Çarşamba akşamı, 10 Muharrem Hz. Hüseyin'i anma matemi münasebeti ile Meltem TV'de bir program yayınlandı. Ehl-i Beyt külliyatının sahibi Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bu programda önemli bir tespitte bulundu. "İslam dünyasında Batı; ABD ve özellikle İngiliz etkisi, İslam dinini temelinden değiştirecek icraatlara imza atmıştır. Baş edemedikleri İslam inancıyla mücadele edebilmek için, yeni bir İslam ortaya çıkarmışlardır. Rusya, ateizm dönemlerinde, dini inkâr etti, İslam'ı da reddetti. Ancak ilahi bir din olan İslam'ı değiştirmeye çalışmamıştır." Bu tespit, Ortadoğu coğrafyasında İngiliz etkisi ile kurdurulan mezheplerin, İslam dünyasını bir anda ağ gibi ören farklı yolların izahıdır aslında. Bir tespitte daha bulundu Sayın Baş, "Ehl-i Beyt vesile yolunu kullanmıştır. Ehl-i Beyt düşmanları bu sebeple vesileyi inkâr etmişlerdir."Oryantalist mantığın bu zamana kadar İslam dini üzerindeki reform adı altında yaptığı çalışmaları düşünün: Dinlerarası Diyalog da dahil, başta vesile ve şefaatin inkarı, Kur'an'ın tarihselliği düşüncesi, ehli kitabın kurtulduğu iddiası, İncil ve Tevrat'ın tahrif edilmediği konusu v.s. Bu mevzuların İslam profesörü olan kişilerce ve yabancı din profesörleri vasıtasıyla üniversitelerimizde uzun süre dillendirildiği bilinen bir hakikat. Yapılanlar ile sadece Resûlullah devre dışı bırakılmamış, ondan sonraki Ehl-i Beyt neslinin de önü kesilmek istenmiştir. Özellikle İngiliz etkisindeki bu çalışmalar, tıpkı Ortadoğu'da hicaz bölgesinin Osmanlıdan çıkışını sağlayan yine İngiliz etkisiyle kurulmuş yeni mezhep etkisi yapmıştır. Yani, vesileyi, şefaati inkâr, ehli kitabı batıl çizgisinden çıkarmak, özünde Hz. Peygamber'den sonra İslam'ın yaşayan Kur'an numuneleri olan Ehl-i Beyt'i devreden çıkarmak içindir. Bunda da başarılı olunmuştur. Hicaz bölgesinde bir İngiliz mezhebi kurdurulmuş; Hindistan'dan doğan yine bir İngiliz meşrebi hak olarak İslam dünyasını sarmıştır. Her ikisi de ajan faaliyetinden başka bir şey değildir. Özlerinde Ehl-i Beyt düşmanlığı vardır. Humper denilen İngiliz ajanı hicaz bölgesinde yaptıklarını anlattığı hatıratında 55. sayfada şunları yazar: "? İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın misyoner-ajanlarına dağıttığı kitapçıkta 16. madde şöyle idi: "Sorunlarımızdan biri de Müslümanların mübarek ve mukaddes türbeleri ziyaret etmeleri. Bu tür türbelere önem vermenin ve süslemenin bidat ve şeriata aykırı olduğunu, Peygamber döneminde bu teşrifatın bulunmadığı, ölülere ibadet yapılmadığı delilleri ile ispat edilmeli." (Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, sayfa 155) Bundan sonra mübarek kabirlerin yok edilmesiyle alakalı pek çok çalışma gerçekleşmiştir. Peygamberimizin babası Hz. Abdullah'ın kabri, bugün belirsiz haldedir. Osmanlı döneminde türbe haline getirilen, Peygamberimizin annesi Hz. Amine'nin kabri yıktırılmıştır. Cennet'ul bakinin kuzey kesimindeki bazı sahabe kabirleri tahrif edilmişti. Günümüzde de dünün projeleri devam etmektedir. Afganistan ve Irak'ta işgal sırasında ilk yok edilmeye uğraşılan yapılar mübarek türbeler olmadı mı? İşgal edilmeye uğraşılan Suriye'den de benzer haberler gelmiyor mu? Daha on beş gün önce, sahabe kabirleri, hatta Emeviye Camii saldırıya uğradı, Hz. Hüseyin Efendimizin makamı dahi yıkılmaya çalışılmıştır. Tarihi Emeviye Camii ve külliyesi, tarihi Halep Kütüphanesi, Hz. İbrahim makamı, Hz. Hucr bin Adyy (r.a) kabri ve başka birçok mekân teröristlerce yıkılmıştır. Bu tahribatları yapan işgalciler, tüm bunları "Esed yaptı" diyerek halkı meşru hükümete karşı kışkırtmaya çalışmaktadır. Yukarıdakilerin failleri muhalifler için yabancı basında hemen her gün, "Türkiye destekliyor" haberleri çıkar oldu. El Kaide bağlantısı içinde olduğu haberleri delilleri ile gün yüzüne çıktı. Ehl-i Beyt düşmanı muhalifler, sahabe kabirlerini yok ediyor, sahabe mezarlarını açıyor, Peygamberin "oğlum" dediği Hz. Hüseyin Efendimize ve Hz. Zeyneb annemize el uzatmaya cüret ediyorlar. Muhaliflerle beraber anılmak dünya ve ahrette en büyük utanç olsa gerek. Bu utanç, toruna koyulan isimle de silinmez?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018