Dün geç de olsa bir arkadaşımı ziyaret etmek için Kartla Cezaevine gittim.
Öyle aklınıza estiği zaman gidemiyorsunuz, önce Kartal Cumhuriyet Başsavcısından izin almanız lazım, ben de aldım.
Daha önce mevzuatla yüz yüze gelen arkadaşlar uyardı, ziyarete giderken yanına hiç ama hiçbir şey alma.
Ben de belimdeki kemer dahil üzerimde ne varsa hepsini çıkarıp yanıma sadece aracın anahtarını ve kimliğimi alıp kapıya dayandım.
Kapıdaki küçük pencereden meramımı anlattım görevliye.
İçeri aldı.
Tepeden tırnağa aranıp yan odaya geçmem söylendi.
Yan odada evraklarım kaydedildi ve işaret edilen başka yere doğru yollandım.
Oradaki görevlinin aramasını görmeliydiniz.
Gömlek ve ceket yakalarımın altları,
Pantolon kemerliğinin içi,
Kravatın içi,
Gömlek bileziklerinin altı,
Kol altları,
Ceplerin içi,
Pantolon paçaları,
Akla ne geliyorsa arandı.
Ceketimin çakmak cebinde çıkan iki küçük kağıt parçası ve pantolonun cebinde unuttuğum demir yüz binlik içeri girmek için engel teşkil etti, çıkartıp çöpe attım.
Arabanın anahtarını da ilk uğradığım bölüme bırakmam söylendi, bıraktım.
Şuraya geç dedi görevli birkaç metre ilerledim, aynı işlem ve bir başka bölüme vardım.
Bir gardiyan karşıladı, elimdeki kağıtları alıp bir yerlere yazdı.
Şuraya dedi, vardım, iki görevli daha bir kısım işlemler yaptı.
Bilgisayara geçmem söylendi, geçtim.
Orada da bir miktar işlemler ve elimi bir cihaza koymam istendi.
Orijinal adını bilmiyorum ama, o cihaz tam koğuşların girişindeki cihaza bağlı, elini okuyup diğer cihaza havale ediyor.
Lisanı hal ile diyor ki hem cinsine:
Beri bak! Eli şu özellikte biri geliyor, onu tanı, onun yerine başkasını alma ha!
Yazıldık çizildik ve bir başka yere yollandık.
- Ne vardı?
- Ne yoktu ki? Pardon ziyaret.
Yine bir dahi tepeden tırnağa arandık ve bir rehber eşliğinde sona doğru yollandık.
Aksilik bu ya, X-Ray cihazından geçerken biiip diye bir ses.
Ayakkabıdan geliyormuş,
Çıkar ayakkabını ve şu terlikleri giy. Ayakkabını da banda koy.
Ve sağ salim,
ter temiz,
biraz zayıf biraz semiz son kapıya vardık.
Kartını okut, dedi birisi.
Ben dört çocuğu zor okutuyorum, bir de kart mı okutacağım, deyesim geldi ama vazgeçtim.
Okuttum kartımı.
Bitmedi, elini şu araya koy.
Koydum, cevap yok.
Parmaklarını ortadaki çubuklara değdirerek koy.
Değdirerek koyuyorum güya gene olmuyor.
Biraz benim acemiliğim, biraz da yeni görevlinin acemiliği bir türlü cihaz olur vermiyor.
Allah Allah dedim, ister misin bu cihaz: Bu adamı gözüm tutmadı, içeri sokmayın desin?
Bir başka görevli geldi, öncekine göre uzman ve azman biri.
Koy şuraya, başparmağını da şöyle yap, şuraya da değdir, şunu da şöyle yap.
Ve onay geldi cihazdan; Bu el sahibinin eli, ben bu eli daha önce de gördüm. Bırakın geçsin.
Benden önce Ali Kemal Ertürk'ü ziyaret için oraya gelen sayın eski Bakan Eyüp Aşık da bu yollardan geçti mi açep diye düşündüm.
Ha, bu ara gazeteci olduğumu söyleyip gardiyanla biraz da sohbet etme imkanım oldu.
İlk şunu sordum, bu kadar sıkı denetimden hem rahatsız oldum, hem de gururlandım.
İşinizi çok güzel yapıyorsunuz.
Bu kadar sıkı denetim var burada da nasıl oluyor yapılan aramalarda kaleşnikof, cep telefonu, silah, uyuşturucu ve benzeri şeyler çıkıyor koğuşlardan?
Verdiği cevaptan çok kültürlü biri olduğunu anladım.
Nükleer ve kimyasal kirlilikten başladı, ozonun delinmesine kadar işi götürdü.
Gök yüzüne bir çok atık çıkıyor dedi gardiyan.
Bunlar buluta karışıyor ve Cezaevlerinin üstüne gelince kimyasal bir reaksiyonla bir miktarı silah, bir miktarı cep telefonu, uyuşturucu, şarj cihazı olup gök yüzünde bekliyor.
Yağmurla birlikte cezaevlerine yağıyor.
Binlerce meleğin koruduğu ozon delindikten sonra, cezaevleri nasıl korunsun? Demeyi de ihmal etmedi
Çok ilmi, değil mi?
