Anadolu'da dolaşırken bazı "mübarek zevatın" haberdar olamadığı bir konuyu, şu ünlü "cesaret ve cesamet ödülü" olayını, nasıl yapar da onlara duyururum diye kara kara düşünürken, sağ olsun C.A. kısaltmalı bir dostumun e-maili imdadıma yetişti. Bakın ne imiş o "cesaret ödülü" hikayesi:
"Başbakan Tayyip Erdoğan, Amerika'da faaliyet gösteren Yahudi lobisinden "cesaret" ödülü almış. Demek ki, Sayın Başbakanımız bizim bilemediğimiz bir konuda, hiç kimsenin cesaret edemeyeceği bir kahramanlık örneği göstermiş ve bu ödülü hak etmiş! Peki ama, hangi konuda?
a-Askerlerimizin başına çuval geçirilip esir alındıkları? Hayır. Bu mümkün değil, o zaman Ankara'yı terk etmişti.
b-Üç Amerikalı yetkili Türkiye'yi tehdit etmeleri? Hayır. Bu da değil. O zaman da bizim yanlış anladığımızı, onların ise iyi niyetli olduklarını söylemişti.
c-İsviçre parlamentosu Ermeni soykırım tasarısını kabul ettiğinde? Yok canım! "O zaman da bu yasa ilişkilerimizi bozmaz" demişti.
d-Ya Kıbrıs konusunda? İşte bu hiç olamaz. Kıbrıs için, "Ver kurtulcu hainler var" diyen Ege ordu komutanına ne kadar gücenmişti! Anlaşılan olaya, bir Türk vatandaşı gözü ile bakarak sorunun cevabını bulamayacağız. Ödül, zor bir işi başarana, üstün gayret gösterenlere başkalarına da örnek olsun, onları da teşvik etsin diye verilir. Bu bakımdan ödülün adından çok, ödülü verenin kimliği önemlidir.
Tayyip Erdoğan'a "Cesaret" ödülü veren Yahudi lobisi olduğuna göre, olaya bir de onların gözü ile bakalım.
Hıristiyanlara misyonerliği serbest bırakan kim? AKP.
Her şehir ve mahallede kilise açılmasına izin veren kim? AKP.
Hıristiyan vakıflarına Türkiye de mülk edinme hakkı veren kim? AKP.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını isteyen kim? AKP.
Katolik üniversitesinden doktora unvanı alan kim? Tayyip Erdoğan. v.d.
Hangi Müslüman Türk evladı bütün bunlara cesaret edebilirdi!? Bu açıdan bakıldığında O ödül de az gelir.
Tayip Erdoğan'a, Amerika da yeteri kadar Cesaret vermiş olmalılar ki; daha Türkiye'ye dönmeden Cesaret'li bir açıklama ile, "Kıbrıs'ta bir miktar toprak verebiliriz" dedi. Şimdi onun gereği yerine getiriliyor. Kuzey Irak'tan sonra Kıbrıs'ta da kırmızı çizgileri kaldırılıyor. Elli yıllık Devlet politikası terk ediliyor. Annan Planı koşulsuz olarak kabul ediliyor. Kapalı kapılar ardında Denktaş yem ediliyor. Hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ayaklar altına alınıyor.
Cesaret ödülünden sonra, şimdi de Nobel Barış Ödülü'nün peşinde koşuyormuş."
Yakışır!
Basından
Paralar rantiyeye aktı. (medya)
Şantiyeye akacaktı da İMF izin vermedi.
*
Denktaş: Rumlara aldanmayalım. (medya)
Türkiye'dekilere mi Kıbrıs'takilere mi?
*
Hükümete Fransız şoku. (medya)
Ne demiştim?: Müflisin hırsızdan korkusu olmaz. Bu hükümet daha ne şoklar geçirdi ve geçirecek.
*
ABD bastırıyor, Sadr direniyor. (medya)
Dünya, hususen İslam alemi de seyrediyor.
Ne iştir bu Cony, tepende huni?
ABD'ye gitmenin zordan zor olduğu bir zamanda internet siteleri "Green Card" ilanlarıyla dolu. Bu ilanlarda; "ABD'de yaşamak ve çalışmak isteyen yok mu?" sorusu soruluyor.
Hangi kriter uygulanacak bu "gönüllüler" seçilirken bilmiyoruz.
Benim bile gidesim şey etti.
Ama caydım.
Ne olur ne olmaz diye.
Sonra, terslik değil mi, birisi bir yere şey eder, benden bilirler.
Dertsiz başı derde,
İşimiz kalır namerde,
İkiz kuleler olur perde,
Aranırız her yerde.
Ben gitmiyorum.
Neyzen Tevfik'e doktoru;
"Bir ara gel de seni muayene edeyim" demiş.
Şöyle cevap vermiş Neyzen:
"Beni rahat bırak doktor, ben kendi başıma da ölürüm."
Bana ne ABD'den, ben, açlıktan da olsa bu ülkede ölmek isterim.
