Televizyonlarda "Hayvanlar alemi" belgesellerini izliyor musunuz?
Ben büyük bir zevkle ve beğeniyle izliyorum.
Bir de büyük bir üzüntüyle.
Bir televizyonda "hayvanlar alemi" yayında iken bir veya birkaç başka televizyonda "hayvan hatta hayvandan aşağı hale düşürülmüş" insanlar alemi yayında olur.
Bir ona bir diğerine bakarım.
Telvis edilmiş insanın içler acısı haliyle, kendi dünyasında ve kendince bir kimlik ortaya koyan ve Allah'ın ifadesiyle: "Kendi dilince Allah'ı tespih eden" hayvanları izliyorum.
"Eşini kıskanmayan" modern insanla manitasına dişi sinek bile yaklaştırmayan, mesela horozu mukayese ediyorum.
Yavrusunu koruma uğruna her türlü riski göze alan hatta bir sırtlanla, yavrusunu cami avlusunda bırakan çağdaş anayı mukayese ediyorum.
Yavrusunu hayat şartlarına uygun hale getirmek için belli eğitimden geçiren mesela bir aslanla ya da bir leoparla, kendine varis olacak yavrusunu hiçbir eğitime tabi tutmadan, başıboş sokağa bırakan modern insanı mukayese ediyorum.
Sadece bunları mukayese etmiyorum.
Hayvan olmanın gereği utanma derdi olmayanla, utanması gerektiği halde utanmamakta havyaları geride bırakanları mukayese ediyorum.
Hayvanlarda bulunmayan üstün özelliklerle donatılmış insanın, nasıl da hayatı sadece yemek içmek ve cinsel arzularını tatmin etmekten ibaret sanıp adeta hayvanlaştığını mukayese ediyorum.
Rızkını elde etmede helal-haram ölçüsünü kaybetmiş insanla, avını elde etmede kural mural tanımayan hayvanı mukayese ediyorum.
En fazla da şunu mukayese ediyorum; kainatın hizmetine sunulduğu insanın ayak basmadığı, sadece hayvanların yaşadığı ortam ile, insan denen canlının hakim olduğu dünyadaki hali -içler acısı hali- mukayese ediyorum.
Hayvanın aksine, insanın yakıp-yıktığı dünyayı mukayese ediyorum.
Hayvanların Saddam'sız ve Bush'suz hayatlarını mukayese ediyorum.
Onların ne en modern silahlara sahip olma gibi bir dertleri var, ne de bir düğmeye basışta en fazla ne kadar insanı öldürebilirim telaşı.
En yırtıcı bir canavarın bile uygun bir eğitimle nasıl "insan gibi" bir hal aldığını, eğitimi ihmal edilmiş, yaratıcısıyla kavgalı ve yaratılış sebebiyle çelişik bir insanın "nasıl hayvanlaşıtığını" mukayese ediyorum.
Paparazzilere malzeme yapılanlarla da mukayese ediyorum.
Bütün bunları ve daha birçok şeyi mukayese etme imkanı buluyorum.
Ve son olarak da şu ayet-i kerimeyi okuyorum:
"Yemin olsun ki, biz ins ve cinden bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir. Hatta daha şaşkındırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir." (A'raf, 7/179)
Sonra da yukarıdaki ayeti bir bakıma tefsir eden şu ayet-i kerimeyi:
"Gördün mü o arzularını ilah edinen kimseyi? Sen (Ey resulüm) ona koruyucu olabilir misin? Yoksa, sen onların çoğunu hakkı işitiyor ve anlıyor mu sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidir. Hatta yolca daha sapıktırlar." (El-Furkan, 25/43-44)
Yakan, yıkan, mahveden insanla azalarını hakkın istediği istikamette kullanıp dünyayı güllük gülistanlık yapan insanı mukayese ediyorum.
Yani, hayvan gibi insanla, insan gibi insanı mukayese ediyorum.
Topraktan yaratılmış insanla, sudan yaratılmış hayvanı mukayese ediyorum.
İçinde Allah'tan bir parça, "rûh" taşıyan insanla, öyle bir özelliği olmayan hayvanı mukayese ediyorum.
Mesela; 'Ashab-ı Kehf'in mağara arkadaşı cennetlik 'kıtmir' ile cennet kokusu alamayacağını Allah'ın haber verdiği "kişileri" mukayese ediyorum.
Hatta "el bakara" ile "Ebu Lehebî" bile mukayese ediyorum.
Ben daha yazamadığım daha niceleri mukayese ediyorum.
