözde "ılımlı" Hollanda Başbakanı Mark Rutte, seçim kampanyası sırasında şiddete bulaşmayan ancak dini gerekçelerle kadın eli sıkmayan Müslüman erkeklere yönelik "Ya normal davranın ya da gidin" diye seslendi.
Türkiye'ye verilen sözler tutulmadı
AB ülkeleri, sığınmacıların topraklarına gelmesini önlemek için anlaşma yapmaya da yöneldi. Ülkedeki duruma ve Taliban tehlikesine bakılmaksızın Afganistan'a yardım sözü verilerek, sığınmacıların iadesi anlaşması yapıldı.
Türkiye ile yapılan anlaşmayla, sığınmacılar gelmesin diye fiilen dondurdukları üyelik sürecinin yeniden canlandırılması, Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılması, Suriyeli sığınmacılar için de 3+3 milyar avro yardım yapma sözü verildi.
Ancak, AB bu sözleri tutmayarak, "güvenilirlik" sorununu bir kez daha ortaya koydu. Türkiye ile yapılan anlaşma sayesinde Yunan adalarına gelen sığınmacı sayısı günlük ortalama 80'e gerilerken, AB, şimdi Libya ile bir anlaşma yapmayı planlıyor. Üstelik bunu Trump'ı sert bir şekilde eleştirdikleri bir dönemde yapıyor.
3 Şubat Cuma günü (bugün) Malta'da yapılacak Liderler Zirvesi'nde, Libya ve diğer Afrika ülkelerine 200 milyon avro yardım yapılması ve Libya sahil güvenlik birimlerinin eğitilmesini öngören bir planın kabul edilmesi bekleniyor.
BM'ye göre, Yunan adalarındaki kamplarda kalan sığınmacılar "acınası" ve "dehşet verici" şartlar içinde yaşıyor. Son bir hafta içinde ağır kış şartlarının etkisindeki Yunanistan'da 4 sığınmacı hayatını kaybetti. Biri Nurşan adlı bebek olmak üzere ölen sığınmacıların 20 yaşındaki bir Pakistanlı, 22 yaşındaki bir Mısırlı ve 46 yaşındaki bir Suriyeliydi.
Nurşan bebek ve diğer sığınmacıların gömüldüğü Yunanistan, onların yerleşmek istediği değil, diğer AB üyelerinin sınırlarını kapatmasının ardından mahsur kaldıkları ülke. Şu anda Yunan adalarında, 60 bin civarında sığınmacı bulunuyor. Birleşmiş Milletlere (BM) göre, kamplarda zorlu kış koşullarıyla mücadele eden sığınmacılar, "acınası" ve "dehşet verici" şartlar içinde yaşıyor.
Avrupa'nın kapısı sığınmacılara kapalı
Yunanistan'da bu ölümler yaşandığı sıralarda Brüksel'de Schengen'in 3 ay daha askıya alınması onaylanıyor, "sığınmacılar gelmesin" diye Libya ile zirve planlanıyor ve Avrupa Parlamentosunda (AP) ABD Başkanı Donald Trump'ın aldığı "vize yasağı" tartışılıyordu. Başta AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini olmak üzere, oturuma katılanlar Trump'ı çok sert ifadelerle eleştirdi.
Mogherini, "Hiç kimse doğum yeri, dini veya etnik kökeni dolayısıyla haklarından mahrum bırakılamaz. Biz buyuz, kimliğimiz bu. Biz duvarlar yıkıldığı zaman kutlama yaparız" derken, siyasi grupların liderleri yüksek sesle "Avrupa'nın kapısının Trump'ın yüzüne kapatılmasını" istedi. Ancak uygulamalar, açıklamalar ve istatistikler aslında Avrupa'nın yüzünün sığınmacılara kapatıldığını açık bir şekilde gösteriyor.
AB ülkeleri verdikleri sözleri tutmadı'
Sınırlara çekilen dikenli tellerle, örülen duvarlarla ve Schengen'in askıya alınmasıyla Avrupa'nın kapılarını sığınmacıların yüzlerine kapatan AB ülkeleri, Yunanistan'daki sığınmacıları alma sözünü tutmuyor. AB Komisyonunun 8 Aralık 2016 tarihli konuya ilişkin son raporuna göre, iki yıl içinde üye ülkelerin Yunanistan'ın yanı sıra İtalya'dan 160 bin sığınmacı alması gerekirken, bu sayı 8 bin 162'de kaldı.