Demokrasiye ağıt baştan sona üç kağıt
Ne efsunkar/büyüleyici imişsin ey demokrasi.
Nice masumların kanını heder,
hayatı ölümden peder,
varlığın tamamını keder edersin.
"Başbakan Tayyip Erdoğan, Amerika'da faaliyet gösteren Yahudi lobisinden "cesaret" ödülü almış. Demek ki, Sayın Başbakanımız bizim bilemediğimiz bir konuda, hiç kimsenin cesaret edemeyeceği bir kahramanlık örneği göstermiş ve bu ödülü hak etmiş! Peki ama, hangi konuda?
a-Askerlerimizin başına çuval geçirilip esir alındıkları? Hayır. Bu mümkün değil, o zaman Ankara'yı terk etmişti.
b-Üç Amerikalı yetkili Türkiye'yi tehdit etmeleri? Hayır. Bu da değil. O zaman da bizim yanlış anladığımızı, onların ise iyi niyetli olduklarını söylemişti.
c-İsviçre parlamentosu Ermeni soykırım tasarısını kabul ettiğinde? Yok canım! "O zaman da bu yasa ilişkilerimizi bozmaz" demişti.
d-Ya Kıbrıs konusunda? İşte bu hiç olamaz. Kıbrıs için, "Ver kurtulcu hainler var" diyen Ege ordu komutanına ne kadar gücenmişti! Anlaşılan olaya, bir Türk vatandaşı gözü ile bakarak sorunun cevabını bulamayacağız. Ödül, zor bir işi başarana, üstün gayret gösterenlere başkalarına da örnek olsun, onları da teşvik etsin diye verilir. Bu bakımdan ödülün adından çok, ödülü verenin kimliği önemlidir.
Tayyip Erdoğan'a "Cesaret" ödülü veren Yahudi lobisi olduğuna göre, olaya bir de onların gözü ile bakalım.
Hıristiyanlara misyonerliği serbest bırakan kim? AKP.
Her şehir ve mahallede kilise açılmasına izin veren kim? AKP.
Hıristiyan vakıflarına Türkiye de mülk edinme hakkı veren kim? AKP.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını isteyen kim? AKP.
Katolik üniversitesinden doktora unvanı alan kim? Tayyip Erdoğan. v.d.
Hangi Müslüman Türk evladı bütün bunlara cesaret edebilirdi!? Bu açıdan bakıldığında O ödül de az gelir.
Tayip Erdoğan'a, Amerika da yeteri kadar Cesaret vermiş olmalılar ki; daha Türkiye'ye dönmeden Cesaret'li bir açıklama ile, "Kıbrıs'ta bir miktar toprak verebiliriz" dedi. Şimdi onun gereği yerine getiriliyor. Kuzey Irak'tan sonra Kıbrıs'ta da kırmızı çizgileri kaldırılıyor. Elli yıllık Devlet politikası terk ediliyor. Annan Planı koşulsuz olarak kabul ediliyor. Kapalı kapılar ardında Denktaş yem ediliyor. Hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ayaklar altına alınıyor.
Cesaret ödülünden sonra, şimdi de Nobel Barış Ödülü'nün peşinde koşuyormuş."
Yakışır!
Basından
Paralar rantiyeye aktı. (medya)
Şantiyeye akacaktı da İMF izin vermedi.
*
Denktaş: Rumlara aldanmayalım. (medya)
Türkiye'dekilere mi Kıbrıs'takilere mi?
*
Hükümete Fransız şoku. (medya)
Ne demiştim?: Müflisin hırsızdan korkusu olmaz. Bu hükümet daha ne şoklar geçirdi ve geçirecek.
*
ABD bastırıyor, Sadr direniyor. (medya)
Dünya, hususen İslam alemi de seyrediyor.
Ne iştir bu Cony, tepende huni?
ABD'ye gitmenin zordan zor olduğu bir zamanda internet siteleri "Green Card" ilanlarıyla dolu. Bu ilanlarda; "ABD'de yaşamak ve çalışmak isteyen yok mu?" sorusu soruluyor.
Hangi kriter uygulanacak bu "gönüllüler" seçilirken bilmiyoruz.
Benim bile gidesim şey etti.
Ama caydım.
Ne olur ne olmaz diye.
Sonra, terslik değil mi, birisi bir yere şey eder, benden bilirler.
Dertsiz başı derde,
İşimiz kalır namerde,
İkiz kuleler olur perde,
Aranırız her yerde.
Ben gitmiyorum.
Neyzen Tevfik'e doktoru;
"Bir ara gel de seni muayene edeyim" demiş.
Şöyle cevap vermiş Neyzen:
"Beni rahat bırak doktor, ben kendi başıma da ölürüm."
Bana ne ABD'den, ben, açlıktan da olsa bu ülkede ölmek isterim.
Demokrasiye ağıt baştan sona üç kağıt
Ne efsunkar/büyüleyici imişsin ey demokrasi.
Nice masumların kanını heder,
hayatı ölümden peder,
varlığın tamamını keder edersin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024