Siz de edin.
Ben büyük bir zevkle ve beğeniyle izliyorum.
Bir de büyük bir üzüntüyle.
Bir televizyonda "hayvanlar alemi" yayında iken bir veya birkaç başka televizyonda "hayvan hatta hayvandan aşağı hale düşürülmüş" insanlar alemi yayında olur.
Bir ona bir diğerine bakarım.
Telvis edilmiş insanın içler acısı haliyle, kendi dünyasında ve kendince bir kimlik ortaya koyan ve Allah'ın ifadesiyle: "Kendi dilince Allah'ı tespih eden" hayvanları izliyorum.
"Eşini kıskanmayan" modern insanla manitasına dişi sinek bile yaklaştırmayan, mesela horozu mukayese ediyorum.
Yavrusunu koruma uğruna her türlü riski göze alan hatta bir sırtlanla, yavrusunu cami avlusunda bırakan çağdaş anayı mukayese ediyorum.
Yavrusunu hayat şartlarına uygun hale getirmek için belli eğitimden geçiren mesela bir aslanla ya da bir leoparla, kendine varis olacak yavrusunu hiçbir eğitime tabi tutmadan, başıboş sokağa bırakan modern insanı mukayese ediyorum.
Sadece bunları mukayese etmiyorum.
Hayvan olmanın gereği utanma derdi olmayanla, utanması gerektiği halde utanmamakta havyaları geride bırakanları mukayese ediyorum.
Hayvanlarda bulunmayan üstün özelliklerle donatılmış insanın, nasıl da hayatı sadece yemek içmek ve cinsel arzularını tatmin etmekten ibaret sanıp adeta hayvanlaştığını mukayese ediyorum.
Rızkını elde etmede helal-haram ölçüsünü kaybetmiş insanla, avını elde etmede kural mural tanımayan hayvanı mukayese ediyorum.
En fazla da şunu mukayese ediyorum; kainatın hizmetine sunulduğu insanın ayak basmadığı, sadece hayvanların yaşadığı ortam ile, insan denen canlının hakim olduğu dünyadaki hali -içler acısı hali- mukayese ediyorum.
Hayvanın aksine, insanın yakıp-yıktığı dünyayı mukayese ediyorum.
Hayvanların Saddam'sız ve Bush'suz hayatlarını mukayese ediyorum.
Onların ne en modern silahlara sahip olma gibi bir dertleri var, ne de bir düğmeye basışta en fazla ne kadar insanı öldürebilirim telaşı.
En yırtıcı bir canavarın bile uygun bir eğitimle nasıl "insan gibi" bir hal aldığını, eğitimi ihmal edilmiş, yaratıcısıyla kavgalı ve yaratılış sebebiyle çelişik bir insanın "nasıl hayvanlaşıtığını" mukayese ediyorum.
Paparazzilere malzeme yapılanlarla da mukayese ediyorum.
Bütün bunları ve daha birçok şeyi mukayese etme imkanı buluyorum.
Ve son olarak da şu ayet-i kerimeyi okuyorum:
"Yemin olsun ki, biz ins ve cinden bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir. Hatta daha şaşkındırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir." (A'raf, 7/179)
Sonra da yukarıdaki ayeti bir bakıma tefsir eden şu ayet-i kerimeyi:
"Gördün mü o arzularını ilah edinen kimseyi? Sen (Ey resulüm) ona koruyucu olabilir misin? Yoksa, sen onların çoğunu hakkı işitiyor ve anlıyor mu sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidir. Hatta yolca daha sapıktırlar." (El-Furkan, 25/43-44)
Yakan, yıkan, mahveden insanla azalarını hakkın istediği istikamette kullanıp dünyayı güllük gülistanlık yapan insanı mukayese ediyorum.
Yani, hayvan gibi insanla, insan gibi insanı mukayese ediyorum.
Topraktan yaratılmış insanla, sudan yaratılmış hayvanı mukayese ediyorum.
İçinde Allah'tan bir parça, "rûh" taşıyan insanla, öyle bir özelliği olmayan hayvanı mukayese ediyorum.
Mesela; 'Ashab-ı Kehf'in mağara arkadaşı cennetlik 'kıtmir' ile cennet kokusu alamayacağını Allah'ın haber verdiği "kişileri" mukayese ediyorum.
Hatta "el bakara" ile "Ebu Lehebî" bile mukayese ediyorum.
Ben daha yazamadığım daha niceleri mukayese ediyorum.
Siz de edin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024