AB ülkeleri, ayrıca Temmuz 2015'te Türkiye, Ürdün ve Lübnan'dan da 18 bin sığınmacı alma sözü verdi. Bunların 13 bin 887'si AB ülkelerine yerleştirildi. 18 Mart 2016'da Türkiye ile varılan anlaşma ve gönüllü yerleştirme programı çerçevesinde 54 bin sığınmacının alınması sözüne rağmen sayı 2 bin 761'de kaldı. Sık sık ırkçı söylemlerle gündeme gelen Avusturya, kapılarından hiç kimseyi sokmadı. AB Komisyonunun zorunlu sığınmacı alma kotasına karşı referanduma giden Macaristan da hiçbir sığınmacı almayan başka bir ülke oldu. Diğer ülkeler ise kotanın çok gerisinde bulunuyor.
11 bin sığınmacı sınır dışı edildi
Sığınmacı almakta ağır hareket eden AB ülkeleri 2016'da 11 bin sığınmacıyı sınır dışı etti. Sığınmacı sayısının 1 milyonu aşmasıyla Schengen'i askıya almaya başlayan ülkeler, uygulamayı 3 ay daha uzattı. Almanya, Avusturya, Danimarka, İsveç ve Norveç bu şekilde kendini sığınmacılara karşı korumaya aldı. Kontrollerin 24 Eylül'de yapılacak Almanya'daki seçimlere kadar devam etmesi öngörülüyor.
Macaristan duvar ördü
Trump'a karşı üst perdeden konuşan AB, üyesi Macaristan'ın Sırbistan ile olan sınırına duvar örmesini "ulusal bir sorun" olarak niteledi. AB Yüksel Temsilci Mogherini, Trump'a söylediği "Biz duvarlar yıkılırken kutlama yaparız" sözünü, Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a söyleyemedi.
Brüksel, duvar inşasını protesto eden Suriyeli bir sığınmacıya, 30 Kasım 2016'da 10 yıl hapis cezası verilmesi karşısında dahi sessiz kaldı. Yunanistan, Belçika Mülteci ve Göç Bakanı Theo Francken'in AB İçişleri Bakanları toplantısında "Mültecileri denize dökün, boğulurlarsa boğulsunlar" dediğini iddia etti. Aynı Bakan mahkeme kararlarına rağmen Suriyeli bir aileye vize vermedi.
Fransa'da şiddet İtalya'da işkence!
Fransa'da Calais'deki kampta kalan sığınmacılar polis müdahalesiyle diğer kamplara taşınırken, Paris'teki sığınmacılara karşı sık sık operasyon düzenlendi. İtalya'da ise parmak izi alınması sırasında polisin, sığınmacılara işkence ettiği insan hakları kuruluşlarının raporlarına yansıdı. Trump'ı Müslümanlara karşı "saf ayrımcı" olmakla suçlayan Avrupa'da, ağırlığı Müslüman olan sığınmacılara ya da azınlıklara karşı sık sık ağır söylemlerde bulunuldu. Son olarak sözde "ılımlı" Hollanda Başbakanı Mark Rutte, seçim kampanyası sırasında şiddete bulaşmayan ancak dini gerekçelerle kadın eli sıkmayan Müslüman erkeklere yönelik "Ya normal davranın ya da gidin" diye seslendi.
Türkiye'ye verilen sözler tutulmadı
AB ülkeleri, sığınmacıların topraklarına gelmesini önlemek için anlaşma yapmaya da yöneldi. Ülkedeki duruma ve Taliban tehlikesine bakılmaksızın Afganistan'a yardım sözü verilerek, sığınmacıların iadesi anlaşması yapıldı.
Türkiye ile yapılan anlaşmayla, sığınmacılar gelmesin diye fiilen dondurdukları üyelik sürecinin yeniden canlandırılması, Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılması, Suriyeli sığınmacılar için de 3+3 milyar avro yardım yapma sözü verildi.
Ancak, AB bu sözleri tutmayarak, "güvenilirlik" sorununu bir kez daha ortaya koydu. Türkiye ile yapılan anlaşma sayesinde Yunan adalarına gelen sığınmacı sayısı günlük ortalama 80'e gerilerken, AB, şimdi Libya ile bir anlaşma yapmayı planlıyor. Üstelik bunu Trump'ı sert bir şekilde eleştirdikleri bir dönemde yapıyor.
3 Şubat Cuma günü (bugün) Malta'da yapılacak Liderler Zirvesi'nde, Libya ve diğer Afrika ülkelerine 200 milyon avro yardım yapılması ve Libya sahil güvenlik birimlerinin eğitilmesini öngören bir planın kabul edilmesi bekleniyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.