Öyle aklınıza estiği zaman gidemiyorsunuz, önce Kartal Cumhuriyet Başsavcısından izin almanız lazım, ben de aldım.
Daha önce mevzuatla yüz yüze gelen arkadaşlar uyardı, ziyarete giderken yanına hiç ama hiçbir şey alma.
Ben de belimdeki kemer dahil üzerimde ne varsa hepsini çıkarıp yanıma sadece aracın anahtarını ve kimliğimi alıp kapıya dayandım.
Kapıdaki küçük pencereden meramımı anlattım görevliye.
İçeri aldı.
Tepeden tırnağa aranıp yan odaya geçmem söylendi.
Yan odada evraklarım kaydedildi ve işaret edilen başka yere doğru yollandım.
Oradaki görevlinin aramasını görmeliydiniz.
Gömlek ve ceket yakalarımın altları,
Pantolon kemerliğinin içi,
Kravatın içi,
Gömlek bileziklerinin altı,
Kol altları,
Ceplerin içi,
Pantolon paçaları,
Akla ne geliyorsa arandı.
Ceketimin çakmak cebinde çıkan iki küçük kağıt parçası ve pantolonun cebinde unuttuğum demir yüz binlik içeri girmek için engel teşkil etti, çıkartıp çöpe attım.
Arabanın anahtarını da ilk uğradığım bölüme bırakmam söylendi, bıraktım.
Şuraya geç dedi görevli birkaç metre ilerledim, aynı işlem ve bir başka bölüme vardım.
Bir gardiyan karşıladı, elimdeki kağıtları alıp bir yerlere yazdı.
Şuraya dedi, vardım, iki görevli daha bir kısım işlemler yaptı.
Bilgisayara geçmem söylendi, geçtim.
Orada da bir miktar işlemler ve elimi bir cihaza koymam istendi.
Orijinal adını bilmiyorum ama, o cihaz tam koğuşların girişindeki cihaza bağlı, elini okuyup diğer cihaza havale ediyor.
Lisanı hal ile diyor ki hem cinsine:
Beri bak! Eli şu özellikte biri geliyor, onu tanı, onun yerine başkasını alma ha!
Yazıldık çizildik ve bir başka yere yollandık.
- Ne vardı?
- Ne yoktu ki? Pardon ziyaret.
Yine bir dahi tepeden tırnağa arandık ve bir rehber eşliğinde sona doğru yollandık.
Aksilik bu ya, X-Ray cihazından geçerken biiip diye bir ses.
Ayakkabıdan geliyormuş,
Çıkar ayakkabını ve şu terlikleri giy. Ayakkabını da banda koy.
Ve sağ salim,
ter temiz,
biraz zayıf biraz semiz son kapıya vardık.
Kartını okut, dedi birisi.
Ben dört çocuğu zor okutuyorum, bir de kart mı okutacağım, deyesim geldi ama vazgeçtim.
Okuttum kartımı.
Bitmedi, elini şu araya koy.
Koydum, cevap yok.
Parmaklarını ortadaki çubuklara değdirerek koy.
Değdirerek koyuyorum güya gene olmuyor.
Biraz benim acemiliğim, biraz da yeni görevlinin acemiliği bir türlü cihaz olur vermiyor.
Allah Allah dedim, ister misin bu cihaz: Bu adamı gözüm tutmadı, içeri sokmayın desin?
Bir başka görevli geldi, öncekine göre uzman ve azman biri.
Koy şuraya, başparmağını da şöyle yap, şuraya da değdir, şunu da şöyle yap.
Ve onay geldi cihazdan; Bu el sahibinin eli, ben bu eli daha önce de gördüm. Bırakın geçsin.
Benden önce Ali Kemal Ertürk'ü ziyaret için oraya gelen sayın eski Bakan Eyüp Aşık da bu yollardan geçti mi açep diye düşündüm.
Ha, bu ara gazeteci olduğumu söyleyip gardiyanla biraz da sohbet etme imkanım oldu.
İlk şunu sordum, bu kadar sıkı denetimden hem rahatsız oldum, hem de gururlandım.
İşinizi çok güzel yapıyorsunuz.
Bu kadar sıkı denetim var burada da nasıl oluyor yapılan aramalarda kaleşnikof, cep telefonu, silah, uyuşturucu ve benzeri şeyler çıkıyor koğuşlardan?
Verdiği cevaptan çok kültürlü biri olduğunu anladım.
Nükleer ve kimyasal kirlilikten başladı, ozonun delinmesine kadar işi götürdü.
Gök yüzüne bir çok atık çıkıyor dedi gardiyan.
Bunlar buluta karışıyor ve Cezaevlerinin üstüne gelince kimyasal bir reaksiyonla bir miktarı silah, bir miktarı cep telefonu, uyuşturucu, şarj cihazı olup gök yüzünde bekliyor.
Yağmurla birlikte cezaevlerine yağıyor.
Binlerce meleğin koruduğu ozon delindikten sonra, cezaevleri nasıl korunsun? Demeyi de ihmal etmedi
Çok ilmi, değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024